Levent TÜZEMEN: Resital izledik
Galatasaraylı oyuncuların yüreğine sanki Metin Oktay'ın kazanma ruhu hakim olmuştu. Oyuna hükmeden kazanma karakteri yüksek bir Galatasaray izledim. İzleyenlere adeta "Futbol resitali" sunan Galatasaraylı oyuncular başta yönetimin, sonra Mancini'nin istediği tüm özellikleri sahaya yansıttılar. Hezimet sayılacak 6-0'lık skor ligin en zorlu takımı hatta kolay gol yemeyen savunma ustası Daum'un takımı Bursaspor'a karşı alındı. Eğer çoğunlukla Burak biraz da Drogba son vuruşlarda dikkatli ve isabetli olsaydı Galatasaray-Bursa rekabetinde ortaya ciddi sıkıntı yaratacak ve uzun süre unutulmayacak bir skor çıkardı.
Galatasaray'ın koşu kalitesi, topu kullanma beceresi, oyuna hakimiyeti, sahayı parsellemesi, rakibe karşı yapılan hücum pres, yardımlaşma, ayağa isabetli pas yapma, hücuma etkili ve hızlı çıkma top rakipteyken geriye çabuk dönme anlatılamayacak kadar güzeldi. Mancini'nin istediği "Toplu hücum toplu savunma" felsefesini oyuncuları nihayet fazlasıyla yerine getirdi. Bu oyun G.Saray'ın lige döndüğünün ve ağırlığını koyacağının işaretidir. G.Saray'da100. maçına çıkan Melo iki gole asist yaparken sahanın her santimine ayak bastı, koştu, çalıştı yine "Cesur yürek" olarak mücadele etti.
BURAK, SNEİJDER'İ İZLESİN!
İyi oyunun temelinde Mancini'nin dörtlü savunmada kalmasının etkisi vardı. Sabri sol bekte maç boyu müthiş bindirmeler yaptı. Eboue bindirmeleriyle göz doldurdu, attığı goldeki çalımı akıl doluydu. Mancini, orijinal pozisyonu stoper olan Hakan Balta'yı doğru hamleyle Semih'le partner yaptı. Mancini'nin "Gözbebeği" Ceyhun 4-1-4- 1 sisteminde savunmanın önünde "Acil durumlarda camı kırın" özelliğinde basit ve etkili oynadı. Ceyhun rakibi karşılarken, kazandığı topları görerek ve riske girmeden pasa dönüştürdü. Galatasaray'da alt yapı öğrencileri hatta başta Burak olmak üzere birçok oyuncu üç muhteşem gol atan Sneijder'in topa vuruş biçimini izlemeli hatta öğrenmeli. Tribünlere "Sahamızı kapattırmadık, kapattırmayacağız" diye pankart açan Galatasaray taraftarını kutluyorum.
MAÇIN ADAMI: SNEİJDER-MELO
Ahmet ÇAKAR: Düşündürücü galibiyet!
Cumartesi günü F.Bahçe'nin Eskişehir'e mağlup olması görünen o ki G.Saraylı oyuncuları çok hırslandırmış. Üstelik Bursaspor'da bizi çok şaşırttı doğrusu. Zira G.Saray gibi takıma böylesine tuhaf, böylesine rahatsız edici ve boş alan bırakıcı bir taktikle, oyuncu yapısıyla ya da anlayışla oynarsan altılık olursun. Tıpkı dün geceki Bursaspor gibi. G.Saray biraz şanslı olsa maç 10-15 arası bir farkla bitebilirdi.
Melo Türkiye'ye geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. Sneijder de öyle. G.Saray'da vasat oynayan hiçbir oyuncu yok. Ama burada tartışılması gereken G.Saray'ın muhteşem oyunu mu, Melo ve Sneijder'in süper performansları mı yoksa Bursa'nın bu skoru davet edercesine ortaya koyduğu oyun mu? Maçın ilk 20 dakikasına bakıyoruz herhalde G.Saray 9 kişilik bir takıma karşı oynasa ancak bu kadar boş alan bulurdu. Kimse G.Saray'ın galibiyetine toz kondurduğumu düşünmesin. Ama şunu rahatlıkla ifade ederim bu farkı getiren sadece G.Saray'ın çok iyi oyunu ya da bazı oyuncuların mükemmel performansı değil; Bursa'nın kusursuz davetidir.
KALKAVAN KENDİNİ GELİŞTİRMİŞ
Bana göre dün geceki maçın objektif bakışı böyle. Yoksa şunları da söyleyebilirdik: "G.Saray resital yaptı. Bir basketbol takımı gibi tıkır tıkır pas organizasyonlarıyla hücum etti ve farkı buldu." Bursa'nın ortaya koyduğu oyun ve taktikten son derece rahatsızım. Daum'u tanımasam, Sercan ya da Kazım'a üstü kapalı iftira atmaya kalksam başka şeyler yazardım ama sonuçta dün geceki galibiyetin baş mimarı ne Melo, ne Sneijder ne de Muslera. Baş mimar, başta Cristoph Daum ve Bursalı oyunculardır. Görünen o ki Fenerbahçe ile Galatasaray şampiyonlukta çekişecekler. Hala F.Bahçe çok avantajlı ama her iki takıma karşı mücadele veren takımların aynı disiplini, direnci göstermeleri şart.
Hakem Mete Kalkavan kendini çok geliştirmiş. Bazı hatalar yaptı, mesela 6. gol ofsayt. Ya da Sabri'nin Şener'e yaptığı harekete penaltı çalabilirdi ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki gerçekten taktığı kokarta yakışır bir hakemlik biçimini elde etmiş.
Rıdvan DİLMEN: G.Saray sezonun en iyi futbolunu oynadı
Geçen hafta Bursaspor'u izledim ve "Türk Telekom Arena'da bizi çok çekişmeli ve güzel bir maç bekliyor" dedim. Bir de Fenerbahçe yenilince G.Saray taraftarı ve özellikle oyuncular için farklı bir motivasyon oldu. Belli ki G.Saray da coşkulu bir futbol oynayacak ve rakibinin üzerine yüklendikçe yüklenecek diye düşünüyordum.
Coşkulu futbola çok kaliteli bir oyun da ekleyince G.Saray, sezonun en iyi topunu oynayarak Bursaspor'u yerle bir etti. Sarı-kırmızılılar 4-3-3 başladı ama iki kenar beki Eboue ve Sabri de çok hücuma çıkınca aslında 2-5-3 gibi oldu. Orta sahadan Melo ve Selçuk da çok etkili olunca Bursaspor takımı kimi tutacağını anlayamadı.
Dünkü maçla ilgili söylenecek en önemli şey "Muhteşem bir 90 dakika izledik" olabilir. Maçın başında pres ve kazanma arzusuyla çok kaliteli hücumlar yaptı G.Saray. Özellikle Felipe Melo'nun yıldızlaştığı maçta, Sneijder'in tamamladığı birbirinden güzel goller ve pozisyonlar vardı. İkinci devre biraz daha düşük bir tempo, ama yine etkili ataklar ve güzel bir oyun vardı G.Saray adına. Muslera'dan Drogba'ya kadar sallanan, vasat oynayan kimse yoktu. Herkes kalitesini ortaya koydu. Fark yaratanlar vardı, Melo ve Sneijder gibi.
Bursa ise G.Saray'ın coşkulu ve iyi futboluna karşı hemen hemen hiçbir şey yapamadı. Bursa adına kim iyi oynadı diye baktım, oyuna girdikten sonra tek etkili ve iyi oyuncusu Volkan Şen vardı.
Maçın başka bir oyuncusu daha vardı Mete Kalkavan. Dün çok beğendim Kalkavan'ı. F.Bahçe'nin kaybettiği üç puandan sonra G.Saray olmazsa olmaz maçı muhteşem bir futbolla kazandı ve puan farkını 7'ye düşürdü.
MAÇIN ADAMLARI: MELO VE SNEİJDER
Serkan KORKMAZ: Işıklı forma
Mancini, G.Antep'teki performanstan hoşnut olmalıydı ki; aynı dizilişle ve çok benzer bir 11 ile çıkıyordu Bursa karşısına. Küçük gibi görünen ama tüm iklimi değiştiren bir farkla; Melo stoperde değil, gerçek yerindeydi. Bu küçük(!) fark, Sneijder'in müthiş performansı, Daum ve Taiwo'nun yanlışları birleşince kritik 3 puan, ilk 20 dakikada geldi. Sarı-kırmızılı camianın, çok ihtiyaç duyduğu bu galibiyetle yüzü gülse de ben madalyonun diğer yüzüne değinmeden edemeyeceğim. Neredeyse eminim, İtalyan teknik adamın tek derdi; Chelsea... O maçlara üç stoperli 5'li savunmayla (5-3-2 ya da 5-4-1) çıkmak niyetinde olmalı. Yoksa, hemen hemen her maçın kendi içinde değiştirmek zorunda kaldığı bu üç stoperli sistemde (3- 5-2) ısrar etmesinin hiçbir anlamı yok. Mancini'nin üç stoperli 'ya tutarsa' taktiği Bursa karşısında tuttu, Chelsea karşısında tutar mı, göreceğiz. Belki de bir milat olacak gecenin Galatasaray adına tek olumsuz manzarasıysa, futbolcuların pek çok pozisyonda birbirlerine tepki göstermesiydi. Kimse takım arkadaşına bu rahatlıkta el kol hareketi yapamamalı. Birisi, hiçbir üst düzey takımda görülmeyen bu tuhaflığa'dur' demeli. Dün geceyi attığı muhteşem gollerle Metin Oktay anısına görkemli bir şölene çeviren Sneijder'i gönülden tebrik ediyorum. Hollandalı yıldız, Bursa karşısındaki resitaliyle, 'Taçsız kral'ın formasını layıkıyla taşıdı. "10 numaralı forma" ne zamandır bu denli ışık saçmamıştı... Drogba, Eboue ve Selcuk İnan'ın şık golleriyle katkıda bulunduğu gecede, BurakYılmaz'sa suskundu. Muhtemelen formasının içinde Metin Oktaylı bir tişört vardı.
Erman TOROĞLU: G.Saray'dan kusursuz cinayet
Galatasaray, dün gece kusursuz bir cinayet işledi, Bursaspor'u Arena'ya gömdü. G.Saray mı çok başarılıydı, Bursaspor mu çanak tuttu o da Daum'un sorunu, Roberto Mancini'nin değil!
Mancini'nin kafasında önce şu var. Kamera kulübeyi gösterdiği zaman bu belli oluyor. Takımı hücumda hata yaparsa çok fazla tepki göstermiyor. Ama defansta hata yaparsa hop oturuyor hop kalkıyor. Bu şu demektir: Önce kaybetmeyi sevmiyor. Nasıl olsa kazanırım diyor herhalde. Ünal Aysal geldikten sonra Galatasaray'da enteresan işler oluyor. Mancini geldikten sonra da herhalde daha da enteresan şeyler olacağa benziyor. Galatasaray ya tamamen kabuk değiştirip tam Avrupa takımı gibi olacak ya da büyük borç batağına girip ufalmaya kalkacak.
HATIRALARLA OYNANMIYOR!
Şimdi bunları niye yazdım. Futbolda duygusallık yoktur. Sağlam basacaksın, sağlam oynayacaksın. Mesela Bursaspor... Sercan ile Volkan'ı geriye aldılar. Şampiyon takımdan hatıra diye. Ama futbol hatıralarla oynanmıyor. Dönelim G.Saray'a...
Drogba çok büyük oyuncu, çok da kaliteli bir insan yapısı var. Ama Drogba'nın eski direnci, eski gücü yok. Yine de iyi şeyler yapıyor. F.Bahçe mağlubiyeti G.Saraylı futbolculara eczaneden alınacak ilaç gibi gelmiş. Her şeyden önce çok istekliydiler. En geriyle en ilerinin arasını fazla açmadılar. Dün gece Melo, Sneijder ile beraber takımın en iyisiydi. Limon çok faydalı bir merettir. Çaya sıkarsın, çorbaya sıkarsın, güneş yanığına sıkarsın, arpacığa sürersin, dudakta çıkan uçuğa bile iyi gelir. Melo son zamanlarda aynen böyle oynuyor. Fakat G.Saray'da bir Sneijder var ki... Ben diyorum ki bu adam yolunu şaşırıp Türkiye'ye düşmüş. Galatasaraylı diğer oyuncular kusura bakmasınlar...
O, çok çabuk düşünüp, uygulayabildiği için çok çok farklı. Galatasaray, dün gece sahayı enlemesine çok iyi kullandı. Taç çizgilerine kadar indiler. Eboue ve Sabri, önceki haftaların aksine hem çok çalıştı hem de oyunun genişlemesine büyük katkı yaptı.