Geçen haftaki mağlubiyetin ardından dün akşam ki Konya maçı taraftarla barışma ve camiaya yeniden ümit verme maçıydı. Bu yüzden de alınacak 3 puan son derece önemliydi. İsmail Kartal, Akhisar maçında ilk goldeki hatası ve oyurdan çıkarken ki davranışları yüzünden Alves'i cezalandırmış ve maça Kadlec ile başlamıştı. Anlaşılan o ki İsmail hocanın hataya da kapris yapan oyuncuya da töleransı olmayacak. Bu yaklaşımın ne getirip ne götüreceğini ileride göreceğiz. Oyuna bakarsak ilk 45 dakikada futboldan çok Mete Kalkavan'ın kararları konuşulacak... Fenerbahçe yine etkisiz temposuz ve üretkenlikten çok uzaktı. Bu yüzden ilk yarı ile ilgili söylenrecek çok fazla bir şey yok. Mete Kalkavan'ın kararlarına gelince... 3 kritik pozisyonda verdiği kararlar doğruydu. Fenerbahçe'nin golünden önce Hleb'in Gökhan'a yaptığı hareket fauldü. Konyaspor lehine verdiği penaltı kararı da doğruydu. Ortada kalan topa Konyalı oyuncu daha önce hamle yaptı. Ve Caner istemeden de olsa rakibin ayağına vurdu ve hareket penaltıydı. Bekir'in pozisyonu ise kırmızı karttı. İstem dışı da olsa Bekir'in hareketinin karşılığı dünyanın her yerinde kırmızı karttır. İkinci yarıda ise Fenerbahçe'nin istekli oyunu devrenin başında golü getirdi. Bu dakikadan sonra Fenerbahçeli oyuncular için söylenecek tek söz "adeta savaştılar" demek olurdu. Bütün futbolcular maçı galibiyetle bitirmek adına adelelerindeki her hücreyi kullandılar. Ve inanılmaz bir efor sarfettiler. Özellikle Gökhan ve Mehmet Topal'ın mücadelesi görülmeye değerdi.
Hakkı Yalçın: Alkışlarla
Birinci perdede olağan bir Fenerbahçe! Karşısında dişli bir rakip var ama karşısında adaletle bağlarını koparan bir hakem de var. Bayram gecesinde düdük iltihabı!
İkinci perdede olağanüstü bir Fenerbahçe! Sağlam bir rakip karşısında 10 kişiyle zorlanacağı gerçeği vardı. Elbette zorlandı ama fırtınaya kapılan kaptanların ustalık payı fırtınayı aşmasıyla orantılıdır. Sarı lacivertliler ikinci yarıda kalesinde heyecan dolu kareler yaşasalar da,"söndürülmek istenen Fener" gerçeğine izin vermedi. Sow'un ikinci yarının başındaki "kaşmir dokunuşuyla" da çok önemli bir maç kazandılar. Onlar eski fotoğrafların içinden çıkan bayramın şık adamları. Onlar sadece iyi bir Konyaspor'u değil, gecenin hakemlerini de yenen galibiyet aşıkları.
Mete Kalkavan'a gelince... Bayram gününde bile böyle hakemleri gördüğüm zaman, çocukluğumda bayat bisküvi satan bakkallar geldi gözümün önüne. Bir adamın gördüğünü çalabilmesi bu kadar zorsa... Böyle adamlara neden bu kadar kolay maç veriliyor?
Konya dişli bir rakipti. Maça başlangıcı da, maç içindeki direnişi de etkiliydi. Fenerbahçe'nin ilk çeyrekte orta alan zaafı vardı, Ama sahada çok özel bir adam vardı. Gökhan Gönül hem pas zenginiydi hem karşı alana pozisyon taşıyan tramvay. Fenerbahçeli çocukları da bayram yerine taşıyordu sanki. Caner, Alper, Mehmet Topal ve diğerleri hani iliklerine kadar mücadele etmek denir ya. Öylesine mücadele ettiler.
Bayram deyince yüreklerde kendini arar zaman. O yüzden Fenerbahçeli çocukların sevincini gecenin öznesi yaptım. Webo ve Sow'un attığı golleri, ellerindeki mendille avuçlarındaki güvercini yok eden sihirbazlığa benzettim. Onların kalecinin o topları tutma gücünü elinden alan vuruşlarında bir sihir vardı çünkü. Fenerbahçeli futbolcuların alın teriyle buluşan çocukların sihri! Çünkü hiçbir çocuk bayrama"oldu bitti" gözüyle bakmamıştır.
Çocukların özne olduğu oyunlarda da, hiçbir perde alkışsız kapanmamıştır. Her futbolcu o alkışı iliklerine kadar hak etmiştir.
Emre Bol: Sinirler bozuk
Hem takımın hem de teknik direktör İsmail Kartal'ın sürekli eleştirilmesi Fenerbahçeli oyuncuların sahada daha dirençli olmalarını sağladı. Ama anlaşılan o ki takımın sinirleri bozuk. Hem penaltı hem de Bekir'in kırmızı kart gördüğü pozisyonlarda; Volkan ve Caner'in yaptıklarını hangi profesyonel oyuncu yapar? Milli maç sonrası G.Saray maçı var. Ama Volkan ve Caner kırmızı kart görmek için adeta hakemle uğraşıyor. Ne gerek var? İsmail Kartal'ın geçtiğimiz hafta mağlup olan kadroyla sahaya çıkmasının sebebi; oyuncuların kafasındaki sisteme iyice alışmasını sağlamak… Geçen haftaya oranla çok daha iyi bir Fenerbahçe vardı sahada… Birlikte oynadıkça daha da iyi olacağına eminim. Maçın iki önemli olayı var. Biri Caner'in penaltıya sebep olduğu pozisyon... Kesinlikle hakemin kararı doğru…
Caner'in savunması yok
Caner, Süper Ligin durdurulması en zor oyuncularından birisi… Hücumu çok iyi oynayabilen Caner savunma yapmayı beceremiyor. Rakibe dengesiz müdahale ediyor. Çünkü savunmacı gibi düşünemiyor. Geçmiş maçlarda orta sahada yaptığı müdahaleyi bu kez ceza sahası içinde yapınca hakem penaltıyı çaldı. Doğru da yaptı. Bekir İrtegün'ün gördüğü kırmızı kart tamamıyla hakem yorumudur. Bana sorarsanız kırmızı biraz ağır bir karar oldu. Fenerbahçe yavaş yavaş İsmail Kartal'ın istediği düzeye gelmeye başladı. Çok pas yapan, sürekli topa sahip olan takımın ileride çok daha iyi olacağına eminim. Hocanın Emmanuel Emenike'yi değil, Pierre Webo'yu tercih etmesi onun yanlışında ısrar etmeyen bir teknik adam olacağının açık bir göstergesi… Bu bir teknik adam için çok değerli bir özellik. Zira sadece eleştirildiği için yanlışta ısrar eden hocalar gördük! Milli ara en çok Fenerbahçe'ye yarayacak. Kartal'ın bu zamanı iyi kullanması ve en çok da oyuncularının "sinirlerini" tamir etmesi gerekiyor!
Gürcan Bilgiç: Panik forması
DAHA ilk dakikalarda "korkuyu" hissediyordunuz.
Kendi sahasındaki maça, kafalarında "acabalarla" çıkan bir Fenerbahçe kadrosu vardı. Topu ayağına alan da, pas kullanan da, şuta niyetlenen de dibe vurmuş güven ibresi vardı.
Samandıra'da veya soyunma odasında, artık ne konuşulduysa, daha beşinci maça çıkarken, hayat-memat stresini, bütün takıma "forma" diye giydirmişlerdi. Bir duran top golü ile Webo dengeyi bozdu.
Rahat da geldi. "İyi takım" duygusuna sarılmaya başladılar, ama Konya'nın yerden paslarla, hızlı hücum organizasyonları "kazanın" habercisi gibi dolaşıyordu zeminde. Nitekim bu başı bozuklukta penaltı da geldi.
Film Bekir'e gösterilen kırmızı kart ile iyice koptu. En ağır karar sarı kart olmalıyken, rakibin başına kadar kalkan ayağa hakem Mete Kalkavan kırmızı yorumu yaptı. Ortam gerildi. İtirazlarda sarı kartlar uçuyordu. Panik iyice takıma hakim oldu. İyi organize olan bir ekibe karşı, çözüm üretmek zorundalardı.
İsmail Kartal üç hamle yaptı.
Üçünde de zaman ve akıl olarak doğru düşündü. İlkinin kopyası olan ikinci golle skoru aldıktan sonra o gereksiz sinir ve panik halinden sıyrılmayı da başardılar. Geçen senelerdeki karakterlerine dönüyorlardı. Kazanmanın kendi ellerinde olduğunu bilen, vazgeçmeyen takım karakteri. Ama bu istekli duruş ile oyun kalitesinin birbirine paralel olduğunu söylememiz mümkün değil. İki duran top golünden haricinde sadece Kuyt'ın kaleci tarafında kurtarılan bir pozisyonları var. Fenerbahçe'nin rakibi domine eden hücum etkinliğinden hala haber yok. Fenerbahçe tarafı maçın kritiğini yaparken, Bekir'e gösterilen kırmızı kartı elbette yargılayacaktır. Haklılar da. Ama bu performansı, bir türlü ivmelenemeyen bu oyunu, oyun aklı olmayan saha organizasyonunu unutmasınlar. Geçen sene eksik kalınan Sivas maçını hatırlayın; bu takımın 10 kişi ile nasıl oynayabileceğini gördük orada. Aynı takım, kendi sahasında bu kadar ayağı titreyerek oynamamalıydı.
Kendi sahasında bu kadar ayağı titreyerek oynamamalıydı.
Rıdvan Dilmen: Gönülden oynadılar
Mesut Bakkal hafta içinde kazanmaya geleceklerini söylemişti ama eksiklerinden de dem vurmuştu.
Forvetleri Marica eksikti. Kaleci tercihini yabancı kontenjanı yerine Kadıköy'de kaleciyle kullanırsanız sorun yaşarsınız. Oyunun başında Fenerbahçe bir şekilde gol atar gibi gözüküyordu, attı da... Caner gibi tecrübeli bir oyuncunun müdahalesiyle doğru bir penaltı çalındı. Bence Bekir'in faulü sarı karttı. Fenerbahçe'li futbolcular gerilmişken devre 'gong' gibi yetişti. Volkan, Caner hakeme saldırmaya başlamıştı, devre kurtardı. Şunu söyleyebilirim, genel anlamda İsmail Kartal'ın teknik direktörlük doğrularını gördüm. 10 kişi kaldıktan sonra çok doğru bir hamle yaptı Kartal, Topal'ı geriye atıp Selçuk'u ortaya koydu. "Ben kazanmak istiyorum" dedi 1-1'ken. 3 tane forvetiyle devam etti. Skoru bulduktan sonra da Bruno Alves'i alıp arkayı sağlamlaştırmayı düşündü. Takımın boyunu uzattı. Hakikaten çok doğru hamleler. Kartal taktik ve oyuncu tercihleri olarak, yabancı kontenjanını doğru kullanarak artı değer kattı.
Tebrik ediyorum. Yine de Kartal'ın takımın fiziki kapasitesini mutlaka toparlamak lazım... Hafifin üzerinde de bir ritim bozukluğu var. Geçen sene ligin ilk yarısını 41 puanla tamamladı. İkinci yarı 33 puan aldı, bunlardan 6'sı da son iki hafta iddiasız ekiplere karşı. Bu yıla devam eden bir süreç bu. Karabük, Trabzon maçlarında bunun izlerini görebiliyorduk. Akhisar karşısında da ortaya çıktı. Kartal'ın açıklamaları beni tatmin etmiyor. Veriler, istatistiklere önem veriyoruz ama gözlemdeki eksiklikler bunlarla kapatılamaz.
Akhisar'la aradaki tek fark iç sahada oynandı, kalpten oynandı. Fenerbahçe gönülden oynayarak reaksiyon verdi. Konya'nın 10 kişi Fenerbahçe'ye karşı üretemedi ve sezon başındaki durumunun biraz altında kaldı.
Gökhan Gönül'ü diğer tüm oyunculardan ayrı tutuyorum, olağanüstü oynadı. 7-8 kez çizgiye indi, oyunun son bölümünde birkaç önemli kademeye girdi sahanın en iyisiydi. Maçın adamı tartışmasız Gökhan'dır.
10 kişi kaldıktan sonra İsmail Kartal çok doğru hamleler yaptı.