Aklı başında herkes, oynanan büyük oyunu görüyor.

İnsanlar "Barış" ve "demokrasi" kavramlarından korkmaya başladı.

Kavramların içi öylesine boşaltıldı, o kadar paçavraya çevrildi ki kimse sürekli bu sözleri söyleyenlere inanamıyor artık.

Avrupa'nın medyası ve siyasileri, 'demokrasi' kavramının içini boşalttı. Çünkü demokrasi sadece onlar için gerekli, insan hakları sadece onlara lazım(!)

Terörün demokratik bir hak olmadığını aksine terörün demokrasi için bir tehdit olduğunu çok iyi bildikleri halde sadece kendilerine münhasır görüyorlar bunu. İş Türkiye'ye ve Erdoğan'a gelince terörü bir demokratik hak(!) haline dönüştürüyorlar.

Fransa'daki terör saldırılarının ardından tüm dünya onlarla teröre karşı dayanışma adına Paris'e koşarken, aynı Batı dünyası Türkiye'deki vahşi terör saldırılarını görmezden geldi.

Bir-iki kuru "Kınama" haricinde Avrupalı hiçbir lider veya gazeteci Türkiye'ye destek olmak adına bir pratik ortaya koymadı.

***

Aynı şekilde paçavraya çevrilen bir kavram da "barış!"

PKK ve bileşenleri tarafından yıllardır içi boşaltılan 'barış' sözcüğünden de korkar olduk.

Çünkü ne zaman 'barış' deseler arkasından barış masasını deviren, çözüm sürecini bitiren adımlar atıyorlar.

Ne zaman 'barış' deseler, ya kurban eti dağıtan dindar Kürt gençleri katlediliyor ya uykusunda polisler, sokakta askerler şehit ediliyor ya ülkenin bir yerlerinde bombalar patlıyor, çukurlar kazılıyor.

Avrupa 'demokrasi'yi, HDP-PKK'lılar ise 'barış'ı kirletti.

***

Türkiye'de sol tandanslı bazı gazeteci ve akademisyenler de yıllardır aynı kavramları kirletmiyor mu?

Mesela onlar için 'şiddet' sadece devletin ürettiği bir şeydir. Ve sadece polis ve askerin savunma amaçlı da olsa yaptığı şeyin adıdır, şiddet.

Onlara göre hangi türden olursa olsun 'sol' kökenli illegal örgütlerin şiddeti "hak arama" ve "özgürlük mücadelesi" ve haklarıdır şiddet üretmek.

Ama devletin kolluk kuvvetlerinin huzuru sağlamak için yaptığı her ama her girişim "Katil devletin faşist müdahalesi"dir.

***

Yukarıda saydığım kavramlarla konuşanlar bu hafta ilginç bir çakışma yaşadılar.

Daha önce Türkiye'de büyükelçilik yapmış iki ABD'li diplomat "Erdoğan istifa etmeli" diye bir makale yayınladı. Ankara saldırısının ardından bizden de bir takım sözde gazeteci ve aydın da "Erdoğan oldukça bu işler böyle devam eder" minvalinde düşünce adı altında abuk sabuk şeyler yazdı.

Ee Kandil'deki terör elebaşı Cemil Bayık durur mu? O da İngiliz gazetesine konuşarak "Bizim tek hedefimiz Erdoğan'ı indirmek" dedi.

Batıdaki siyasetçi ve gazetecilerle Türkiye'deki sözde aydın ve gazetecileri Kandil'deki terör örgütü elebaşlarıyla buluşturan söylemsel bir ortaklık. Ve enteresan bir Bermuda şeytan üçgeni.

***

Bu üçgeni oluşturan ortaklar kendileri ağızlarına geleni söylerken "Ama Erdoğan konuşmasın" diyorlar.

Niye konuşmasın? Çünkü onun arkasında yüzde 52'lik halk desteği var. "Erdoğan sussun!" demek eskiden olduğu gibi "Millet sussun" demektir.

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da Muhtarlar Buluşması'nda bu konuya değinerek şunları söyledi:

"Şimdi birileri diyor ki, 'Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin başından giderse terör biter, demokrasi gelir.' Kim diyor? Terör örgütünün Kandil'deki yöneticisi. Başka kim diyor? Amerika'nın buradaki diplomatları diyor. Ülkemizdeki birtakım aklı evveller diyor. Aslında bunların hepsi aynı yerden beslenen, aynı projede görevli olan, aynı misyon için çalışan kişilerdir. Peki gerçekten Erdoğan gidince Türkiye'de terör biter, ülkeye demokrasi gelir mi? Terör örgütü, amacının sadece belirli şehirlerimizi ülkemizden koparmak değil Türkiye'yi topyekun ele geçirmek olduğunu açıkça söylemiyor mu? Peki 2002'den önce Türkiye'de terör yok muydu? Terörün, Türkiye'deki mazisi 35 yılı buldu. Peki o zaman terör esiyordu, Tayyip Erdoğan da ülkenin başında değildi. Onu nasıl izah edeceksiniz?"

***

Evet terörün Erdoğan'la başladığını söyleyecek kadar milleti aptal sananlar bu sözlere ne diyecek?

Milletin sabırla yutkunarak sustuğu konuları Erdoğan dile getiriyor.

Millet de onun için Erdoğan'a sahip çıkıyor.

Teröriste ses etmeyip de devletine, milletine ve onun seçtiğine küfredeni halk iyi tanıyor.

Onlar böyle devam etsin, kervan yürüsün…