"Şampiyonlukta ben de varım" diyen bir takımın Galatasaray derbisi öncesi Bursa karşısında alacağı galibiyetin üç puandan öte anlamı vardı. Ersan'ın düşüncesizce yaptığı "elle itişi" usta oyuncuları (!) aratmayacak şekilde yumruğa dönüştüren Civelli, Beşiktaş'ı 10 kişi bırakmayı başardı. O ana kadar Beşiktaş yüzde 60 top kontrolüyle oynasa da bir türlü kararlılık ve üretkenlik sağlayamamıştı. "Kazanan haklıdır" yaklaşımında değilim. Kırmızı kart gören Ersan'ın yerine Necip'i oynatmak gereksiz bir riskti. Ersan'ın boşluğuna sağ bekteki Dany'i kaydırmak, onun yerine de Atiba'yı çekip Necip'i ön liberoda kullanmak bize göre daha mantıklı bir hareket olurdu. Beşiktaş, 10 kişi kaldıktan sonra gerilimi daha iyi yönetti. Taraftarın da baskısıyla Beşiktaş ikinci 45 dakikayı kazasız ve zaferle atlattı. Daum'un Ferhat ve Volkan Şen hamleleri de yerindeydi ancak Almeida ile golü bulduktan sonra Bilic'in geriye çekilerek geride safları sıklaştırması anlaşılır bir durum. Beşiktaş, Bursaspor karşısında üç puandan öte bir zafer kazandı. Çünkü bazen kazanma karakterini sergilemek ve zoru başarmak kriz anlarında sanılandan büyük anlamlar taşır.