8 haftada ilk yarıda golü yoktu.
Kayseri gibi bir takım Galatasaray'ı perişan ediyordu. Allah'tan Sneijder sakatlandı, Emre girdi de...
Mancini'nin oynattığı futbolun
Fatih Terim'den farkı yok. O iki golü Kayseri'yi üstüne çeke çeke zorla yedi! Böyle bir şey olmaz. 18'e kadar sahayı rakiplere bırakıyorlar, oraya 10 kişi çekiliyorlar. Bu mu savunma futbolu? Mancini'nin bildiği
İtalyan savunma futbolu bu mu?
Bu devirde böyle savunma kaldı mı?
'Ömer Bayram' diye bir çocuk var Kayseri'de... Allah razı olsun Prosinecki'den... Ömer'i oyundan aldı. Niye aldı onu da anlamadım!
Darmadağın etti Galatasaray'ı...
Maçları izleme gibi bir adeta olmayan Milli Takım Teknik Direktörümüz, Kayseri'de yok.
Nerede olacak, çok merak ediyorum! Ondan sonra "Benim yeni takım yapacak vaktim yok" diyor. Tabii... Maçlara gitme gibi bir
niyeti olmayan Milli Takım Teknik Direktörü olur mu? Vahiyle mi seçecek milli takımı! Hayır...
Abdullah Avcı'dan devraldığı takım kimlerden oluşuyorsa... Tek fark çocuklar kenara baktığında Abdullah Avcı'yı değil de Fatih Terim'i görecekler. Milli takım hocasını bunun için mi değiştirdik? Bunun için mi Galatasaray'ı
allak bullak ettik? Ben böyle bir şey görmedim!
Medyada da 'gık' yok. Fatih Terim'i en haklı olduğu yerden vuran medyada ses yok. 'Hoca, maçlara niye gelmiyorsun?' diye soran yok. 'Avrupa Şampiyonası'na katılan takımı nereden seçeceksin?' diyen yok. Herhalde benim gibi
televizyondan seyrediyor. Ediyor mu acaba!.. Neyse...
'Ömer' diye bir adam allak bullak etti Galatasaray savunmasını... Hani nerede Chedjou,
hani nerede Dany'ler... Hani, nihayet Galatasaray savunmasını bulmuştu! İkinci yarıda 3-2'den sonra Kayseri
mutlak goller kaçırdı. Sen, ben atarız.
Galatasaray'ın attığı üçüncü gol de
ofsayt ayrıca... Fener'in attığı gol de ofsayttı. Bu haftanın güzel tarafı bu!..
Büyük takımlar lehine galibiyet golleri ofsayttan geliyor, ne güzel!..
Türkiye gazetesinde
Öcal Uluç'un cuma günü yazdığı bir yazı var.
Kehanet gibi... Yazısında, özetle diyor ki; "Artık çok açık anlaşılıyor ki yayıncı kuruluşu kurtarmak için Süper Lig'in sonuna kadar
şampiyonluk yarışının üç büyükler arasında geçmesi gerekiyor. Yani Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışından düşmesine izin verilmeyecek, bunların arasına da başkaları sokulmayacak."
Öcal Uluç'un bunu dediği cuma gününün akşamı,
Fenerbahçe ofsayttan kazanıyor, pazar akşamı
Galatasaray ofsayttan kazanıyor.
Tesadüf!! Cumartesi günü, Beşiktaş niye ofsayttan kazanamadı; onu çok merak ediyorum. Maçı 3-1'den 3-3'e getiren Beşiktaş'a bir gol daha attırması lazımdı hakemlerin!
Zaman yetmedi.
Hayır, zaman yetmedi mi yoksa yani Yıldırım Demirören ile Beşiktaş'ın yeni yönetimi arasında birtakım anlaşmazlıklar var, bugün gene konuşmuş Ahmet Çebi 'Bağışlayacak mı, bağışlamayacak mı 102 milyon vermiş Beşiktaş'a. Açıklasın da biz de hesabımızı ona göre yapalım.' Demek ki bir şeyler önüyor. Onun için de bir puan yeter! Yani gülüyoruz ama bu hale geldik. Bunları tartışması gereken medya tabelaya bakıp kim kazandı ona şak şak, kim golü attı ona şak şak. Galatasaray'ın ne olduğunu anlayacağımız iki tane maç var, Fenerbahçe deplasmanı ve evinde oynayacağı Juventus. Mancini de Galatasaray da, Galatasaray'ın döküldüğü iddia edilen ya da efsane olduğu iddia edilen (çünkü gol kaçırırsan dökülüyorsun, golü atarsan senden iyisi yok, o ana kadar yaptıklarınla medyanın alakası yok. Tabelaya kimin adı yazıyor Sneijder, çok iyi. Burak'ın adı yazmıyor, Buram dökülüyor) neyin ak neyin kara olduğunu gösterecek iki tane maç var, Fener deplasmanı ve kendi sahanda Juventus maçı.