Maç öncesi Lizbon'un meydan ve sokaklarını dolduran sarı-lacivert formalılar yaşadıkları keyifle aslında 2 Mayıs'ın Fenerbahçe tarihine çoktan kazındığını belgeliyordu adeta. Dom Henrique ve Rossio meydanlarında maç saatini beklerken, takımlarıyla gurur duyduklarını haykırıyorlardı.
İstanbul'dan Lizbon'a akın yaşanırken, diğer tarafta da tansiyon yüksekti. Yönetim, Luz Stadı'ndaki atmosferi rakip için en zor şekle sokma adına taraftara çağrıda bulundular. Benfica taraftarı da Avrupa standartlarına göre oldukça erken stada geldiler.
3 saat öncesinden stat çevresi hareketlenmeye başladı. Yaklaşık 60 bin taraftar gerçekten 90 dakikayı hem hakem hem rakip için oldukça zorlaştırdı. Portekiz temsilcisi bu güçle Fenerbahçe üzerinde kolay baskı kurup erken gol buldu.
KUYT UMUT VERDİ AMA...
Kuyt'ın penaltısı umutları gökyüzüne çıkarsa da, Cardozo'nun sol ayağı, Amsterdam rüyasını bitirdi. Sahadaki mücadeleyi alkışladığımız kadar, Portekizli güvenlik güçlerinin Türk basın mensupları dahil rakibi sinirlendiren tavrına da ayrı bir parantez açalım. Maçtan bir gün önce başlayan saygısız tavırlar, devre arasına basın mensuplarını tribünden dışarı çıkarmayacak kadar üst düzeye çıktı. Benfica 3-1'i yakaladıktan sonra yedek kulübesindeki futbolcular dahil herkesin sahaya müdahalesi, oldukça çirkindi.
Sonuç olarak Portekiz temsilcisi hem saha içinde hem de saha dışında psikolojik savaşı daha iyi oynayarak kazandı. Fenerbahçe'ye, bu sezon Türkiye'ye yaşattığı heyecan için teşekkür edip bu başarının ilerleyen yıllarda artarak devam etmesini dileyelim.