Beşiktaş'ta herkesin sevgi ve saygısını kazanmış Sivok, 1. kaptan olarak düşünülmeliydi
Profesyonel yaşam, güleryüz, takımı temsil, bunların hiçbiri ideal anlamda Fernandes'te yok
Artık, yönetimin ve teknik heyetin elinde çok iyi kontrol etmesi gereken bir ateş topu var
Beşiktaş yönetiminin Fernandes'e sözleşme uzatma önerisine Portekizli futbolcu "Olumlu" cevap vermişti. Fernandes'in yıllık 3.5 milyon Euro gibi garanti parayı telaffuz ettiği biliniyor. Yönetim bu rakamı çekebildiği kadar aşağı çekmeye çalışacak. 3 milyon belki de 2 milyon 750 bin Euro. Planlama noktasında masaya oturmadan önce Schalke maçıyla kaptanlığın Fernandes'e verilmesi aslında pazıldaki bazı parçaları tamamlıyor.
Toraman sıkıntı çıkarır mı?
Buradaki hassas konu şu; Bilic, Toraman'ı 11'de oynatmayı düşünmediğini açıkladı. Toraman da Hırvat hocanın takımında "Gitmek yerine, forma giymek için pazubantsız mücadele" kararı aldı. Bu durum hem Toraman'ı, hem de yeni kaptanları sıkıntıya sokabilir mi? Şu anda öyle bir hava gözükmese de İbrahim Toraman geride kalmayı tercih etse de geleceğin ne getireceğini kimse bilemez. Ben Toraman'la devam etmeme kararı almış Bilic'in Schalke maçındaki 3. kaptan Sivok'u 1. kaptan olarak düşünmesini daha doğru bulurdum. Çünkü Sivok, herkesin sevgi ve saygısını kazanmış, takımı ve ortamı bilen, özel hayatında örnek olan bir isim. Üstelik 11'de yeri garanti.
Kasayı hırsıza teslim etmek
Fernandes lider karakterli bir oyuncu, yetenekleri olağanüstü. Özen ve Bilic'in ondan daha fazla verim almak için bu hamleyi yaptığı kesin. Futbolcular da genel olarak Fernandes'e çok soğuk değil. Ancak kaptanlık sadece sahada takım arkadaşlarına liderlik etmek anlamını taşımıyor. Asıl kaptanlık saha dışında başlıyor. Temsil, güleryüz, takım arkadaşlarının maddi ve manevi zorunlulukları, profesyonel yaşam, medya ilişkileri, hoca ilişkileri önem arz ediyor. Bunların hiçbiri Fernandes'de ideal anlamda yok. Geçen seneki sorumsuzluklarını da hatırlayınca Özen ve Bilic kaba tabirle, "Kasayı hırsıza teslim etmiş" oldular, olacaklar.
İçi seni, dışı beni yakar misali...
Özen, "Fernandes'le sahayı kurtaralım, dışarıda ben varım. Ben ve Bilic dışında takım içi bir otoriteye ihtiyaç yok" diye düşünmüş olabilir. Ancak bunda da riskler var. Meslek hayatımda şunu iyi biliyorum ki; çoğu zaman futbolcuları çözmek için onların içinde ve onlardan olmak gerek. Geçen sezon hem Toraman'a, hem Fernandes'e ağır eleştiriler getirip yan yana geldiklerinde hiçbir şey yokmuş gibi davranan çok futbolcu gördüm. Özetle; kaptan Fernandes hem rakipler hem de Beşiktaş takımı için TEHLİKELİ BİR ATEŞ TOPU. İçi seni dışı beni yakar durumu. İyi yönetilirse rakipleri, yönetilemezse Bilic'e ve Özen'e rağmen takımı yakar.
