Türkiye Futbol Federasyonu Basın Sözcüsü Mete Düren, 360'ta yayınlanan Centilmenler programına çarpıcı açıklamalar yaptı. 3 Temmuz sürecinden Beşiktaş'ın durumuyla ilgili bir çok konuya parmak basan Düren'in yankı bulacak açıklamalarından satırbaşları şöyle:
DİLLERİNE SANSÜR KOYAMAYIZ
Camiaların
liderleri ve yöneticileri arasındaki sürtüşmeler tabi 3 Temmuz'dan önce de vardı. Yani o kısım, 3 Temmuz'la ilgili olmayabilir belki. Ama orada derinleşti, hatta 3 Temmuz'dan sonra hak arama ve bunu legal yolla bir hukuk ortamı içerisinde yapacağım derken, bununla ilgili söylemlerinde iki camiayı birbirine çok düşmanlaştıracak, kutupları birbirinden çok uzaklaştıracak söylemler de oldu. Esas kötü tarafı o, hala ordayız.
Tabi bunun nasıl düzeleceğini bizim organize etmemiz mümkün değil. Yani federasyon olarak diline sansür uygulayacak durumumuz yok.
DEPLASMAN YASAĞINA DEVAM
Para
cezası, daha hafifleyerek giden bir gidişat olacak.
Stat kapatmak değil, tribün kapatma şeklinde değiştirilecek. Deplasman yasağı devam edecek ama deplasmanda bir kötü tezahürat olduğu zaman o, bir sonraki deplasmana seyirci alınmaması şeklinde yansıyacak.
Yani eğer bir deplasmanda kötü tezahürat olursa, kötü tezahürat yapan takımın taraftarı bir sonraki deplasmana gidemeyecek. Daha önce deplasmandaki kötü tezahürat, iç sahada saha kapanmasına sebep oluyordu.
Onu değiştiriyoruz. Yani, ev sahibi takımın taraftarı stada girebilecek.
3 TEMMUZ HİÇ KAPANMAYACAK
"Bazı
kulüpler, federasyonu tanımıyoruz demiyorlar ancak değişmesini talep ediyorlar; ama tabi böyle bir hakları yok.
3 Temmuz yargıda kapansa, UEFA'da kapansa bile Türk futbol yöneticisinin nezdinde hiç kapanmayacak. Bu durum her zaman dillerde dolaşacak bir noktaya gelecek.
Bunun unutulması ancak kişilerin kendi niyetlerini değiştirmesi ile mümkün. Yoksa her kulüple ilgili işler sarpa sardığında, filmi geri sarıp "
Siz de şöyle şöyle yapmıştınız" diyerek
can simidi olarak sarılacaksa, bizim bunu Türkiye Futbol Federasyon'u olarak önlememiz mümkün değil.
G.SARAY'INKİ EMEĞE SAYGISIZLIK...
Son
basketbol maçlarından sonra Fenerbahçe-Galatasaray arasında, iki takım arasında hiç sürtüşme yokken iş daha nerelere geldi. Belki üstüme vazife değil ama benim olduğum bir yönetimde, sahadan çekilme gibi bir karara itiraz ederdim.
Ben, hiçbir yönetimin sahadaki tere ve emeğe saygısızlık etmesine hakkı olduğunu düşünmüyorum. Bu karar oyunculara sorulmalıdır, çünkü emek veren onlar.
CİDDİ TRANSFERLER YAPMALARI ŞART
Vodafone
Arena'dan loca aldım, soran olursa memur locası diyorum; köşe gönderine yakın.
Beşiktaş için geçen seneki takımdan büyük çaplı bir kayıp oldu, ayrılan oyuncuların kimler olduğunu biliyoruz. O oyuncuların yerine kimse gelmeden, bu şekilde Avrupa'da başarı mümkün değil.
Zannediyorum ki yönetim ve teknik heyet de bunun farkında, ciddi transfer arayışları içerisindeler. Bu arayışların nasıl sonlanacağını henüz bilmiyoruz ama mutlak suretle geçen senenin çok üstüne çıkmaları lazım yoksa ikinci elemede çok ciddi rakipler var.
SLAVEN BİLİC KREDİSİNİ DOLDURDU
Fenerbahçe'nin
Avrupa kupalarına katılamaması nedeniyle Beşiktaş'ın yakaladığı avantajın ve bundan dolayı doğan Şampiyonlar Ligi şansının Bilic ile alakası yok, onun başarılı olarak anılacaksa hayır.
Çünkü bu sezon gidilecek olan Şampiyonlar Ligi, Slaven Bilic'in başarısı değil. Peki geçen sezon başarılı mı derseniz, değil derim... Ama başarı isteniyorsa uzun vadede Bilic ile yola devam edilmeli. Çünkü Hırvat hoca, daha çok milli takımlar düzeyinde tecrübe kazanmış olduğu için, Türk futbolunu tanıması adına kredi tanınabilir. Ama bu sene onun kritik senesidir, kredi bitti.
VERGİ SİSTEMİ İÇİN GELİYORLAR
"Türkiye'nin en zengin 6.lig olmasının sebebi futbola duyulan ilgi ve sahadaki futbolcuların kalitesi ama FIFA sıralamasında 25-30'larda yer almasının sebebi de ilginin karşılığını alamamak.
Avrupa starları ve Dünya starları gelmese, futbol yine bu ülkede bu kadar seyredilmeyecek. Bu futbolcuların gelmelerinin sebebi ise Türkiye'deki vergi sistemi.
Fransa'da mesela yüksek vergiler var ve bunları da kulüp ödüyor.