Düdük çalıyor, çalar çalmaz da Ali Sami Yen'de Galatasaray adına uzun zamandır görmediğimiz bir tempo başlıyor. Hemen yerleşiyorlar Belediye'nin sahasına:
Kendi oyunlarını kabul ettiriyorlar... Ayhan yanına Cana gelince biraz daha rahatlamış gözüküyor. Bu etkili temponun iki önemli nedeni daha var: Önünde defansif direniş olmayan Serkan Kurtuluş'un Baros'a kavuşturabildiği hızlı uzun toplar ve Belediye'nin
'kapanayım kontratağımı yakalayayım' değil de
'benim de güzel oyunum var, onu oynarım' çabası.
Futbol adına güzel Belediye adına cesur karar! Galatasaray seyircisini daha da keyiflendiren bir dünya net pozisyon ve üç de gol oluyor ilk yarıda... İlkini 5'te Pino'nun başlattığı bir atağı sürdüren Serkan'ın Baros'a yolladığı orta sayesinde Çek golcü atıyor.
İkincisi 13'te ceza sahasında elle oynayan Rızvan'a ceza olarak verilen penaltıdan geliyor ki, o el olmasa zaten yine Serkan asistiyle Baros atacak golü. Üçüncü golse 41'de Aydın'ın Baros'un bacaklarını şişleyip onu düşüren ortasına Baros'un yerde yatarken ille de ve mükemmel şekilde vurmasıyla geliyor.
'ATTIM RAHATIM' ZAAFI NÜKSETTİ
İkinci yarı Galatasaray'ın
'attım rahatım' zaafı nüksediyor.
Ceza sahasına sızan Belediye de önce netler sonra da 66'da duran bir topu tamamlayan Tum'la golü buluyor. Kalan dakikalarda Galatasaray'da gol atma çabasında olan tek isim 60'ta oyuna giren Kewell. 84'te Belediye adına yine duran top
'az daha'ya kurban gidecekken Servet çizgiden çıkartıyor. Bir net de 87'de Neill'den geliyor, direğe takılıyor.
Kıssadan hisseye gelince: Arkalar hala
'sinyal' çakıyor 'olmadık' diye. Ama
'önler' iyi olup da goller yenilenden fazla olunca, ne gam!