Ankara'dan gelen talimat ile federasyon başkanı, bu kararı alabilir. Yarın WADA (Uluslararası Dopingle Mücadele Ajansı) ya da IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) ya da IAAF (Uluslararası Atletizm Federasyonu), 'Bunlar doping yapmışlar ve sen ceza vermedin' derse, Türkiye Atletizm Federasyonu ceza alır. Yani Türk atletizmi ceza alır; Türkiye yarışlardan ihraç edilir.
Bu konuda da UEFA, 'Sen şikeye gereken cezaları vermedin' diyerek benzer bir karar verebilir. Çünkü şike, şiddet, doping; dünyadaki bütün uluslararası spor kuruluşlarının üç ana hedefi… 'Sen bu şike olaylarında yan çizdin; yeterli ceza vermedin' diyebilirler.
Mehmet Ali Aydınlar'ın bulduğu formül, FIFA ve UEFA'yı da tatmin edecek bir formüldü. İtalya örneğinde olduğu gibi puan silme cezası vererek; kimseyi cezasız bırakmayacak, Fenerbahçe'yi en temiz, en kolay şekilde aklayacaktı. Ama Mehmet Ali Aydınlar, Aziz Yıldırım'ın hırsını ve ihtirasını aşamadı. Çünkü Aziz Yıldırım, Fenerbahçe'nin önünde... Bunu aşamayınca, bugünkü duruma gelindi.
Şimdi tabii, FIFA ve UEFA işe müdahale ederse, bu sadece Aziz Yıldırım'ın ya da Fenerbahçe'nin değil; Türkiye'nin aleyhine olur. Çünkü Türkiye Futbol Federasyonu'na diyecek ki: 'Sen görevini yapmadın arkadaş!' Bu, başımıza çok büyük sıkıntılar açabilir.
Süreç 3 Temmuz 2011'de başladı. 'Geçen 3 sene içinde süreci doğru yönetebildik mi?' diye soracaktım ama siz, 'kırılma noktası olarak Aydınlar'ın formülünü gördüğünüzü' ifade ettiniz. Formül işlese, gerçekten bu süreci daha kolay atlatabilir miydik?
Bitmişti. Her şey bitmişti. Şimdi başka şeyler konuşuyorduk ve Aziz Yıldırım, Türk futbolunun dışındaydı şu anda... Ama Aziz Yıldırım'ın Türk futbolunun içinde kalma hırsı yüzünden, işler bu hale geldi. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor.
Dua edelim; FIFA ve UEFA müdahale etmesin. Yoksa tekrar söylüyorum; bunun acısını sadece Fenerbahçe değil, bütün Türk futbolu çeker.
Yargıtay'ın kararıyla, Yıldırım'ın başkanlığı düştü. Bir yandan da yeni başkan adayları konuşuluyor. Ali Koç ve Abdullah Kiğılı isimleri ön planda... Bundan sonraki süreçte neler olabilir?
Şu andaki görüntü şu: Aziz Yıldırım, 'Fenerbahçe demek, ben demek' diyor; buna kimsenin itiraz ettiği yok Fenerbahçe'de... Fenerbahçe medyası dahil biat etmiş vaziyette Aziz Yıldırım'a...
Şu andan itibaren Yargıtay'ın kararının tebligatı ile birlikte, Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı düşecek ve onun yerine, Aziz Yıldırım'ın kuklası kim ise o gelecek. Adı ister Abdullah Kiğılı olsun, ister Ali Koç olsun… Kim olursa olsun; gelen, en azından kamuoyu nazarında 'Aziz Yıldırım'ın kuklası, iş başına geldi' şeklinde karşılanacak.
Bugün okuyorum; 'Aziz Yıldırım onursal başkan olacakmış!' Şike suçundan mahkûm olmuş, başkanlığı düşmüş bir adamı onursal başkan yapmak!.. Ya da 'CEO olacakmış; kulübü fiilen o yönetecekmiş!' Bu koşullarda 'başkanlığı kabul etmek' demek, 'kukla olmayı kabul etmek' demektir. Ben bu sıfatı, ne Ali Koç'a ne Abdullah Kiğılı'ya yakıştırmam. Ama onlar kendilerine yakıştırıyorlarsa, onu da bilmem.