Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

Kimin insafına terk edelim?

Bugün Ramazan Bayramı'nın son günü. Türkiye, çevresindeki ateş çemberine rağmen bayramı huzur içinde geçirebilen ende Müslüman ülkelerden biri.

Buna rağmen içindeki nefreti atamayanlar, sosyal medyada Suriyeli mazlumların Türkiye'den kovulması için kampanyalar başlattı.

Buna bahane ettikleri şey ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Suriyeli sığınmacıların bazılarına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının verilebileceğiyle ilgili açıklamasıydı.

Başta İngiltere ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri, kalifikasyonu yüksek sığınmacılara vatandaşlık verme politikası uyguluyor.

Ama aynı şeyi Türkiye uygulamak istediğinde içimizdeki "potansiyel AB sığınmacıları", 'hayır!' diye feryad ediyor.

AB ülkeleri yapınca çok 'şirin'buldukları uygulamayı, kendi ülkelerine layık görmüyorlar.

***

Ülkemizdeki 3 milyona yakın Suriyelinin yakın gelecekte geri dönebilecekleri bir yurtları yok maalesef. Yuvaları dağılmış, ocakları sönmüş durumda.

Çoğu, asgari ücretin yarısı maaşlarla, sigortasız ve güvencesiz hayata tutunmaya çalışıyor. Yüksek ev kiralarını ödeyebilmek için 3-4 aile kiraladıkları aynı evde barınıyor.

Mühendis, doktor, akademisyen vs. Suriyelilerin boyacılık, inşaat işçiliği gibi işlerde çalışarak yıllarca eğitimini aldıkları mesleklerle alakası olmayan işlerde çalıştığını okuyoruz haberlerden.

Onlar muhacir ve Türkiyeli kardeşlerine "ensar" olma fırsatı sunmuş mazlumlar. Çoğu eşini, kardeşini, babasını savaşta kaybetmiş kısa sürede Türkçe öğrenerek buraya entegre olmaya çalışıyor.

Suriyelilerin yüzbinlercesi daha çocuk ve okul çağında. Hem Arapça hem de Türkçe bilmeleri, yakın gelecekte Türkiye için büyük artıları olacak bir durum.

Dolayısıyla Cumhurbalkanı Erdoğan'ın bu hamlesini, Batı'nın sığınmacıları karşısındaki tavrıyla kıyasladığımızda Türkiye'nin dış politikadaki (soft power) 'yumuşak güç' olma iddiasına büyük katkıları olacağına inanıyorum.

***

Bir de Türkiye Müslüman bir ülke ve hem buradaki sığınmacılara hem de dünyadaki tüm mazlumlara olan yaklaşımıyla dünya kamuoyunun dikkatini çekiyor. Milli gelirimize göre dünyada en çok insani yardım yapan ülkeler arasında birinciyiz.

Fakat, sözde çoğulcu, demokrat ve insan hakları şampiyonu Batı dünyasına baktığımızda bile bu mazlumları Batı'nın merhametine terkedemeyeceğimiz görülüyor.

***

İşte size yakın tarihli iki örnek:

Birincisi, önceki gün sığınmacılarla ilgili basın toplantısı düzenleyen Macaristan Başbakan Başdanışmanı György Bakondi, yaptığı skandal açıklamada, sınır bölgesinde yakalanan sığınmacıların o bölgeye en yakın tel örgüde bulunan kapıya götürülüp ülkeden kovulacağını açıkladı. Bakondi'nin yaptığı asıl dehşet verici açıklama ise "5 bin sığınmacıya tel örgülere zarar verdikleri" için "Tel örgü cezası" verdiklerini söylemesiydi.

Macaristan geçen seneden bu yana iltica başvurusunda bulunan 200 bin kişiden sadece 264 kişiye iltica hakkı verdi.

***

İkinci örnek ise daha insanlık dışı. Almanya'da Müslümanlar'a karşı kurulan PEGİDA, Avrupa'nın ortasında Müslüman mülteci avı başlattı. PEGİDA'nın başında bulunan 52 yaşındaki Tatyana Festerling, Türk-Bulgar sınırında insan avına çıkarak yakaladığı Müslümanları yetkililere teslim ederkenki fotoğraflarını paylaştı gururla. Festerling, çektiği fotoğrafları Facebook'taki hesabından yayınladı.

Sadece bu iki örnek bile Savaştan kaçan Suriyeli mazlumları Avrupa'nın insafına terketmeyip kucak açmak için yetmez mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA