"Abdullah Avcı'nın defterinde henüz daha bir şey yazmıyor" dediniz. Peki, Abdullah Avcı dönemi için bir kayıp dönemi diyebilir miyiz? Bu turnuvaya Fatih Terim ile başlamak mı gerekirdi?
Başından beri Fatih Terim olsaydı bu takım bu kadar kolay maçlar kaybetmezdi. Ama buradaki sebebi söylüyorum; Fatih Terim ile Abdullah Avcı arasındaki hocalık farkı değil, imaj farkı. Bu çok önemli. Futbolcu sahada iyi oynarken, iyi sonuç alırken kenara bakmaz bile, bildiği gibi oynar. Futbolcu kenara ne zaman bakmaya başlar? Sahada sıkıştığı zaman, sonuç kötüye gittiği zaman, çeviremediği zaman... Beraberlik lazım, beraberlik golünü atamıyorsun, galip gelmen lazım, galibiyet golünü bir türlü atamıyorsun. O zaman kenara bakmaya başlarsın 'Hoca işte biz yapıyoruz bu işi.' Oradaki adam güvendiği bir adam olursa 'Orada şimdi Fatih Terim var. Sabahtan beri bu maçı seyrediyor, düğümü çözer.' Abdullah Avcı henüz bu imajı verecek bir geçmişe sahip değil. Defterinde, CV'sinde 'Ben sizi kurtarırım' inancını verecek şeyler henüz yazılı değil. Öyle olduğu zaman futbolcu kenara bakıp Abdullah Avcı'yı görüp 'Şimdi biz kurtuluruz' havasına giremiyor. Fatih Terim'i görünce görüyor. Fark burada işte.
Sahaya tekrar bakacak olursak Estonya ve Hollanda maçı için neler söyleyeceksiniz? Play-off umudumuz var mı?
Hollanda çok kötü oynuyor son zamanlarda. Yani Hollanda Allah'tan başta o kadar puanı almış, birinciliği neredeyse garantilemiş. Yoksa Hollanda şu haliyle girseydi bugün Türkiye, Macaristan, Romanya arasındaki mücadelenin içinde Hollanda da olurdu. Tabii o zaman da bizim son Hollanda maçımız çok daha zorlaşırdı. Şimdi ununu elemiş eleğini asmış bir Hollanda gösteri maçı gibi gelecek Türkiye'ye. Bu da bizim lehimize bir şey. Ama Hollanda iyi oynamıyor. Estonya maçını mesela 90+3'te penaltıyla berabere bitirirken, o Estonya'yı Macaristan paçavraya çevirdi. Ne oldu Hollanda? Hollanda'nın son maçları tam bir tepetaklak gidiş.