Dün gece futbol için uygun olmayan ve futbolcuların hiç sevmediği bir ortam vardı. Ortamın başını çeken rüzgar. Eski bir futbolcu olarak tüm hava şartlarını kabul ederim ama rüzgar olduğu zaman insanın dengesi bozulur. Bu da Olimpiyat'ta sıkça rastlanan birşey olduğu için bir nevi Beşiktaşlı oyuncular, kendi saha avantajını yaşayamadılar. Ama her iki takımın da mücadele gücü, istekleri yerindeydi. 21. dakikada kaleciden seken topa çok dar bir açıdan güzel vurdu Olcay. Kolay görünen bir goldü.
Daha sonra, oyunun kontrolünü iki taraf da eline geçiremedi.
Çünkü Eskişehir takımı da futbol oynayıp Beşiktaş kalesinde gol arıyordu.
İlk yarıda ofsayt diyerek iptal edilen golleri vardı. Demba Ba kötüydü. Hiç etkili olamadı.
Olcay golden sonra hücumda etkili olmadı. Gökhan Töre de etkili değildi. Artık 60. dakika geldiğinde Bilic'in yapacağı hamle belli.
Oğuzhan çıktı, Sosa girdi. Ortada bir oyun vardı dün gece. 71'de korner atışından Berkay ile gelen gol, Beşiktaş'a soğuk bir duş etkisi yarattı.
Uzatma dakikalarında Kerim Frei'ın ortasında Sosa net bir fırsat kaçırdı. Kerim'in uzaktan şutunu Boffin aynı güzellikte çıkarmayı bildi ve maç bence adaletli bir şekilde 1-1 bitti. Beşiktaş takımı 4. haftayı oynadı ama her maç tek tek gol atıyor. 4 maç iki galibiyet, iki beraberlik.
Ofansif anlamda daha etkili olmalı. İsmail defansta iyiydi. Özellikle de ikinci yarıda.
MAÇIN EN iYiSi LAWAL
Sahada basmadık yer bırakmadı. İyiydi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ DEMBA BA
Eskişehirspor önünde hiç etkili olamadı.
Hayri Ülgen: Olimpiyat çilesi bitsin!
Artık şu bir gerçek ki, Beşiktaş yönetimi uyuyor. Sezonun ortasına geldik hala bir stat ayarlayamadılar. Kanaatimce bu bir beceriksizlik. Olimpiyat Stadı bir sürgün yeri. Dün bir kez daha baktım o tribünlere. 80 bin kişilik stadda maalesef 2 bin kişi vardı. Beşiktaş takımı bunu hak etmiyor. Taraftarı da. Eğer yönetim, tedbirini almazsa hemen bir stad bulmazsa o tribünler de artık boş olacak. 2 bin kişiyi de bulamayacaklar. Tottenham maçı öncesi hem yönetim, hem de takım sınıfta kaldı. Bir de üstüne üstlük taraftar küskün. Ben burdan yönetimi uyarıyorum. Futbol bir ekip işidir, bir takım oyunudur ve bir ruh işidir. Ama görüyorum ki bunların hepsi kayıp. Eskişehir önündeki Beşiktaş'a bakıyorum, zaman zaman biraz oynayan ama ikinci vitese takamayan bir takım olmuş Beşiktaş. Futbolda 1 atttın mı ikinciyi atacaksın. Atmazsan, işte Avrupa maçlarında da liglerde de böyle kalırsın.
Tottenham maçı Beşiktaş maçı için bir dönüm maçı. Eğer oradan farklı bir mağlubiyetle dönerse o zaman o taraftar da yönetime hesap sorar. Yazık! O Beşiktaş taraftarının Olimpiyat Stadı'nda çile çekmesine gönlüm razı değil. Yönetimin razı mı? Eğer razıysa o maçlara neden yönetim gitmiyor. Son sözüm de şu anda maçları yöneten hakem ve MHK'ya... Hakem eğitmendir, adildir. Düdüğü de en büyük silahtır. Eğer bunları yanlış çalarsan, futbolcunun da emeğini çalarsın, futbolu da geriye götürürsün. Maçı hakemler değil, saha içersindeki ter akıtan futbolcular belirler. Yoksa...
Bir sözüm de Bilic'e... Sana usta dedik, biçilmez kaptan dedik. Ama hala icraatlarını göremedik.
Turgay Demir: Zulümpiyat!
Bu Olimpiyat Stadı'nı yapıp rüzgarı bile hesap etmeyenler, bu ülkede olimpiyat komitesini yönetiyorlar; sözün bittiği yerlerden biri de burası olmalı! Stadın en kapalı yeri bile yağmur altında, zemini bildiğin tarla, hadi gel de burada futbol oyna… Öncelikle iki takım adına ter döken oyuncuları yürekten kutluyorum, 90 dakika ellerinden geleni yaptılar. Kazanan yok çünkü kimse kazanmayı hak etmedi, tıpkı kaybetmeyi hak etmedikleri gibi.
Beşiktaş gole kadar rüzgara karşı oynamasına rağmen etkili ve organizeydi, yani zoru başardı! Golü bulduktan sonra ise deyim yerindeyse kendini kaybetti! İkinci yarıda rüzgarı arkasına aldı, kolayı yapamadı! Eskişehir pes etmedi ve beraberliği yürekli bir direnişle aradı, sonunda da buldu.
Eskişehir'in golü güme gitti
Golde Berkay'ın becerisini alkışlarken topu seyreden Atiba ve arkadaşlarını da eleştiriyorum. Top nerede, siz neredesiniz arkadaşlar!?
Kerim'in bu sezonki performansını gördükçe neden yedek kaldığını anlayamıyorum...
Sosa ne zaman hazır olacak onu da merak ediyorum. Gökhan Töre her zamanki gibi devamsızlıktan kaldı, Demba Ba'ya bu sahada tek kelime etmem!
Rahmetli Vedat ağabey, Beşiktaş lehine olan hakem hatalarını da delikanlıca söyler ve sonra da şöyle derdi; üzerimde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyeyim?..
O Beşiktaşlı düsturuyla gerçeği söyleyelim; Eskişehir'in bir golü ofsayt masalıyla güme gitti! Net!. Olcay'ın golü ise temizdi bana göre.
NOT: Sahada kötü bir hakem vardı diyeceğim ama ben Çağatay Şahan'ı hakemden saymadığım için demiyorum...
Metin Tekin: Ne olur yeni bir saha bulun!
Ligin dördüncü haftası... Beşiktaş'ın puanı 8 ve maçlarına şöyle bir baktığımızda kazandığı maçlar Mersin ve Bursa'daki deplasman karşılaşmaları... Puan kaybettiği maçlar, iki kendi saha maçı Rize ve Eskişehir... İstanbul'da ama kendi sahasında değil...
Çünkü Olimpiyat'ta bu olumsuzluklar altında kendi sahan diye bir şeyin olması mümkün değil... Kadıköy mü olmadı, Türk Telekom Arena mı olmadı.. Başakşehir'de oynayın, Alibeyköy'de, Vefa'da, Feriköy'de oynayın ama lütfen doğru düzgün bir futbol zemininde oynayın maçlarınızı... Tabi ki olumsuz hava koşullarında zaman zaman ağır zeminler olacaktır ama baharda kışı yaşatan Olimpiyat Stadı'nda lütfen artık maç oynamayı bırakın... Maçtan sonra Beşiktaşlı bir yönetici "Taraftarımızı maçlara bekliyoruz" diye bir ifade kullandı ki bu stada kimseyi beklemeye hakkınız yok...
Maça geldiğimizde ise belirleyici olan oyuncuların becerileri değil zeminin izin verdikleriydi... Sadece koşu ve mücadele vardı. Kim bu işi daha iyi yaptı diye bakarsak Eskişehir bir adım öndeydi.. Beşiktaş'ın golü ofsayt mı diye karar veremedim ama Eskişehir'in sayılmayan golü çok net bir nizami goldü ve ofsaytla uzaktan yakından alakası yoktu.
HAKEM ÇOK DÜDÜK ÇALDI
Beşiktaş adına sahada olmayanlara gelince Demba Ba ve Oğuzhan'ı, çıkana kadar oyundaki varlıklarını hiç hissetmedik.. Veli ve Atiba her zamanki mücadelede vardı. Haftalardır ilk defa şans bulan Serdar Kurtuluş 'ben de herkes kadar oynarım' dedi. Olcay da geçen hafta olduğu gibi 'skor benden sorulur' dedi. Hakeme gelince, elinizde düdük vardır ama maçı düdükle değil görüşlerinizle yönetirsiniz.
Bu kadar düdük çalmak oyun akışını bu kadar engellemek bir hakem için bana göre istenmeyen şeylerdi...
Yazının başında söylediğimiz gibi deplasmanda kazanıp kendi sahanızda yenemiyor ve rakibe deplasman havasını hissettiremiyorsanız ligin en büyük başarısı olan şampiyonluğu da hedef olarak seçmeniz sorgulanır.
Fatih Doğan: Olimpiyat çilesi
Futbolun cilvesi demiş kenara not etmiştik!. Beşiktaş, Bursa'da son yılların en kötü ilk 45 dakikasını oynamış, vasatın altında kalan 90 dakika sonunda 3 puanı alarak sahadan ayrılmıştı. Eskişehir ise G.Birliği karşısında istatistikleri altüst eden, rakibi ezen paslaşma yüzdesi, 36 orta ve 8 net gol girişimiyle oynadığı maçı 2-0 kaybetmişti. Bu iki takımın mücadelesi görülmeye değerdi. Bilinmeyenlerle doluydu. Dün gece Olimpiyatın yağışlı havası, bol rüzgarlı yapısı ve kötü zeminine rağmen iki takım oyuncuları da standartların üzerinde bir mücadele ortaya koydular. Beşiktaş ilk yarıda Bursa'daki performansını unutturmak için ortaya karakter koydu. Bütün gözlerin üzerinde olduğunu bilen Oğuzhan sahanın en çok koşan oyuncularından biriydi. Solda İsmail ve sağda Serdar attıkları deparlar ve yüksek koşu mesafeleriyle değişimin en önemli taşları oldular. Özellikle Serdar Kurtuluş kendine yapılan haksızlığa isyan edercesine yürekli bir performans sergilediği gibi Olcay'ın golünde de pay sahibiydi. Bu performansıyla Londra'da formayı almayı bizce garantiledi.
İYİ TAKIM SKORU KORUR
İlk yarıda Ertuğrul Sağlam adına en büyük sansızlık 28'de Arjantinli Mori'nin golünün ofsayt gerekçesiyle sayılmamasıydı. Zor pozisyon olmamasına rağmen yardımcı hakem Volkan Narinç yanlış karar verdi. Eskişehir 2. yarıya 1-1 gitse farklı bir strateji geliştirebilirdi. Gollerin rüzgara karşı oynarken gelmesi kadar defansif hatalardan kaynaklandığının altını çizelim. Kötü zemin, yağış ve şiddetli rüzgarı dikkate alırsak alkışı Eskişehir'e, eleştiriyi öne geçmenin avantajını kullanamayan Beşiktaş'a ayırmalıyız. Beşiktaş 10 kişi kalmış rakibi önünde son dakikalarda kondisyon farkını, kalitesini gösterse de Sosa ve Kerim ile pozisyonları değerlendiremedi. Olimpiyat Stadı, Beşiktaş'a iç saha değil deplasman olmaya devam ediyor. Beşiktaş kabusa dönen bu ortamdan çıkmadığı müddetçe puan kayıpları devam edecek, futbol adına eleştiriler havada kalacak gözüküyor.
Rıdvan Dilmen: Radikal çözüm lazım
Öncelikle Eskişehirspor'u tebrik ediyorum. Diğer Anadolu kulüplerinin aksine bu berbat sahaya kazanmak için çıktılar.
Oyunu ağırlaştırmadılar.
Futbol oynamaya çalıştılar ve bir puanı aldılar.
Eskişehir'in iki tane stoperi bu bozuk zeminde forması çamur olmadan sahadan çıktı. Demba Ba'nın vurdum duymaz bir görüntüsü vardı. Beşiktaş hızlı oynamaya çalışan bir takım. Karşısında kendisi de hızlı oynamak isteyen bir Eskişehir buldu. Bilic'in yaptığı iki değişiklik de doğru değildi. Olcay bu zeminde takunyayla bile oynardı.
Sadece İstiklal Marşı okunurken duran bir Olcay'ı neden çıkardı gerçekten merak ediyorum. Olcay sana 1-0 iken de lazım, 1-1 iken de... İki haftadır Bilic onu çıkarıyor. Bu artık alışkanlık haline geldi. Her an gol atabiliyor diye değil, her oyunda kaldığı için ben Olcay'ı sahada tutarım.
Beşiktaş için konuşulacak en önemli sorun ise stattır. Öğrendiğim kadarıyla bir Beşiktaşlı taraftar, Çarşıdan çıkıp ancak iki saatte Olimpiyat Stadı'na gidebilmiş.
Bence Beşiktaşlı yöneticiler yayıncı kuruluş ile oturup görüşsün ve maçlarını gündüz oynasın. Başka çareleri yok.
Maç saat 22.00'de bitti, stattan çıkan bir Beşiktaşlı saat kaçta Tuzla'daki evine gidebilir? Beşiktaş'ın Başakşehir'e gitmekten başka bir alternatifi yoksa maçlarını mutlaka gündüz oynamalı. "Benim stadın olana kadar maçlarımı gündüz oynamak istiyorum" diyecek Futbol Federasyonu'na... Gündüz saatlerinde Olimpiyat Stadı'nda rüzgar da bu kadar etkili olmaz. Bunun bir de kışı var. Gündüzleri hava sıcaklığı fark eder. Dün UEFA gelse bu sahada maç oynatmayabilirdi. Akşam saat 6-7'de evinde olacağını bilen taraftar, gündüz Olimpiyat Stadı'ndaki maça gider. Beşiktaş yönetimi bu sorunu mutlaka masaya yatırmalı.
Erman Toroğlu: Futbolun oynanmayacağı tek stat!
Beşiktaş - Eskişehirspor maçının 90 dakikasının bitiminde maçı kim kazanmalıydı? diye bir soru sorsak siz ne yanıt verirdiniz bilmem ama ben "Eskişehirspor" diyorum. İlk yarıda maçın 29. dakikasında Mori'nin ofsayt denilen pozisyonu ikinci yarıda 77. dakikada Eskişehirli futbolcunun ceza alanı içinde düşürüldüğü bence verilmeyen penaltı pozisyonu da maçın sonucunu etkiledi. Eskişehirspor bu sezon yeni bir kadroya sahip oldu. Takımın bütçesi belli. Beşiktaş'ın da bütçesi belli. Ama sahada oynanan futbola baktığımızda daha iyi mücadele eden Eskişehirspor oldu. Hakemler biraz daha cesaretli olsalar futbolumuzda çok şey değişecek ama maalesef bir yere gelip takılıyorlar.
Yalnız bir gerçek de şu var; Türkiye'de futbolun tek oynanmayacağı stat Olimpiyat Stadı.
Mevsim yaz bile olsa orada hava soğuk oluyor.
Kış oldu mu rüzgar daha felaket esiyor. Aslında bu stadı buradan kaldırıp başka yere yapıp oraya da rüzgar panelleri koyacaksınız. Hiç olmazsa İstanbul'un bir kısım elektriğini karşılar. Çünkü bu stat oynayan futbolcuların da televizyondan izleyenlerin de maça gidenlerin de elektriğini alıyor ve insanı bitiriyor. Tolga'yı anlamakta zorlanıyorum. Her pozisyonda yerde yatıyor. Her pozisyonda sakat.
Her pozisyonda ağlıyor. Sanki camdan yapılmış bir futbolcu. Sebebini mutlak kendisi çözecektir. Demek ki kuvvet idmanı yapmıyor. Neredeyse hemen kırılacak. Bu hafta ofsayt tartışmaları fazla olacak. Mesela dün Galatasaray'ın yediği gol. Dün Beşiktaş'ın attığı gol.
İkisi de tartışılır. Ama Eskişehir'in atıp da ofsayt diye sayılmayan golü çok net ofsayt değil. Yağış nedeniyle yer kaygan, rakip kaleye vuran futbolcu yok. Demek ki bu son zamanlardaki toplar çok daha şut atmaya müsaitler. Hele bir de yere vurarak kaleye giderse defansı da kaleciyi de kontrpiyede bırakırlar ama bu toplara vuran yok.