Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

Hep sövmek olmaz ki

Türkiye'de anlı şanlı oyuncuların, edebiyat, tiyatro veya sahne sanatçılarının çoğunun yaldızını birazcık kazıdığınızda altından 'sınıfsal kibir' çıkıyor.

Zor zamanlarda, kendilerini bunalmış hissettiklerinde nefret nöbetleri geçiriyorlar.
İlk yaptıkları şey de halkın seçtiklerine kin kusmak. İnanmasalar da yıllardır "Ben halkımın desteğiyle buralara geldim" ezberini tekrarlıyorlar.

E haliyle direkt halka hakaret kolay değil. Onun yerine her dönemde bir seçilmiş bulup hedefe koyuyorlar.

Aslında bu histeri krizleri, öfke nöbetleriyle işledikleri nefret suçları ne kadar iyi 'oyuncu' olduklarını da göstermiş oluyor. Yıllarca en büyük 'oyunu' millete oynadıklarını ortaya koyuyor.

***

İsimler üzerinden gitmeyi sevmiyorum. Ama o kadar çok örnek var ki değinmeden geçemiyoruz. Mesela Nobel ödüllü Orhan Pamuk da bunlardan biri oldu artık. Oldu derken, ilk başlarda, halkın oylarıyla iktidara gelmiş olan AK Parti'ye karşı bu kadar 'haşin' değildi.

Kendi sınıfından, ulusalcılardan, beyazlardan tepki aldıkça onların yanına yaklaştı. Nobel aldığında ulusalcıların, hatta dönemin Cumhurbaşkanı'nın ona karşı neler söylediğini ve neler yaptığını unutmadık. Ama Pamuk bugün onlarla aynı refleksi vermekten gocunmuyor.

Dün İtalya'dan Türkiye gündemini değerlendirmiş. 'Çok kızgın ve üzgün'müş.
Niçin peki? Sebep ise şunlar:
-Politikacılarımız gazetecilere karşı tehditkarlar. (Can Dündar) hapse atıldı. Ne söyleyebilirim ki? Çok kızgın ve üzgünüm.
-Eleştirici aydınlar muazzam bir baskı altında, gazeteciler sansür ve saldırıya uğruyor, hapse atılıyor.
-Sorun sadece Erdoğan değil, etrafındaki yönetici sınıftır da, öyle bir parti ki (AKP) tüm Türkiye'yi kontrol etmek istiyor"

Pamuk, Can Dündar'ın, kim tarafından eline tutuşturulduğu bilinen 'devlet sırrı' belgeleri yayınlamasından bahsetmiyor. Gazetecilerin sürekli saldırıya uğrayıp hapse atıldığını öne sürüyor ancak bunların kaç kişi olduğunu ve ismini de söylemiyor.

En önemlisi de halkın yüzde 50'sinin oyuyla iktidara gelen AK Parti'nin "Tüm Türkiye'yi kontrol etmek" istediğini ve 'sadece Erdoğan'ın değil onun çevresindeki yöneticilerin' de 'sorun' olduğunu belirtiyor.

Ona göre Erdoğan da çevresi de AK Parti de büyük problem(!)
Bir tek, "Aslında en büyük sorun AK Parti'ye oy veren 24 milyon insandır" demiyor.
Tahir Elçi'nin katledilmesi olayına da değinen Pamuk, cinayeti de faili meçhul bir olaymış gibi şöyle aktarıyor İtalyan gazeteciye: "Bunlar kesin bir politik stratejinin parçasıydı ve ne yazık ki o dönemlere dönüyor olduğumuz hissine sahibim, tam da Kürt azınlıkla barış girişiminin iflas ettiği zamanda."

***

En başta edebiyatçıların siyaset gurusu gibi yazması çok garip. Oysa siyaset reele tekabül eder. Ama onların romantik güzellemeleri, ideal Marksist devrimcilik oyunları, hayatın hiçbir yerine dokunmuyor.

Zengini de, yalıda büyüyen de, monşer çocuğu da yoksulluk edebiyatı yapıp 'solcu' geçiniyor.
Tamam demokrasilerde çoğunluğun despotikleşmesi riski vardır. Ama Türkiye'de bırakın böyle bir riski, asıl azınlığın despotikleşmesi problemi var. Ve bu azalmaya başladıkça azınlığın şalteri atıyor.

Gözleri kör eden bu düşmanlık, entelektüel tartışma zeminini de yok ediyor. Bu kötücül yaklaşım, tüm söylem ve eleştirileri de anlamsız kılıyor.

***

Bize "entel" diye dayadıkları solcuların, Gezi Sürecinden beri makyajlarının patır patır nasıl döküldüğüne şahidiniz.

Mesela Orhan Pamuk'a soralım: Ölüm tehditleri aldığı ve New Yorklara kaçtığı eski Türkiye bugünden çok daha güzel, çok daha mı özgürlükçüydü?

Küresel bir dünya var artık. Ve küresel siyaset. AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı yapanlar biraz da şu konularda iki çift laf etseler ya: Dünyaya, insana, Suriye'ye, oluk oluk akan kana, AB kapılarında 'Müslümansan gelme' denilerek jiletli tel örgülerle karşılanan mültecilere dair ne düşünceleri, nasıl projeleri ve ürettikleri siyasetleri var?
Hep sövmek olmaz, biraz da düşünmek lazım değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA