Aman aman heyecan yaratacak bir futbol yansımadı sahaya... Sağlam, yine topa sahip olarak oyuna hükmetmeyi istedi ama sadece orta saha üstünlüğünü alabildi; pas zenginliği, yine pozisyon fakirliğini örtmeye yetmedi.
Mancini ise öğrencilerinin beline bir ip bağlamıştı adeta... Rakibe boş alan bırakmak istemedi, stratejik oynamayı planlamıştı, tek isteği kupa istatistiğine bir çentik atmaktı ve Sneijder'in aklı sayesinde hedefine ulaştı.
Kazananı tayin eden gol piyangodan çıktı aslında.
Şans faktörü, meşin yuvarlağı Sneijder'in önüne bıraktı... Ancak kalite ile vasatı ortaya çıkaran gerçek, Sneijder'in topla buluşmadan önce nasıl ofsayttan sakındığı, nasıl bir kontrol sonrası, nasıl bir bitirici bir vuruş yaptığının ince detaylarında gizli... Sneijder; Juventus'u, F.Bahçe'yi devirdiğinde dahi onu sol kanada hapsetme lüksünden vazgeçemeyen Mancini'nin yanı sıra birçok futbol ulemasına yine akıl ve yetenek dersi verdi.
Türkiye Kupası, Mancini'nin sezon boyunca yaptığı fahiş hataların üstünü örtmemeli... İtalyan teknik adamın, Galatasaray'a yapacağı en büyük iyilik Şampiyonlar Ligi'ne takımını direkt götürmek olacaktır...
Maç öncesi fairplay dersi vererek yürekleri fetheden Ertuğrul Sağlam ise gelecek sezona ilişkin önemli mesajlar almış olmalı... Bu kadar başarılı pas organizasyonu rağmen neden takımının bu kadar kısır kaldığına kafa yormalı ve gereken adımları atmalı... Centilmenlik çizgisi dışına çıkmayan her iki takım oyuncularına teşekkürler.
Levent TÜZEMEN: Elde var bir
Çalkantılı ve huzursuz bir sezon geçiren Galatasaray, ortaya koyduğu hedeflerden ilkine ulaştı... Çalıştırdığı takımlarda kupa kazanmayı adet edinen Mancini, bu başarısını Galatasaray'da da sergiledi. Konya'da Galatasaray belki çok iyi oynamadığı bir maçta Eskişehirspor'a ciddi pozisyonlar vermeden, Sneijder'in akıl dolu vuruşuyla dokuz yıl sonra kupaya uzandı. Şimdi Galatasaray'ın önündeki tek hedef lig ikinciliği... Eğer Trabzonspor ve Kayseri Erciyes'i de yenerlerse bu hedefe de ulaşacaklar.
Başkan Aysal, yönetimi ile yaptığı toplantıda şöyle demişti: "İki hedefimiz var; kupa ve lig ikinciliği. Eğer ikisini de kazanırsak ilk yönetim toplantısını TT Arena'da yaparız. Bir hedefi kazanırsak Ada'da toplanırız. Hiçbirine ulaşamazsak Kalamış'ta buluşuruz."
Bu açıklamanın şifresini Başkan Aysal biliyor. Ama Ada'da toplantı şimdilik garanti oldu. Maça gelince; Galatasaray topun kontrolünü Eskişehirspor'a bıraktı, kontrataklar ile golü aradı. Ancak ilk yarıda pozisyonu bulan Galatasaray idi... Sabri ve Burak ile üç net pozisyonu harcadılar... Kamil'in de topa dokunuşu penaltıydı ama Hüseyin Göçek pozisyonu süzemedi. Eskişehirspor topla oynuyorum derken iyi oynadığını zannetti ama rakip kalede pozisyon üretemedi. Galatasaray hep rakibin hata yapmasını bekledi ve büyük takım farkını ortaya koyarken, yıldızı Sneijder ile de çilingir misali bir gol attı. Galatasaray'da Yekta kritik iki pozisyonda takımını gol yemekten kurtardı. Muslera'nın dönüşü savunmaya güven verdi. Chedjou hatasız oynadı. Burak-Selçuk ikilisi çok çalıştı. Sonuçta Galatasaray, sezonu kupasız geçirmedi.
Ödül törenini tepeden izleme şansı buldum. TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Galatasaraylı oyuncuların hepsiyle el sıkışıp öpüşürken, "Gönderilsin" dediği Melo'ya elini bile uzatmadı... TFF Başkanı'nın bu davranışı fair play anlayışına hiç uygun değil. Ve kupa törenine bu üzücü görüntü hiç ama hiç yakışmadı.
Ömer ÜRÜNDÜL: Finale Sneijder damgası
Dün geceki kupa finalinde, iki takımın da öncelikle 'birbirini oynatmama' prensibi içerisinde kontrollü kaldıkları bir ilk devre izledik. Mancini bu maçta üçlü defans uygulattı.
Bunun mantığını hiç anlamadım.
Çünkü Eskişehir tek santrfor oynuyor.
Üstelik tek santrfor Kamara bu görev yerinin özelliklerine sahip değil.
Bu yanlış uygulama yüzünden kenarlar boş kaldığından Eskişehirspor'un etkili sol kanat oyuncusu Erkan Zengin'e elverişli bir ortam doğdu. Ama Erkan sol kulvarda girişimde bulunmasına rağmen bencil hareketleri yüzünden takımına üretkenlik sağlayamadı. Sağ kulvarda da Özgür Çek'ten hiçbir katkı gelmedi.
Galatasaray kopuk kopuk bir futbol sergilemesine ve rakibinin topla oynamasına çok fazla izin vermesine rağmen kalesinde ciddi tehlike yaşamazken, Burak'la da iki önemli gol girişiminde bulundu.
CİDDİ TEHLİKE BİLE YAŞAMADI
İkinci yarıda Özgür-Necati değişikliğiyle Kamara gerçek yerine geçince hücumda daha etkili ve oyuna hükmeden bir Eskişehir izledik. Ama çok önemli bir handikapları vardı. Çünkü Erkan Zengin 'one man show'a yani tek kişilik gösterisine devam ediyordu. Bu arada G.Saray bir pozisyon buldu. Onu da gecenin en verimsiz oyuncularından Sneijder gole çevirdi. İşte kaliteli, yetenetli ve deneyimli oyuncu farkı:
Finale tek hareketle damga vurdu. Bundan sonra G.Saray maçı istediği gibi öldürdü. Ciddi tehlike yaşamadan da kupanın sahibi oldu. Ben Galatasaray'da en çok sürekli pres yapan, kale içinden bir gol çıkaran, ardından çok önemli bir tehlikeyi takipçiliğiyle son anda engelleyen Yekta'yı beğendim. Eskişehirspor'un dün gece de istediğini alamayışı beklenmeyen bir sonuç değildi.
Ahmet ÇAKAR: Aslan'ın şanslı gecesi
G.Saray bir finalde hiç oynamadan, hiçbir şey yapmadan, futbolun doğrularının çoğunu yerine getirmeden nasıl kupa alınabileceğini tüm Türkiye'ye gösterdi. Maçın genelinde oynayan Eskişehir'di, inisiyatif sahibi olan yine Eskişehir'di ama kupa G.Saray'ın müzesine gitti. Bunun yegane sebebi birkaç oyuncunun kalite farkı. Bunun başında da sadece attığı golle maçta olduğunu gösteren Sneijder var. Mücadeleye bakıyoruz; Mancini Semih'ten sağ bek, Sabri'den de sağ ön oyuncusu yaratmaya kalkmış. Buna rağmen ilk devrede Eskişehir, G.Saray'ın sağ kanadını yol geçen hanı gibi kullandı. Mancini'den alınan önlem sıfır... Burak ileride 4-5 tane Eskişehirli defans oyuncusunun arasında eridi gitti. Çok yalnız kaldı. Orta saha ne top kapabildi ne de top yapabildi. Telles biraz olsun kendi kanadını kullanabilse de maalesef G.Saray sahada yoktu.
GOL KARARI DOĞRU
Son yarım saat G.Saray oyundan tamamen düştü. Topun mutlak sahibi Eskişehir oldu ve herhalde maçı seyredenler "Eskişehir'in golü geldi geliyor" derlerken G.Saray attı ve kazandı.
Selçuk "Vurayım" dedi, iyi vuramadı.
O sırada da defansı dengesiz yakalandığından Sneijder basit gibi görünen ama zor bir golü atıp kupayı kulübüne getiren adam oldu. Bu pozisyonda yardımcıyı kutlamak lazım. Sneijder ofsayt değildi ama hemen yanındaki G.Saraylı ofsayttaydı. Yeni ofsayt yorumuna göre de bu gol kararı kesinlikle doğru. Eskişehir'e de da söylenecek bir çift lafımız var: Bazı oyuncuları, futbolun fantezisine kaçmaya çalışıyorlar.
Bir daha da Galatasaray'ı hiçbir finalde hiçbir takım böylesine kötü yakalayamaz. Hüseyin Göçek iyi bir hakem. Fizik gücü de yerinde ama faul tespitlerinde zaman zaman hata yaptı. İlk yarıda da 30 metreden ortalanan topu koluyla kesen, daha doğrusu toptan kolunu kaçırmayan Eskişehirsporlu oyuncuyu fark edip penaltıyı veremedi.
Rıdvan DİLMEN: Galatasaray hedefine ulaştı...
Türkiye Kupası'nı en çok kazanan takım olan Galatasaray, 2004-05 sezonundan beri alamıyordu bu kupayı... Finalde rakip olarak da Büyükler dışında en zoru çıkmıştı karşısına tıpkı Mancini'nin söylediği gibi... Çünkü ligimizin en çok pas yapan takımı olan Eskişehirspor, Galatasaray'ın muhtemelen yükseltmeye çalışacağı tempoyu pasla düşürebilecek ve kendine güvenli bir takımdı... Oyun da beklentiler gibi ilk 10 dakika haricinde temposuz geçti... Özellikle 45 ve 65'nci dakikalar arası Eskişehirspor, oyuna ve topa sahip olan takımdı... Ama sezon başından beri süre gelen sıkıntısı dün de sürüyor ve pozisyon üretemiyordu. İlk yarıda Eskişehirspor kalesindeki iki tartışmalı pozisyon dışında, Burak Yılmaz'ın dokunamadığı bir pozisyon vardı... İkinci yarıda da hemen hemen girdiği tek pozisyonu gole çeviren bir Wesley Sneijder izledik...
Taraftarını kupa ile sevindirmek isteyen Galatasaray iyi oynamasa da bu hedefine ulaştı. Eğer Şampiyonlar Ligi'ne de direkt katılacak olursa başarısız diyemeyeceğim onlar için. Ancak Galatasaray takımının oyuncularının bireysel anlamda kendi performanslarının altında kalmasına ve Eskişehirspor'un zaman zaman topa sahip olmasına rağmen 1-2 pozisyon dışında tehlike üretememesi de Ertuğrul Sağlam'ın önümüzdeki yıl yapacağı transferler için 2013-2014 sezonundaki en son dersi olur dünkü maç...
Erman TOROĞLU: Kazanan haklıdır
İki taraf da birbirini kontrol ederek maça başladı. Önce defans yapmayı düşündüler, 'Nasıl olsa bir gol atarız' dediler. Eskişehirspor hücuma gidip, Galatasaray defansına yanaştığı zaman, defansında bir Burak'a karşı 3 veya 4 oyuncu kalıyordu. Böyle olduğu zamanlarda bile orta sahada top Eskişehirsporlu oyuncularda kaldı, daha fazla gezdi. Sebebi de Galatasaraylı futbolcular göstermelik markaj yapıyorlardı.
Dikkat ettiyseniz ilk yarıda Eskişehir atakları hep Semih ile Sabri'nin bulunduğu bölgeden geldi. Çünkü ne Semih o bölgenin adamı ne de Sabri. Tabii bu da o bölgeyi kullanan Erkan Zengin'e yaradı.
Galatasaraylı taraftarlar 34. dakika kutlamaları için sahaya meşaleleri yakıp atınca duman yüzünden oyun durdu. Anlaşılan o ki taraftarlar teknik direktör Mancini'nin kağıt ile saha içine mesaj yollamasını istemediler.
Oyunu durdurdular ki İtalyan hoca bire bir yanına çağırıp taktiğini versin dediler! Kamil'in eline çarpan top kesin penaltıydı.
Kamil'in arkasında bir Galatasaraylı vardı. Top ele çarparak yön değiştirdi. Haa bir de Muslera'nın Selçuk yerde kaldığı için topu taca attığı pozisyon var ki; nasıl şaşırıp yine oyunu Galatasaraylılar'a taç attırarak başlattılar anlamak güçtü. Piyango bir gol buldu Galatasaray. Selçuk'un kötü vuruşu ile Sneijder önüne düşen topu kaleye yolladı.
Bunu söylerken Sneijder'in de hakkını verelim.
Birçok golcü bu tür pozisyonlarda golü atmakta zorlanır. Hakem Hüseyin Göçek'i kutlamak lazım.
90+2'de bile kontratakta pozisyonun hemen yanı başındaydı. Burak'ın o anki düşüşünü iyi süzdü. Belki uzakta kalsa faul çalardı.
Futbol ilginç bir oyun.
Eskişehirspor oynadı ama bu haldeki G.Saray maçı kazandı. Demek ki futbolda sadece oynamak yetmiyor, kazanmasını da bileceksin!
Kazanan takımı da kutluyoruz!
İlker YAĞCIOĞLU: Sneijder kupayı getirdi
Galatasaray'ın finaldeki rakibi Eskişehirspor, Süper Lig'in en çok isabetli pas yapan takımların başında geliyor. Dolayısıyla böyle bir takıma karşı oynarken yapmanız gereken ilk şey, rakibin kolay pas yapmasını engellemektir.
Galatasaraylı oyuncular maç boyunca top Eskişehirspor'a geçtiği andan itibaren takım halinde sahalarına çekildiler ve topun arkasına çekildiler. Takım savunması anlamında doğru bir stratejiydi. Ancak rakibe o kadar uzak oynadılar ki bu savunma çok etkili olamadı. Özellikle Erkan, ayağına aldığı her topta çok rahat adam eksiltip pozisyonlar üretmeye çalıştı. Ona karşı Galatasaray, geriye fazla çekildiği için hücüma çıkmakta çok zorlandı. Burak Yılmaz bir çok pozisyonda 3-
4 Eskişehir defans oyuncusuyla başbaşa kaldı. Akaminko gibi çabuk bir stopere karşı oynayınca da Galatasaray kontraatakları iyi yapamadı.
MANCINI İÇİN KREDİ
Oyunun Eskişehir lehine döndüğü anlarda ve herkesin Eskişehir ne zaman gol atacak diye beklediği dakikalarda Selçuk'un çektiği şutun rakibe çarpıp Sneijder'in önüne kalması ve Sneijder'in ustalığı ile sakinliğiyle gelen gol hem Galatasaray için hem de Mancini için adeta büyük bir piyango oldu.
Sonraki bölümlerde ise oyunun şekli değişmedi ve Galatasaray 9 yıllık özlemini duyduğu kupaya kavuştu.
Galatasaraylılar'ı ne kadar memnun etti bilemem. Yada bu kupa Mancini'nin kredisini ne kadar arttırmıştır söylemek zor. Ama Eboue, Salih, Veysel ve Sabri gibi 4 tane sağ bek dururken Semih'i sağ bek oynatması Burdisso, Koray varken sol bek Hakan'ı stoper oynatması Mancini'nin hala arayışının devam ettiğini gösteriyor.
Açıkçası bu durum da Gelecek adına Galatasaray adına karamsar bir tablo çizmemize sebep oluyor. Son olarak şunu söyleyelim.
Mancini Türkiye'deki ilk kupasını kazandı. Hayırlı olsun.
Ama daha önemlisi olan lig ikinciliği hala çok tehlikeli duruyor.