FATİH KUŞCU: Terim'in mini eteği!
Fatih Terim'in unutulmaz sözlerinden biridir: "İstatistik mini etek gibidir, her şeyi göstermez!" Ama bu maçta istatistikler de G.Saray'ın Avrupa'da nasıl kendini hatırladığını gösterdi.
Zor maça Sneijder, Burak, Drogba üçlüsüyle başlayıp, hücum felsefesini vurguladı.
G.Saray turu, kazanarak geçmeye gitmişti. Aslanlar gibi oynadı ve kazandı. Schalke ilk golü attığında, durum 3-0 G.Saray lehine olabilirdi.
İlk yarı bittiğinde G.Saray'ın 9 atağına karşılık ev sahibinin 6 atağı vardı. Tabela 2-1 Galatasaray lehineydi. İkinci yarıya skoru tutacak değişiklikler yapmak yerine "böyle devam" dedi Fatih hoca.
Teşekkürler G.Saray
Muslera neden 12 milyon euro bonservis ödendiğini bu maçta gösterdi. Hamit muhteşem golüyle, direği de şanssızlığını da kırdı. Selçuk İnan, Avrupa'nın her takımında oynayacak kalitesini gösterdi.
Aynı dakikalarda, Messi'nin şov yaptığı maçta Barcelona Milan'ı dörtledi. Bundan sonra rakipler aynı düzeyde. Kasaya 4.5 milyon euro daha girdi.
PFDK, hakem, koridor, başkan, ceza, cinayet, fırça, vs. unsurların arasından, bize bu gerçekleri, futbolun keyfini hatırlatan G.Saray'a teşekkürler.
Bundan sonrası 2000 yoludur, her maç kazanılabilir, her kupa alınabilir. Doğru strateji ve kararlılık yeterlidir.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Aslan'ın alın teri
Galatasaray, dün gece ilk yarıdaki müthiş futbolu, ikinci yarıda da beraberlik golünden sonra takım ruhu ile verdiği savaşla tarihi bir neticeye imza attı. Terim ve talebelerine canı gönülden tebrikler...
Kimsenin tahmin edemeyeceği bir ilk yarı izledik. İstanbul'daki maçın ilk yarısının tam tersi görüntüde bir ilk yarı sergilendi. Galatasaray oyuna hükmederek, topa sürekli sahip olarak ve de hücumu düşünerek rakibin oyun düzenini bozdu. Üstelik orta saha oyuncuları, ilk defa alışılmış dışı değişik görev yerlerinde oynarken. Selçuk, rakip ataklarda sol çizgide Riera'ya yardım edip rakibin bu kulvardaki alışılmış etkinliğini engelledi. Hamit de orta sahanın ortasında olağanüstü ofansif ve defansif görev yaptı. Galatasaray, takım olarak öylesine motive ve hırslıydı ki iyi oynarken basit duran top golüyle skor dezavantajına düşmesine rağmen direncini kaybetmedi. Haftalardır şutları direklere takılan Hamit, bu defa mükemmel bir gole imza attı. Ardından Burak, sürpriz bir pozisyonla ikinci golü atınca hem büyük avantaj ele geçti hem de büyük bir moral.
ÜST DÜZEYDE OBJEKTİF HAKEM
İkinci yarıda Schalke yüklenecekti. G.Saray da doğal olarak takım halinde topun arkasına geçip alan daraltacaktı. Ani kontrataklarda Burak'ın yapısına uygun ortam oluşacaktı. Schalke, ikinci yarıda çok tempolu ve hırslıydı. Oyunu tamamen karşı alana yıktılar ve de beraberliği buldular. Almanlar'ın genç yeteneği Draxler, kişisel yetenekleri ile ciddi tehlikeler yaratıyor, G.Saray da direniyordu. Bu baskıda Huntelaar'ın olmayışı G.Saray'a önemli bir avantaj oluşturdu. Müthiş bir dirençle maçın sonunu getirdiler bir de son saniye golüyle 90 dakikayı galibiyetle noktaladılar. Herkes görevini üst düzeyde elinden geldiğince yaptı. Emekle gelen bir başarı oldu. Yalnız ben kaliteli kaleci Muslera'nın bilhassa ikinci yarıdaki katkıları için de ayrı bir paragraf açmak ist-i yorum. Fatih Terim'in ikinci yarıda Drogba'yı çıkarmayışı ise hataydı. İsveçli hakem mükemmele yakın bir yönetim gösterdi. En büyük artısı üst düzey objektifliğiydi.
AHMET ÇAKAR: Muhteşem gece
Galatasaray, Avrupa'da yine tarih yazdı. Gerçekten maç öncesi çok zor görünüyordu ama 90 dakikanın geneline baktığımızda G.Saray neredeyse istediği herşeyi yaptı. Oyuna çok iyi başladılar. Art arda pozisyonlar geldi. Hele bunlardan birinde Burak'a yapılan penaltı hakem tarafından değerlendirilse maça 1-0 başlamış gibi olacaktı. Daha sonraki dakikalarda böyle bir maçtaki en kötü anlardan biri yaşandı. G.Saray, iyi hem de çok iyi oynadığı dakikalarda golü yiyiverdi. Zaten bu duran toplar Türk futbol takımlarının en zorlandığı pozisyonlar. Ama bu G.Saray'ı bozmadı. G.Saray bildiğini oynamaya devam etti ve sahneye Hamit çıktı. Sezon başından beri birçok topu direkten dönen Hamit, bu sefer en az 25 metreden vurdu, ne gariptir ki top yine direğe çarptı ama bu kez Avrupa'da gecenin en güzel gollerinden biri oluverdi
GALATASARAY HAKEME RAĞMEN...
Devre biterken bu sefer devreye Avrupa'nın en iyi atak oyuncularından biri olan Burak çıktı. Uzun topta dezavantajlı iken çabukluğu ile avantajlı hale geçip çok zor bir vuruş yaptı ve bu da gol oldu. Bu tür bir maçta devreyi önde bitirmek üstelik beraberliğin bile G.Saraylı oyuncular için turun kendilerine geleceğini bilmek çok büyük bir avantaj. İkinci devre G.Saray yapması gerekeni yaptı ve takım savunması olarak en iyi maçlarından birini oynadı. Muslera zaten çok önemli bir kaleciydi ama böyle maçlar için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.Schalke'nin bir iki pozisyonu var. Bunlardan biri de gol oldu. Ama G.Saray asla paniklemedi, çok da fazla geriye yaslandı diyemem. Son beş dakika tüm Türkiye için çok zordu. Kenardaki Terim'e bakıyoruz, bedi benzi uçmuş, Schalke tüm riskleri aldığı dakikalarda bir kontratakta Umut çeyrek finali getiriverdi. Gerçekten G.Saray, içerde başka dışarda başka oynuyor. Dün gece bunu bir kez daha tüm dünyaya kanıtladılar. G.Saray elenseydi İsveçli hakem Eriksson'un büyük günahı olacaktı. Zira maçın başında Burak'a yapılan açık penaltıyı göremedi. Ayrıca Schalke'nin ilk golünde top ortalandığında Schalkeli oyuncu önündeki Drogba'yı iterek kafayı vuruyor. Maalesef hakem bu faulü de çalamadı.
EMRAH KAYALIOĞLU: Kusursuz orta saha
Bugüne kadar Türk takımlarına 5 maçta hiç yenilmemiş, evindeki iki maçı da gol yemeden kazanmış, bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde mağlup olmamış Schalke'yi Almanya'da deviren G.Saray, daha ilk düdükle "Oyunu dikte edeceğim" diyordu. İlk maçtaki 11'den tek fark Sabri'nin yerinde Eboue'nin olmasıydı. Ama oyun çok farklıydı. Orta alanda Hamit- Melo-Selçuk kusursuzdu; Höger ve Neustaedter'in duran toplar dışında ileri çıkışlarına izin vermiyor, öndeki dörtlüyle pas trafiğine de kırmızı ışık yakıyorlardı. Selçuk ve Hamit'in ofansif katkısı da büyüktü. İki bek Eboue ve Riera da çıkışlarıyla hücumu genişletti.
Alman ekibi de golü isteyerek başladı. Duran toplarda 5-6 adamını ceza alanına göndermenin ödülünü Neustaedter'in golüyle aldı. G.Saray, geriye düşmesine rağmen bozulmadı. Hamit'in direğe vurduktan sonra filelere giden füzesi Şampiyonlar Ligi kariyerinde ikinci golüydü. İlkini de bu statta, Schalke formasıyla Milan'a atmıştı. G.Saray Süper Lig'in krallığıyla yetinmeyip Şampiyonlar Ligi krallığına gözünü diken Burak ile ikiyi buluverdi. Kolay değil, devler liginde üst üste 6 maçta 8 gole ulaşmak. Bu gol kesinlikle rastlantı değildi. İlk 13 dakika sol çaprazdan Drogba ve Selçuk Hildebrand'ı geçememiş, Burak da bir kez aynı noktada topu önüne alamamıştı. 35'te Sneijder'in vuruşu kılpayı dışarı gitmişti. Schalke'nin bölgedeki zaafını iyi çalışmış olan G.Saray, beşinci girişiminde golü de buldu.
MUSLERA ÖNDERLİĞİNDE DİRENDİ
İkinci yarı Fuchs'u sahaya sürüp sol kanada da işlerlik kazandırmak isteyen Schalke önünde 52'de Burak'ın üçü bulup işi bitirmesini yine Hildebrand müthiş bir refleksle önledi. 63'te Bastos'un golü Schalke için umut ışığıydı. Kalan sürede Schalke yüklendi, G.Saray Muslera önderliğinde direndi. Uruguaylının başlattığı atakta Umut ile son sözü söyleyip üst üste üçüncü deplasman galibiyeti ile son sekize kaldı.
MERT AYDIN: Güzel bitti
Ve Galatasaray çeyrek finalde. İyi giden maç neredeyse bir kabusa dönüşüyordu.
Ama sonuç önemli. Ve o sonuca baktığımızda Galatasaray, Avrupa'nın en iyi 8 takımı arasında.
Teknik direktör Fatih Terim asıl gücünün olduğu bölgeye yani rakip yarı alana oyunu yıkmaya niyetlenmişti.
İlk dakikadan itibaren Galatasaraylı futbolcuların hedefi buydu. Peş peşe rakibi zorlayan pozisyonlar üretildi.
Didier Drogba normal bölgesinden daha geride oynamayı tercih ediyordu.
Ama oyunun gidişatı Mersin'e, skoru tersine gitti. Schalke'nin golü büyük bir organizasyon eseri değildi.
Birkaç dakikalık şaşkınlığın ardından Selçuk komutasındaki Galatasaray, maça ağırlığını koydu. Hamit Altıntop şanssızlığını kırdı.
Artık hatalara yer yok
Ardından Burak Yılmaz, kendisine şanslı diyenlere bir mesaj daha gönderdi.
Bir anda tur Galatasaray'ın ayağına kadar gelmişti.
İkinci yarının başında Schalke'nin can havliyle bastırmasını bekliyorduk. Ancak Galatasaray beklenenden daha net bir şekilde kendi kalesine sürüklendi.
Rakibi tehdit edecek, Schalke savunmasını hücuma çıkarmayacak kontrataklardan yeterince üretilemedi.
Böyle olunca da Alman temsilcisi sıkıştırdı da sıkıştırdı. Galatasaray ancak golü yedikten sonra oyunda dengeyi kurmayı başarabildi.
Galatasaray için artık bir üst aşamaya geçiliyor. İkinci yarı gibi 45 dakikalara hazır olmak gerek.
Bu zafer kutlanmalı öncelikle.
Ama dersler iyi çalışılmalı. Çünkü bundan sonrasında hatalara yer yok.