Fenerbahçelilere bir iyi bir de kötü haberimiz var…
Önce kötüyü verelim: Şayet borsaya da bildirilen transfer sonuçlanırsa, Emre Fenerbahçe'ye geri dönüyor…
İyi haber: Şayet borsaya da bildirilen transfer sonuçlanırsa, Emre Fenerbahçe'ye geri dönüyor…
İyi haber çünkü Emre Belözoğlu kadrodaki yarım düzine orta saha oyuncusunun sahip olmadığı özelliklere sahiptir…
Defanstan topu sırtı dönük alıp servise sokabilir, önde şok pres yapar. Uzun pas da atar araya da oynar…
EMRE, SAHADA EKSİK OLAN İSYANKÂR RUHTUR AMA…
Eldeki alternatiflerin aksine topla ileri doğru mesafe kat edebilir, adam eksiltir. 5 metrekarede al-ver oynamaz… Sorumluluk alır. Oyunu forse eder.
Bu geri dönüşün asıl anlamı, taraftarın ruh çağırma seanslarının sonuç verdiğidir. Hepsinin dünden beri attığı sevinç sloganı ortaktır zira: "Hoşgeldin ey ruh!.."
Belözoğlu'nu bu kadrodaki çoğunluktan ayıran en belirgin özellik isyan etmesidir. Yenilgiyi kabullenmeyişidir… Kimi zaman kontrolünü yitirmesine neden olan hırsıdır… İsyankâr ruhudur.
Ama işte dedik ya her şey iyi haberlerden ibaret değil.
• Aykut Kocaman kendisine el kaldıran bir oyuncuya, sadece 6 ay sonra vize veriyorsa ve bu 6 ay Fenerbahçe'ye milyonlarca euro ile kim bilir kaç puana mal oluyorsa, bu geri dönüş izaha muhtaçtır.
Ve transferin son anda yatması dahi bu gerçeği değiştirmez. Zira borsaya bildirilen ve son aşamaya gelen bir transferde hocanın da "rızası" zaten alınmış demektir.
Türk filmlerindeki gibi tam imza atılırken fırlayacak hali yok ya "Durun bu evlilik olmaz" diye?
ALEX'TE İŞLEYEN PRENSİPLER ŞİMDİ NEREDE?
• Bu rızanın gösterilmesi dahi hocaya inanların son kalesi "Adam gibi adam" argümanını yerle bir edecektir.
Sözüm ona tweet atmaktan yargılanıp hüküm giyen Alex gönderilirken, Fenerbahçe anayasasının değiştirilmesi teklif dahi edilemez "Hiçbir oyuncu takımın ve hocanın üzerinde olamaz" maddesi işletilmiş…
Ancak iş, hocayı itip kakan, "sırtında çubuklu"yla ırkçı hakarette bulunmuş, sabıka dosyası bu denli kabarık bir oyuncuya gelince nedense bu madde rafa kalkmıştır.
• Teknik direktörü soyunma odasında tartaklamış bir oyuncunun 6 ay sonra takıma geri getirilmesi, düpedüz hocaya "Sen git" demektir.
Bu transfer başkanın inisiyatifidir. Kocaman'a tebliğ edilmiş ona da onaylamak kalmıştır.
Ve Emre hamlesi, Yıldırım'ın artık hocadan ümidi kestiğinin resmidir. Sezon sonunda çok büyük ihtimalle yolları ayıracaktır.
Zira Kocaman'la uzun vadeli planlar yapan bir başkan, onu bu denli küçük düşürecek bir transferi empoze etmez.
"BİZ BU İŞİ BECEREMEDİK" İTİRAFI…
• Mehmet Topal'ın toplam maliyeti 15.7 milyon euro… Meireles'in toplam maliyeti 20 milyon euro. Salih için ödenen bonservis 1.5 milyon euro. Bunlar sadece bu sezon yapılan orta saha transferleri… Bir de eldekiler var…
Ve şimdi "Bunlar yetmez Emre de gelsin" demek camiayla adeta dalga geçmektir.
Santos ve Ziegler'in de yeniden gündeme alındığı düşünülürse "Evet biz bu işi beceremedik" itirafıdır.
Futbol şubesinin Playstation oynar gibi nasıl keyfi yönetildiğinin kanıtıdır.
• Madem yaşanan onca şeyden sonra "Fenerbahçe'nin yüksek çıkarları için fedakârlık" edilebiliyordu…
Madem bazı şeylerin üzerine sünger çekip barışmışlar…
O zaman keşke hoca sezon başında affetseydi, kulübün milyonlarca eurosu kasada kalırdı.
TRANSFERE HARCANACAK PARA MOURİNHO'YA VERİLSİN
• Dünya yıldızları vaat edildikten birkaç hafta sonra muhtemelen son sahibi olunacak İBB'li 31 yaşındaki Webo'ya 3 milyon euro bonservis bedeli ödemek camiaya nasıl açıklanacaktır?
• Bugünden tezi yok transferde G.Saray'la aşık atma ve taraftarı sakinleştirme paniğiyle, getirisi tartışılır oyunculara çuvalla para saçmaktansa, Belhanda örneğindeki gibi tüm transferler askıya alınmalı, söz konusu bütçe takımı Mourinho, Lucescu gibi "kalitesi tescilli" bir hocaya teslim etmek için kullanılmalı, gelecek sene(ler)in planlamasına başlanmalıdır.
Ne kadar kaliteli olursa olsun, bir oyuncu 6 ay önce Fenerbahçe değerlerine aykırıysa, bugün de öyledir.
Emre'ye bu etiketi yapıştırmak ayrı bir tartışma... Ama neticede yönetim ve hoca biletini bu gerekçeyle kesmiştir.
Ve şimdi "Gel bizi kurtar" diye geri çağırmak, kendiyle çelişmenin ötesinde bu değerlere ihanettir.
Unutanlara: Fenerbahçe'nin büyüklüğü "şampiyonluk büyüklüğü" değildir.
degerlibulent/twitter.com
