Hayri ÜLGEN: Umut son haftaya kaldı
Şimdi bütün ümitler Gençlerbirliği maçını kazanarak Galatasaray'ın Erciyes önünde kaybetmesini beklemeye kaldı. Ancak bu küçük bir ihtimal. Erciyes kümede kalmayı garantilediği için bir iddiası kalmadı. Başta Fikret Orman olmak üzere yönetim direkt Şampiyonlar Ligi'ne gitmek varken takımın disiplinini koruyamadılar ve yaptıkları hatalarla elleriyle bu sezon Şampiyonlar Ligi'ne gitme şansını kaçırttılar.
Erman TOROĞLU: BEKCiLiK YAPAMAZ Ki
Aslında Beşiktaş takımının, yeni kadrosuna rağmen bence işi buraya kadar getirmesi de başarıdır. Bu takımın bir sahası yok! Bir de futbolculara sahip çıkacak idari direktörü! Çünkü Beşiktaşlı futbolcuların bazıları hem antrenmanda hem sahada hem de gece kulüplerinde mücadele ettiler. Arada goller de yediler, kurşunlar da yediler! Her maçta 2-3 futbolcuları sakatlandı. Antrenmanlarda sakatlananları saymıyorum. Bilic yine de başarılı bir teknik direktör. Adamın gücü bu kadar. Sahanın dışında da bekçilik yapacak hali yok! Antrenmanlarda elinden geldiğince takımı diri tutmaya çalıştı, bu kadar yapabildi.
Metin TEKİN: Tek başına yetmedi
Dün akşamki maçta Beşiktaş'ın galibiyetini Trabzonspor-Galatasaray karşılaşmasının sonucu ile beraber değerlendirmemiz gerekiyor. Çünkü kazansa da istediğinizi elde edemediği bir maçtı dün akşamki 90 dakika Beşiktaş için... Skoru çok daha net olabilecek, Elazığspor'un ise hemen hemen hiç gol pozisyonu üretemediği ve Süper Lig'den düştüğü bir karşılaşma oldu. Burada Elazığspor için enterasan olan, skor 39. dakikada 1-0'a gelmesine rağmen oyununu hiç değiştirmemesi veya değiştirememesiydi. Batuhan gibi bir santrforla oynayıp, taktiği yüksek toplar üzerine kurmamak bana göre en büyük yanlışıydı Elazığspor'un... Ben bu son kendi saha maçını karşılaşmanın başından itibaren tempo ve baskı üzerine kuracağını düşünmüştüm Elazığspor'un ama hiç de öyle olmadı. 0-0'ı dengede oynayıp, oyunun ikinci bölümünde farklı oynama düşüncesi skor 1-0'a gelince hiçbir şekilde işlemedi ev sahibi için. Bence dün akşamki maçın anahtarı buydu. 33. haftaya kadar çok iyi mücadele ettiler ama dün hiçbir şey yapamadılar. Oyunun genelinde öne çıkan bazı şeyler söylemek çok zor. Beşiktaş'ın istediği bir skordu belki ama Galatasaray da galip gelince ikincilik yarışında hiç de belirleyici olamadı. Daha 1 hafta var, son maçı beklemek lazım diyebilirsiniz ama sıralamanın değişmesi için çok enterasan futbol işlerine ihtiyaç var... Bu da çok mu çok zor gözüküyor. İlla dün akşam oyunculardan bahsedeceksek, Beşiktaş'ın farklı savunma dörtlüsünden çok büyük zaaflar ortaya çıkmadı. Jones tabii ki bir daha stoper oynamayacaktır... Sadece bir maçlık görev yaptı bu bölgede... Gelecek seneye dair neler bırakır bu maç? 3 puan getiren gol tipik bir Gökhan Töre golüydü. Herhalde Gökhan nasıl gol atar derseniz bunu hayal edersiniz. Ama bu onu gelecek sezon bu bedelle Beşiktaş'ın kadroda tutmasını sağlar mı? Bunu tabii ki bu işin planlamasını yapanlar bilecektir. Hugo Almeida da artık veda maçları oynuyor gibi... Gelecek sezon farklı bir Beşiktaş kadrosu anlamında bakalım neler yapılabilecek?
Fatih DOĞAN: Kaderin cilvesi!
Futbolu hala bir eğlence aracı olarak gördüğümden midir bilemiyorum, Beşiktaş'ın Elazığ maçı gibi can pazarına dönmüş 90 dakikaları hiç sevmiyorum. Bir sezonun günahı bir maça indirgenemez ama koca bir şehrin umutları, emekleri işte karşınızda duruyor. Tribünler gergin, futbolcular gergin dolayısıyla hakem tedirgin... Böyle bir 90 dakikadan futbol adına çok şey bekleyecek kadar hayalci değilim. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen iki takımın da iyi mücadele ettiğini belirtmeliyim. Beşiktaş'ta Jones'un stoper mevkinde özellikle de Batuhan'la mücadelesinde Dany'den çok daha başarılı bir performans sergilediğinin altını çizelim. Sezon başından bu yana teptiği fırsatlar ve rakiplerine yaptığı ikramlarla nam salan Beşiktaş, Elazığ maçında da Olcay, Almeida ve Oğuzhan'la kaçırdığı net gol pozisyonlarıyla az kalsın aynı kaderi paylaşacaktı. Kaderin cilvesi; Şampiyonlar Ligi'ne kalma adına şan-şöhret-para peşinde olan Beşiktaş, Elazığspor'u yenerek hem iddiasını sürdürürdü hem de G.Saray'a son çelmeyi takabilecek Erciyes'in de ligde kalması adına önünü açtı.
Turgay DEMİR: Keyfimin Özkahya'sı!
Şampiyonlar Ligi'ne kim direkt, kim endirekt gidecek sorusunun cevabı son haftaya kaldı. Bu cevabı da ligde kalma sevincini yaşayan Erciyesspor'un Galatasaray karşısındaki performansı ve elbette Beşiktaş'ın evindeki Gençlerbirliği maçında üç puan alıp almaması belirleyecek. Beşiktaş'a düşen kazanıp beklemek. Dün Elazığ'da bunu yaptılar, kazandılar ve Trabzon'dan gelecek iyi haberi beklediler ama olmadı. İşin doğrusunu söylemek gerekirse Şampiyonlar Ligi'ne gidecek takımların kaderini iki hafta önce Halis Özkahya belirledi. Melo ve Yekta'ya hak ettikleri kartları göstermiş olsa Galatasaray soyunma odasına 2-0 mağlup ve iki kişi eksik gidecekti. Dolayısıyla Özkahya'ya ne kadar teşekkür etseler az.
Bu yara sarılır mı?
Öte yandan Beşiktaş da kendi sahasında kaybettiği puanlara, Dany'nin penaltısıyla giden Galatasaray derbisine yanıp tutuşsun. Dany'yi transfer edenler de kendileriyle gurur duysunlar. Beşiktaş'ın kaderini bir ölçüde o transferle belirlediler. Golcüye ihtiyacı olan Kartal'a stoper takviyesi yaptılar. Uzun sözün kestirmesi şu ki, Beşiktaş sezon boyu çok büyük hatalar yaptı, hovardaca puanlar kaybetti. Şampiyonlar Ligi'ne direkt gidemeyecekse bir önemli sebebi de sezon boyu, özellikle iç sahada kaybedilen garip puanlardır. Her neyse, direkt gidilemezse ön elemeyi geçecek kalitede kadro kurulmalı ve Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'ne katılmalı. Bu da yönetimin işi. Peki bu şartlarda Önder Özen kalır mı, gider mi derseniz orası çok tartışmalı. Özellikle Dany transferi onu çok yaraladı. Bu yara sarılır mı derseniz bekleyip görelim derim.