Yazarlar R.Madrid-G.Saray maçını yorumladı

Ömer ÜRÜNDÜL: Neden Gökhan Zan?

Galatasaray maça hırslı ve kontrollü başladı. Dikkatli, sakin paslarla rakibe hücumda devamlılık şansı vermemek ilkesi ön plandaydı. Ancak deplasmanda hem de çok erken boş alan bırakıldı. Asisti yapan Mesut, pozisyona giren de Ronaldo olunca skor dezavantajına düşüldü. Ardından Real Madrid hem de skor gereği geride kalabalık kalıp en büyük silahı olan çabuk çıkışlarla üretkenliği hedefledi. Bu, G.Saray için önemli bir handikaptı. Ama hücum girişimlerinde hem kolay kaybetmeyip hem de karşı kaleyi tehdit eden aksiyonlar yapınca beklenenden daha az kontrataklarla karşılaştı. Bunların da büyük çoğunluğunu Dany engelledi.

Ancak beklenmedik anda hiç pozisyon yokken çok basit bir ikinci gol geldi. Moral bozukluğuna rağmen G.Saray devre sonuna kadar gol aradı. Bir tanesi Eboue ile çok net olmak üzere gollük pozisyonlar buldu.

İkinci yarıda fizik açıdan yetersiz kalan Sneijder'in çıkması doğru bir karardı. Ama Gökhan Zan'ın oyuna alınıp alışılmış dışı üçlü defansa geçmenin mantığına anlam veremedim. G.Saray bu yarıya da dirençli başladı ama aynı Schalke maçı gibi fazla efor harcadığından 60. dakikadan sonra oyundan düştü. Sonra Real Madrid tehlikeleri başladı. Bir duran toptan da fark üçe çıktı. Ondan sonra zaten fazla yapacak bir şey kalmadı.

Yıldızlar ama fizikleri...

Maçın geneline baktığımızda Muslera üstüne gelen bir gol kurtardı onun dışında kurtarışa gerek kalmadı. Üç gol de çok kolay gollerdi. Buna karşılık kaçan goller de vardı. Sonuçta maçın hakkı bu farklı skor olmamalıydı. Ben G.Saray'da dün başta Dany olmak üzere Eboue, Melo ve Riera'yı beğendim. Drogba ve Sneijder gerçekten çok önemli oyuncular ama bu seviyedeki bir maç gösterdi ki fizik açıdan yetersizler. Norveçli hakem üçüncü gol öncesine kadar mükemmel yönetti. Ama üçüncü golün gelişinde verdiği faul kararı yanlıştı. Sonra da Burak'a yapılan penaltıda kendisini aldatıyor diye Burak'a sarı kart göstererek büyük hata yaptı.

Gürcan BİLGİÇ: Tek fark Mourinho!

Beklemediğimiz veya ummadığımız ne vardı Madrid'te? Hiç birimiz Galatasaray'ın tek kale yapmasını ummuyordu elbette. Ama öncelikle savaşan, agresif bir takım görmek hedefti. Real Madrid'in gücü, kalitesi veya potansiyeli, zaten maçı kağıt üstünde kazandırmıştı kendilerine. Bu noktada İstanbul'daki ikinci etaba avantajlı gelmenin hesapları yapılacaktı. Bu da; ya bir golden geçiyordu, ya da beraberlikten.
Sahadaki planlar içinde ne kaleyi 'sıfırda' tutmak adına ekstra bir tedbir vardı, ne de zaten kendini kazanmış hisseden hatta hissettirilen rakibe sürpriz planlanmıştı. Son 11'in değişmemesi değil gözümüze batan. Aynı 11'in, aynı görevlerle sahaya çıkması merakımız. Maç öncesi 'pes' eden demeçlerin şaşırtmaca, aldatmaca olduğunu tahmin ederken, aslında çaresizliğin ifadesi olduğunu da anlamış olduk.

KALECİ DE YOKTU YILDIZLAR DA

Agresiflikti beklentimiz dedik. Böylesine önemli bir takıma karşı, üstelik deplasmanda tutunabilmenizin yollarından bir tanesi "temaslı" oynamak. Böylesine değerli oyuncuların canlarının acıyabileceği hissini yaratmak gerekirdi. Tercih edilmedi. Drogba ilk pas tercihi yapılıp, pozisyon başlangıç noktası yapılabilirdi. Çünkü yıldız oyuncu top saklama özelliği olan kadrodaki tek forvet. Bu planı da hissedemedik.
Olmazları, "olur" yapacak bir isteğin veya ruh halinin peşine düşmek de çok mümkün olmadı 90 dakika boyunca. Bu kaderi kabul etmek gibiydi. Baş kaldırı veya büyük lokma mesajları da veremedi oyuncularımız. Bu tip maçlarda hep kalecilerle büyüdük. Muslera yok hafızamızda. Büyük oyuncuların farkı ile yürüdük. Drogba veya Sneijder da iz bırakmadı. Sadece maçı oturarak seyreden Mourinho vardı dikkat çeken. Portekizli 'dostum' dediği Terim'e karşı o meşhur kazanma hırsını göstermedi kimseye. Yarattığımız tek "Türk işi farklılık" buydu.

Levet TÜZEMEN: Ezber takım farkı

Fatih Terim, "Real'e karşı savunma yapmayacağız, oynayacağız. Bunu yaparken kaybetmekten korkmayacağız" demişti. G.Saray, Real'e karşı oynamaya çalıştı, oyunu hiç çirkinleştirmedi. Ancak oynamak yetmedi. Türkiye'de takım bütünlüğünü yakalayan Galatasaray "Ezber takım" olan Real'e karşı organize olma, doğru pozisyon alma, dikkat ve beceri konusunda zafiyet yaşadı. Birbirleriyle isabetli pası ezbere oynayan Real Madrid üçe ayrılıyor:
1- İşçiler; Xabi Alonso, Khedira, Coentrao, Ramos, Essien, Varane..
2- Organizatörler; Mesut Özil ile Angel Di Maira..
3- İş bitiriciler: Ronaldo, Benzema, Higuain üçlüsü. En önemlisi Real, takım olarak çalım ustası iki solak Mesut ve Di Maria'nın oyun patronluğunu kabul etmiş. Galatasaray'da işçiler; Danny, Semih, Eboue ve Riera pozisyon hataları yaptıkları gibi geriden topu oyuna doğru sokamadılar. Organizatörler; Melo çalışkandı ancak Selçuk fizik olarak ezildi ve oyuna hükmedemedi. Hamit çabuk düşünümediğinden hızlı hücum düşüncesine fren oldu. Ambarat, Hamit'in yerine daha erken girebilirdi. Fit olduğunu söyleyen Sneijder etkisiz kaldı. İş bitiriciler; Drogba kişisel becerisiyle varolmaya çalıştı ama istediği topları alamadı. Real savunması göbeği kapatırten Burak hem geniş alan bulamadı hem de Varane'ı taktığı kelepçeden kurtulamadı. Galatasaray pas uyumu ve beceri konusunda Real'e karşı bu zaafı kapatamadığı için kaybetti.

BİR AN ÖNCE UNUTMALILAR

Ronaldo ile Benzema; Danny, Eboue ve Semih üçlüsünün yaptığı pozisyon hatalarını golle cezalandırdı. Eboue, Drogba iki kez ve Burak Real savunmasının yaptığı hatalar sonucu karşı karşıya kaldıkları pozisyonlarda golleri beceri noksanlığından atamadı. Bernabeu'daki üzücü ancak turun favorisi zaten Real Madrid değil miydi? Başkan Ünal Aysal dahil her yönetici Avrupa karnesinde gruptan çıkmayı hedef görmüştü. Çeyrek finale yükselmek Galatasaray'ın unuttuğu Avrupa arenasını yeniden hatırlamasını ve taraftarının yeniden Avrupa coşkusunu yaşamasını sağladı. Fatih Terim bugünden itibaren oyuncularına bu ağır yenilgiyi unutturmanın çabası içinde olmalıdır. Çünkü önlerinde lig duruyor. Gelecek yıl Devler Ligi'ne direkt gitmenin yolu şampiyonluktan geçiyor.
Teşekkürler Galatasaray.

Rıdvan DİLMEN: Büyük kalite farkı

4-3-1-2, ikinci yarıya girerken 3-5-2, ikinci yarının ortasında 3-4-3. Hatta oyunun sonuna doğru Riera'nın yerine Amrabat'ı sokarak iyice risk aldı Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim. Galatasaray, her ne olursa olsun Madrid'de gol atmak istiyordu. 0-0 iken böyle başladı. 1-0 iken de böyleydi, 2-0 iken de, 3-0 iken de.... Gol adına her türlü denemeyi yaptı Fatih Terim. Ancak sarı-kırmızılı takımda Melo dışındaki orta saha oyuncuları kapasitelerinin çok altında kaldı. Savunmada biraz Gökhan iyi oynadı, zaman zaman da uçta Drogba. Burak çok etkisizdi.

REAL SAYGI DUYMUŞ

Bireysel anlamda takım düşük kalınca rakip de İspanyol devi Real Madrid olunca net bir skror ortaya çıktı. İlk yirmi dakika Eboue'ye "Kal, çıkma" diye bağırmaktan herhalde Fatih Terim'in sesi kısılmıştır.
İlk yarıda aslında Galatasaray'ın iki net pozisyonu vardı Drogba ve Eboue ile... Real Madrid, öncelikle Galatasaray'ı çok ciddiye alıp saygı duymuş. İspanyol ekibinin teknik direktörü Jose Mourinho, oyun boyunca savunmayı hiç öne çıkarmadı. Hatta orta sahada Alonso ve Khedira'dan birisi mutlaka kaldı. Maça Mesut çok etkili başladı. Ronaldo da etkiliydi. Real Madrid, Galatasaray'a saygı duyarken tempoyu da hep kendisi ayarlamak istedi. Açıkçası yüksek tempolu oynamadılar, rolantiye aldılar. 3-0'dan sonra zaten rövanş maçında yarı finali düşünerek kendilerince kart temizliğine başladılar. Ramos ve Alonso bilerek kart görüp rövanşta cezalı duruma düştü.

VİTESİ YÜKSELTMEDİLER

Sarı-kırmızılı futbolcuların çoğu bireysel anlamda kalitelerinin altında kaldıkları için Galatasaray, beklentileri karşılayamadı. Real Madrid de oyun içinde bunu gördü ve vitesi fazla yükseltmedi. Zaten arada büyük bir kaliteli farkı var. İspanyollar, tur için büyük avantaj yakaladılar.

Ahmet ÇAKAR: CEVAP VER ŞENES ERZİK

Yazarımız Ahmet Çakar, Norveçli hakem Moen'i eleştirdi ve Şenes Erzik'e seslendi: "Kura şaibeli dedik güldünüz, hakem ataması yanlış dedik güldünüz, G.Saray'ın tur şansı yüzde üç dedik kızdınız ama iki penaltısı verilmedi. Şenes Erzik'in tüm bunlara en yetkili ağızlardan biri olarak cevap vermesi gerekiyor."

Emrah KAYALIOĞLU: Tecrübe ağır bastı

Real Madrid, Kupa 1'de 30'uncu çeyrek finalinde; geçerse 24'üncü yarı finali olacak. Galatasaray'ın tek yarı finali var. Real Madrid, bu kupayı 10'uncu kez kazanmak istiyor. Galatasaray'ın daha finali yok. Mourinho 104'üncü Şampiyonlar Ligi maçında; Terim 38'inci. Real'in hocası bu kupada oynadığı 6 çeyrek finalde de turu geçmiş. Fatih Terim ilk kez oynuyor.
Son arada Real Madrid 17 futbolcusunu milli maçlara göndermişti. İspanya'ya dört, Arjantin'e iki, Almanya'ya iki (Bunlar FIFA'da ilk üç), Portekiz'e (7.sırada) üç, Hırvatistan'a (9. sırada) bir, Fransa'ya (17. sırada) üç ve Brezilya'ya (18. sırada) iki... Galatasaray ise 10 futbolcusunu milli maçlara yollamıştı: 8. Hollanda ve 16. Uruguay'a birer, 45'inci Türkiye'ye altı, 77. Fas ve 79. Kamerun'a birer...
Devre arası şut-pozisyon istatistiklerinin skora yansımaması ve tabelada "Real Madrid-Galatasaray: 2-0" yazmasının sebebi iki kulüp ve kadro arasındaki bu farklardı.
Dün Bernabeu'da rakibiyle kora kor mücadele etmeye çalışan, önce uzaktan şutlarla, iyi oynayıp güvenini pekiştirdikçe ceza alanı içinde de pozisyonlar bulan bir Galatasaray vardı. Ama atakta (aut, taç, faul, hatta ofsaytla) öldürülemeyen toplardaki Real Madrid kontraları başa bela oldu. Bunlarda çok tehlikeli olan ev sahibi ilki, Eboue'nin pozisyon hatası, ikincisi yüksek topta kafasını eğmesiyle Ronaldo ve Benzema ile golleri buluverdi. Hele Mesut'un asistiyle gelen ilk gol maç öncesi "Real nasıl gol atar?" sorusuna verilecek ilk yanıttı. O kadar bile bile ladesti. Eboue'nin en net pozisyonu kaleci Lopez'e nişanlamasıyla tamamlanan devrenin ardından Sneijder'in yerine Gökhan'ı alan Fatih Terim savunmayı beşledi; topa sahipken beklerinden ileri çıkmalarını istedi. Üç stoperli 11'in duran topta Higuain'den yediği kafa golü üzerine son kozlar Umut ve Amrabat da sahaya sürülse de tur için ümit ışığı yakacak o tek gol bir türlü gelmedi. Artık Galatasaray'ın son sözü tur olmasa da, kupaya bir Real Madrid galibiyetiyle veda etmek için olacak.