Yeni Türkiye medyasında yazan, çizen, çalışan herkes hakaretler dışında bir de "objektif ol, sen gazetecisin!" sözüyle mutlaka karşılaşmıştır.

Muhalif, Gezici, solcu, Kemalist, Paralel, Kürtçü medya neredeyse terör propagandası yapacak seviyede yayınlara imza atıyor.

Şehitlerimiz gelirken HDP-PKK güzellemesi yapanlara "ama onlar gazeteci" diyenler, "Erdoğan, AK Parti" diyen gazetecilere ise "yandaş", "havuz" yaftası vurup "objektif ol" baskısı yapıyor.

Bütün bunların Yeni Türkiye medyasına karşı yıldırma, korkutma yöntemleri olduğunun artık herkes farkında.

Geçmiş yıllarda medyanın siyaseti dizayn etmesine ve siyaseti tehdit etmesine alışık olan 'Eski Türkiye medyası', yeni duruma adapte olamadığından eski 'faşist' günlerini unutup PKK güzellemelerine başladı.

Türkiye'deki demokratikleşmeye ve gelişmeye ayak uyduramadılar ve anlaşılan uyduramayacaklar da.

Terör propagandası yapan bu medyanın en büyük propagandalarından biri de "Türkiye'de basın özgürlüğü yok" yalanını yayması.


İki gün önce bir televizyon kanalında gazeteci-yazar Etyen Mahçupyan konuktu. Spiker Mahçupyan'a, "Türkiye'de basın özgürlüğü yok. Mesela ben HDP'lileri bu kanala çıkaramıyorum" deyip herkesin gözünün içine baka baka yalan söyledi.

Oysa o spiker bir yıl içinde tam 30 kez, yanlış okumadınız tam 30 kez HDP'lileri kendi yayınında konuk etmiş.

Yine algıya yönelik bu "Türkiye'de basın özgürlüğü yok" operasyonu da anında sosyal medya üzerinden çürütüldü. Ama ne fark eder ki yine insanların gözünün içine baka baka yalan söylenmeye devam edilecek.

Çünkü bu insanlar, 'kaybettikleri' şeyin bir daha kendilerine hiç geri dönmeme ihtimalinden çok korkuyor. Bu yüzden de Erdoğan'a veya AK Parti'yeymiş gibi sanılan ama aslında millete olan kinleri kolay kolay bitmeyecek.


"Biz birlikte Türkiye'yiz" deyip kucak açtıkça kucağımıza bomba bırakan bu zihniyetin, Türkiye'yi yangın yerine çevirmek istedikleri artık çok aşikâr.

Düşünsenize "Türkiye Türklerindir" gazetesi bile senelerce "Terörist", "Bebek katili", "Şerefsiz" dediği insanları, şu anda ülkenin "kurtarıcısı" olarak lanse etmeye utanmıyor!

İçinde yaşadıkları topluma bu kadar uzak ve o toplumu adeta güdülecek bir sürü gibi "Cahil" olarak gören bu zihniyetin, uluslararası güçleri de arkasına alıp milletin çocuklarına medya kanalıyla operasyon yapması kabul edilemez. Daha doğrusu artık millet formülünü çözdüğü bu soysuz oyuna artık gelmiyor. Bu sebeple de hınçları, kinleri tavan yapıyor.


Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, teröristi değil de şahsını ve hükümeti suçlayanların en büyük terör destekçisi olduğunu belirterek "Terör örgütü ve onunla aynı çizgide olmaktan hicap duymayan medya, milleti birbirine düşürmeye çalışıyor" dedi.

Erdoğan, PKK'sı, medyası ile oynanan bu oyunu şu sözlerle deşifre etti: "Terör örgütüyle, siyasetçisiyle, medyacısı ile herkes bu ihanet oyunundaki rolünü ezberlemiş, kusursuzca yerine getiriyor."


Taşeron terör örgütlerinin toplu saldırısını bile neredeyse "Demokratik hak" diye yutturmaya kalkan, kalleş terör eylemlerinde örgüt adı vermekten kaçınanlar, hiç utanmadan "basın özgürlüğü yok" diye feveran ediyor.

Bu millet, defalarca aynı yerden ısıran yılanın bir kez daha aynı yerden saldırmasına artık müsaade etmiyor. İşte bu da onları kudurtuyor.

Ülke yanarken camları kırıldı diye dünyayı ayağa kaldıranlar unutmasın.

Pijamayla devleti kendisine diz çöktüren, 'Birinci güç' olarak Türkiye'yi yönettiğini sanan bu medya karşısında artık ne devlet ne de millet susmayacak!