Yazarlar F.Bahçe-Sivasspor maçını değerlendirdi

Gürcan BİLGİÇ: Sadece bir şey, aslında çok şey!

Geçmişe sünger çeken bir 60 dakika geçmişti. "Olmaz, yapamazlar" denilenin gerçekleştiğini görüyordu herkes.
Hani o meşhur; "Tam saha pres" anlayışının gövdelendiğini, Kadıköy'deki gösteride herkes seyrediyordu.
Makinenin içindeki bir somunu sıktı Ersun Yanal. Krasic'in gidişiyle birlikte Holmen'ine kavuştu. Aykut Kocaman ile Aziz Yıldırım ilişkisini bitiren ayrıntı İsveçli. Futbolu bilen ile bildiğini sanan arasındaki fark. "Bana bununla mı geliyorsun" diye çıkışmıştı Kocaman'a... "Sıkıldım artık" diye çıkıp, gitmişti Aykut Hoca da...
Ama dediğimiz gibi sadece bir somun Holmen. Tüm takımı bir araya toplayan plakanın stratejik noktası. Kuyt'un adeta nefes almadan oynamasını, Meireles ve Selçuk Şahin'in orta sahaya koyduğu aklı, Caner Erkin'in tempo arayan ve hep istekli olan öne koşularına değinmemek olmaz.

LİYAKATA DÖNÜŞ
İlk yarı bittiğinde skor 3-0'dı ama, bu sezonda oynadığı tüm maçlardan daha çok pozisyon bulmuş, atak girişimi yapmışlardı.
Sinyal Londra'dan gelmişti. O maç sonrasında, çok bilenler tarafından çok eleştirilen yazımızda, Fenerbahçe'nin en iyi oyunlarından birini oynadığına değindik. Mağlupsan, iyi oynayamazsın görüşünün içinde boğulanlardan olmadık. Dünkü oyunu da böyle değerlendirmenizi isterim. İşler ters gider, bazen kazanamazsınız. Ama felsefeniz varsa ve bunu prensiplerle pekiştirirseniz, başarı yolunu açarsınız. Yanal'ın, Sow'u tribüne oturtması bu görüşün eseri. Eğer böyle bir maçta hiç kimse "Neden Sow yok?" demiyorsa, oyuncu kendini sorgulayacak, "Böyle oyuncu oynatılmaz mı?" denilerek, teknik direktör değil. Ne zaman ki dengeler takımından vazgeçti, liyakat formülüne geri döndü ve koşanlardan yana tercihini ortaya koydu Yanal, vaat ettiklerini bize gösterdi. Bu oyun daha da gelişecek. Ama bir ilki gerçekleştirdiler.

Bunun tesadüf olmadığını kanıtlamaları, böyle maçları bir gelenek haline getirip, tekrarlarını sağlamaları gerekiyor. Böyle oynasınlar, hiçbir zaman yalnız yürümezler.

Rıdvan DİLMEN: Meireles'in en iyi maçı

Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki ve ekranları başındaki Fenerbahçeli taraftarlar takımları adına çok uzun süredir böyle bir tempoyu ve ilk yarı sonucunu özlemişti. Bu yetmedi, ikinci yarının başında da golü buldu Fenerbahçe farkı 4'e çıkardı. Tam Sivasspor havlu atmak üzereyken gelen gol, onları biraz daha sahada tuttu. 80'lerde de ikinci golü bulunca oyunun sonuna kadar oyunda kaldı Sivasspor.
Fenerbahçe'nin teknik direktörü Ersun Yanal üç koşucuyu oynattı orta sahada. Ligin tartışmasız en çok koşanı Holmen'i Selçuk Şahin'le Raul Meireles'in önüne koydu. Bu ikili de iyi oynayınca ve mümkün olduğu kadar alan daraltınca bu üçlü maç sonuna kadar diri kaldı. Hem mücadelesi yüksek hem de kaliteli oyun oldu. Maçın en iyisi tartışmasız Raul Meireles'ti. Savunmada ve hücumda uzun zamandır oynadığı en iyi futbolu oynadı. Selçuk Şahin de ilk 70 dakika çok iyi oynadı, son 20'de top kayıpları yaptı ama 70 dakikalık oyunu ve yüksek temposu takımı taşıdı. İki bek de genelde hücuma çok çıktılar. Öndeki Pierre Webo ve Dirk Kuyt'ın oyun boyunca yıpratıcı yüksek temposu ve presi Sivasspor'un dengesini çok bozdu. Emenike zaman zaman ortaya çıktı ama etkili çıktı. Fakat şu anda 90 dakikayı yüksek tempoyla götürecek seviyede değil. Sivasspor dünkü Fenerbahçe'ye karşı koyamazdı.

KUYT'IN İSTEĞİ TAKIMI MOTİVE ETTİ
Taraftara da seslenmek istiyorum. Siz coşkuluyken sahada sizin coşkunuza karşılık veren bir takım var. Bunu dün bir kez daha gördük. F.Bahçe taraftarı her maçta sonuç ne olursa olsun desteğini kesmemeli. Kuyt'a da haksızlık yapmayalım. İki gol attı, 90+'lara kadar koştu, pres yaptı. Tecrübesi ve iştahı ile demoralize olan takımı motive etti.

Hakkı YALÇIN: Haksızlığa "karşı ateş!"

Dün gece sahada şehvetli bir Fenerbahçe vardı. Sisteme karşı gönül birliği. "Başkalarının yazdığı kadere mahkum olmaktansa. Kaderimi mücadele ederek yazacağım" diyen, futbolcular topluluğu.

Fenerbahçe'nin tempolu ve baskılı bir başlangıcı vardı. Sivasspor'un beraberliğe can atan tavrına, okkalı bir saldırı. Sarı-lacivertlilerin tahrip gücü de üst düzeydi ve maç da ilk yarıda bitti zaten. Bu takım böyle oynarsa, kazanması doğa kanunudur.

Yıldızını arayan gecenin en özel adamı olarak önce Kuyt'ı işaret edebilirim. Sahanın her yanı onun koşu alanıydı. Bir yanı takımın gizlenmiş santrforu. Diğer yanı bozulmuş pozisyonları bile toplayan adam. Sonra Emenike… Gecenin pozisyon ajanıydı. Top onun ayağına geldiğinde futbolun ufku genişliyor. Dünkü mücadelesini, kendisini Fenerbahçe'ye ait hissetmenin ilk resmi maçı gibi yorumladım. Ve Holmen. Çok hareketli ve disiplinli. Gelecek haftalarda çok daha etkili olacaktır.

Kazanmanın ikinci perdesinde sihir orta alandaydı. Bu kez pozisyon gevelemesinden eser yoktu. Rakibe genişlik vermeyen, ikili mücadelelerde de sürekli ayakta kalan örgütlü bir orta alan. Selçuk Şahin beni şaşırttı. Çok iyi mücadele etti.

Savunmanın topla çıkma ustalığı ve şişirme toplara yüz vermeyen anlayışı da, gecenin öne çıkan doğrularından biriydi. Egemen'i tırnak içine aldım. Bruno Alves zaten herkesin işaret ettiği adam. Bu takımın doğrularına arka arkaya acımasız davranması yakışmazdı zaten. O doğrularla iki maç sonra tanıştığımıza memnun olduk.

Sonuç olarak, dün geceyi anlamlı kılan bütün gerçekler Fenerbahçe'de mevcuttu. Bu takımın bu güzellikleri sürdürmesi zorunludur. Çünkü Fenerbahçe'nin bu sezon yürüyeceği yol ateştir.
Haksızlığa; "karşı ateş!"

Mert AYDIN: Hayata dönüş

Fenerbahçe hafta içinde yaşananların etkisinde ne kadar kalacaktı? Samuel Holmen birden bire kendisini lisanslı ürün gibi sahada bulmuştu. Fenerbahçe'nin orta saha okyanusunun bir damlası olarak ne yapacaktı? Sow'un ve Cristian'ın düşünülmediği kadroda Emenike bu kez merkezde değil sağ kenardaydı. Webo taç çizgisinde değil kale çizgisine yakın oynuyordu. Holmen'in ne kadar önemli olduğu bu maçta kabak gibi meydana çıktı. İsveçli, Fenerbahçe'nin temposunun artmasında başroldeydi. Selçuk Şahin neredeyse kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Sağdan soldan fırtına gibi geldi Fenerbahçe. Caner sol bekten Kadlec ve Hasan Ali'nin toplamından çok daha fazla bindirme yaptı.

Bir saatlik resital
Emenike, Ziya'yı zor durumlara düşürdü. Özellikle ilk bir saat neredeyse kusursuz bir Fenerbahçe izledik. Tabii sahada bunlar olurken Sivasspor'un Fenerbahçe'ye açık davetiye çıkardığını kabul etmek gerek. Ne var ki geçen haftalardaki Fenerbahçe olsa bu davetiyeyi yırtar çöpe atardı. Sarı-lacivertlilerin daha farklı bir galibiyeti bir kenara itişi etkili isimlerden, özellikle de maç eksiği olan Holmen'in yorulmasından kaynaklandı. Kaçan golleri de buna eklemek gerekir herhalde. Bundan sonraki haftalarda bu istek ve yüksek tempodaki Fenerbahçe hem ligde iddialı olur hem de baskı altındaki Ersbun Yanal'a nefes alma imkanı verir.

Emre BOL: Mağlup tribünler!

Herkes şunu çok iyi bilsin. Bu takım ne Aziz Yıldırım'ın ne Ersun Yanal'ın ne de sizin desteklediğiniz başkan adayı ya da teknik direktörün! Bu takım, "Ben Fenerbahçeli'yim" diyenlerindir! Maç başlamış, oynanıyor, her kafadan bir ses çıkıyor! Böyle olmaz! Önce, "Fenerbahçeli'yim" diyerek gelin tribüne. Paralı askerler sakın gelmesin! Kamp değerlendirmesinde yazmıştım, Holmen'in ne kadar iyi olduğunu... Resmen Fenerbahçe'ye level atlattı. Tekmeye kafa sokan, tüm gücünü sahaya yansıtan Holmen, Fenerbahçe'nin yeni ruhudur. Orta saha gücünü yüzde 50 arttırdı. Bir karşılaşmada orta saha üstünlüğünü ele alan takım maçı kazanır. Hiç işe yaramayan Krasic'i gönderip, Holmen'i kadroya katmak için bu kadar bekleyen Fenerbahçe'nin profesyonellerinden hesap sormalı!

Volkan, Mert'i arattı
Sarı-lacivertliler dün gece şut çekti, kanatları çok iyi kullandı ve orta sahada aman vermedi. Bazen kolayı yapmak en zorudur! Ersun Yanal bu şekilde "sadece kolayı" yaparak takımı şampiyon yapabilir. Yeter ki Amerika'yı yeniden keşfe çalışmasın! Volkan'ın kalesine 3 top geldi, 2'sini içeri aldı. Kusura bakmasın ama galiba yerini Mert'e bırakmasının zamanı geldi. Formayı hak eden alır. Rüştü'den formayı aldığı günleri hatırlayın. Takım farklı galipken, 'mağlup' tezahüratı yapan bizden değildir! Şu sıralar Fenerbahçe'nin maç kazanmaktan daha önemli problemleri var. Bu sıkıntıları aşmanın tek yolu takıma koşulsuz destek vermekten geçiyor.

Ahmet ÇAKAR: F.Bahçe patlaması!

F.Bahçe haftalardır ilk defa dün gece iyi oynadı. Attığı goller ve yakaladığı pozisyonlar dışında F.Bahçe temposunu da çok yükseltmiş. Dün gecenin en flaş oyuncusunun Holmen olduğunu belirtmemiz lazım. Hiçbir büyük takım tecrübesi yokken, üstelik lisansı da yeni çıkarılmışken dün gece şansını çok iyi kullandı. Özellikle ilk yarı F.Bahçe'nin her şeyi oldu. Top kaptı, mücadele etti, şut attı ve arkadaşlarını pozisyonlara soktu.
Temponun artması bir haftada olacak şey değil. Görünen o ki Ersun Yanal F.Bahçe'nin hocası olduğunu ve oyuncularının da F.Bahçe oyuncusu olduğunu hem hatırladı hem de hatırlattı.
İkinci patlama Emenike'de. Dün gece Türkiye'deki ilk döneminden esintiler getirdi. O kendisinden hep hatırladığımız buldozer gibi giden, vursalar da düşmeyen, arkadaşlarına pozisyon yaratan, koşu kulvarlarını iyi kullanan bir Emenike gördük. Dün gece herhalde Ersun Yanal bir şeyi fark etmiştir. Sow'u oynatmak uğruna sol kanada yerleştirmenin ne defansif ne de ofansif olarak fazla bir katkısı yok. Sow oynarsa dün gece Webo'nun oynadığı yerde oynar, ya da Sow oynamaz Webo oynar. Kuyt'ın yeri sol taraf, Emenike'nin yeri sağ taraf olduğunda hem ofansif etki artıyor hem de iki kanat beki öndeki oyuncuların yardımıyla daha rahat hareket ediyorlar.
F.Bahçe dün gece sadece üç puan almadı, camianın güvenin kazanan oldukça iyi bir performans sergiledi.
Sivas iyi takım, hoş takım da çok yumuşak bir takım. Dün gece kaleci ve savunmaları çok hata yaptı.

YANKAYA ASİST KRALI OLUYORDU!
Hakem Özgür Yankaya dün gece asist kralı olabilirdi. İlk golde top ona çarptı, Emenike ile pozisyona giren F.Bahçe, Kuyt'un ayağından golü buldu. Şanssızlık ama sonuçta hakem hatası. Benzeri bir pozisyon ikinci yarıda da yaşandı. Yankaya'ya çarpan top bu sefer Kuyt'ın önüne gitti, az kalsın o pozisyon da gol oluyordu. Ama Alves'in golü kesinlikle nizami. Yankaya'nın kararı doğru. Çünkü Alves'in ne kaleciye, ne de kalecinin ellerine müdahalesi var. Topa ilk vuran oydu.

İlker YAĞCIOĞLU: Kadıköy'de Holmen farkı

Futbol 11 kişiyle oynanan bir oyun. Ama bazen bir tek oyuncunun varlığı ya da yokluğu bütün bir takımın çehresini değiştirebiliyor.
Sezon başından beri eleştirdiğimiz ne hücumda ne savunmada yeterli görmediğimiz Fenerbahçe'de bu sezon ilk kez forma giyen Holmen oynadığı futbolla göz kamaştırdı. Holmen'in diğer oyunculardan farklı kılan özelliği top inanılmaz koşu temposu. Top her rakip ceza alanına gittiğinde Holmen sürekli ceza alanındaydı. Sivasspor'un her atağında da Holmen'i topun arkasında savunma yaparken gördük. Mayıs ayından sonra ilk resmi maçı olduğunu düşünürsek maç temposunu kazanmış bir Holmen'in bu takıma büyük katkı sağlayacağı bir gerçek.

ALKIŞLAR SELÇUK'A
Sadece Holmen değil tabii. Erken gelen golden sonra Fenerbahçeli oyuncuların iştahı çok arttı. Özgüvenleri geri geldi ve müthiş bir coşkuyla oynadılar. Sivasspor'un açık futbolu tercih etmesinden dolayı Sarı-Lacivertliler'in hızlı oyuncuları istedikleri alanları buldular.
Emenike, alan bırakıldığında ne kadar etkili olabileceğini gösterdi. Kuyt, her zamanki çalışkanlığının karşığılığı attığı 2 golle aldı. Webo, fırsatçılığını bir kere dana herkese göstermiş oldu.
Orta alanda Selçuk gecenin en iyilerinden biri olarak taarftardan hakettiği alkışı aldı.

VOLKAN DEMİREL'İN TALİHSİZLİĞİ
Fenerbahçe dün akşam Sivasspor'a çok fazla gol pozisyonu imkanı vermedi.
Sivasspor'un girdiği pozisyonlar da zaten gol oldu. 2 golde de Volkan Demirel'in rakibin yaptığı vuruşlara değmesine rağmen ikisinin de gol olması Volkan adına şanssızlıktı. 2. golde çok sinirlendi.
Volkan'ın bunlara kafayı takmaması gerekir...

GECENİN AYRINTILARI
Fenerbahçe bu sezon ligde ilk kez rahat ve iyi bir oyunla ve 5 gol atarak güzel bir galibiyet aldı.
Dün geceki galibiyette 2 bekin katkısı vardı. Gökhan yavaş yavaş eski günlerine kavuşuyor.
Sivasspor'u Kadıköy'de ilk kez bu kadar dağınık ve güçsüz gördüm.