MERT AYDIN: TEK KALE
Herhalde maç başlarken en çok merak edilen isim Diego'ydu. Eksiklerin varlığı Brezilyalı'nın sahada olmasını sağladı. Onun oynadığı maçta kağıt üzerinde sistem aynı gibi olsa da saha içinde durum farklı gibiydi. Fenerbahçe daha çok 4-1-4-1'e yakın bir görüntü çizdi. Ama maç öyle bir oynandı ki Fenerbahçe, maçın başında kendi kalesine gol attıktan sonra sarı-lacivertliler topları ve tüfekleriyle hep Rize kalesinin önündeydiler.
HAKKI YALÇIN: 3 PUAN BU KADAR HAK EDİLİRDİ
Dün gece Fenerbahçe'nin puan kaybetmesi, futbola da adaletsizlik olurdu.
Futbolcuların emeklerine de.
Bir galibiyet ancak bu kadar hak edilirdi.
Bir takım maçın başında kendi kalesine gol atsa da. Penaltı kaçırıp demoralize olma ihtimali taşısa da.
Ve rakip kalede yıldızlaşan bir kaleci bulsa da. 90 dakikayı sadece kazanmak adına kullandıysa, o takımın kazanması kaçınılmazdır.
Hakeme rağmen!
***
Biz bu hakemlerle ne yapacağız?
Hakem pozisyonunda sahaya çıkıyorlar da.
Aldıkları adaletsizlik pozisyonu ne iş?
Ve hala onlara bu düdük niye veriliyor?
Emenike'nin verilmeyen bir penaltısı var.
Türkiye'nin başkentinin Ankara olması kadar net.
Ama beyefendi vermedi.
O penaltıyı vermediği için İlker Meral'in zil takıp oynamasını da bekledim.
Adaleti kendine yakıştıramayan bir hakeme. Ben de bunu yakıştırdım.
***
Fenerbahçe adına seyir zevki üst düzey bir maçtı.
Özellikle ilk yarıda rakip alana bindirme hızının sezon standartlarının üzerine çıktığı bir geceydi.
Rakip kalenin alışveriş merkezine dönüştüğü bir gecede Serkan Kırıntılı'nın hakkını da verelim.
Oynanmamış maçların sakini Diego, dün gece susamış adam rolündeydi.
Gecenin en parlak yıldızıydı.
Dün geceki seyir zevkini ezber edeceğine kimsenin kuşkusu olmasın.
Derinlemesine hücumun özel adamı Alper Potuk da gecenin öne çıkan diğer ismiydi.
3 santrforlu sistemin getirdiği cesaretin övgülerini de İsmail Kartal'dan eksik etmeyelim.
***
Maç içinde onca badire!
Ama gecenin başı emek ve kazanma duygusuyla mayalandığı zaman.
Sonu da kaçınılmaz oluyor.
EMRE BOL: GOLCÜ ÇOK AMA...
Bu maçın skorunun bu kadar güdük kalmasının nedenini anlamak gerçekten imkansız. Oysa İsmail Kartal bu karşılaşmada sistemini hücum üzerine kurmuştu. Maçın başından sonuna kadar 3. bölge oyunu oynayan sarılacivertlilerin baskısına dayanmak gerçekten çok zordu. Rize ekibi oyunu kendi ceza sahası içinde oynadı desek abartmış olmayız. İsmail Kartal böylesine kapanan bir takımı açmak için maça Diego'yla başladı. Ama Brezilyalının durumu gerçekten iyi değil. Benim anlayamadığım bir hafta önce konuştuğum Kartal'ın," Diego fizik olarak yeterli değil" demesine rağmen onu bu kadar kısa sürede ilk 11'de başlatmasıydı aslında… Bu kadar kapanan bir takım karşısında bütün hücumcularını oyuna alan Kartal'ın yaptığı tam anlamıyla çılgınlıktı.
Maçın başından sonuna Fenerbahçe kalesine şut dahi atamayan Rizespor'un bu karşılaşmadan nasıl bir sonuç beklediğini açıkçası anlayamadım.
Milyon kere penaltıydı
Galiba sahaya sadece fark yememek için çıktılar. Zira böylesine istekli bir Fenerbahçe karşısında maçı gol yemeden bitirmeleri imkansızdı. İsmail hocanın bütün forvet oyuncularını sahaya sürmesi garip bir karışıklığa yol açtı. Çok forvet çok gol anlamına gelmiyor. Hakem İlker Meral'in Emenike'ye yapılan penaltıyı çalmamasını iyi niyetle değerlendirmek olmaz. Ben hayatımda bu kadar net bir penaltı pozisyonu görmedim. Milyon kere, milyar kere penaltı! Hakemler formsuz mu kötü niyetli mi? Bence bunun formsuzlukla hiç alakası yok.
Bu galibiyet Beşiktaş derbisinden daha önemliydi bence… Liderlik ve derbi kazanmak Fenerbahçeli futbolcuları rehavete sürüklememiş, aksine daha da kamçılamış.
Alper her geçen gün üzerine koyuyor, Hasan Ali artık Caner'in süper performansını bile geride bırakacak kadar iyi… Fenerbahçe'nin tek sıkıntısı hala devam eden gol şanssızlığı… Bunu da aşabilirlerse çok yakında bol gollü galibiyetler izlemeye hazır olun.