Levent Tüzemen: Doğru kadro zaferi
Hamit Altıntop'un "Kırılma noktası" olarak gördüğü zorlu Gaziantep maçını G.Saray Burak'ın harika kafa golüyle kazanırken yeni hoca Hamza Hamzaoğlu'na "Hoşgeldin" dedi.
G.Saray üzerinde ciddi bir pozitif etkisi olan Taffarel'in yaptığı en doğru hamle kadro istikrarına sadık kalıp Anderlecht'te oynayan takımı Telles'i zorunlu olarak kulübeye çekip Bruma'yı sahaya sürerek çıkarmasıydı. İlk kez iki maç üst üste birlikte oynayan G.Saraylı oyuncular maç boyu iyi mücadele etti, herkes birbirine yardımcıydı. TFF'nin plansızlığına rağmen dinlenmeden çıkılan Gaziantep maçında tüm oyuncular fizik olarak hiç ezilmedi. Kimse kaytarmadı. Zihinsel ve mental olarak G.Saraylı oyuncular kazanmaya odaklanırken lige kesin dönüş adına çok kıymetli bir üç puan aldı.
Gaziantep de, G.Saray da ciddi pozisyonlar yakaladı. Haftalardır yediği goller yüzünden eleştirilen Muslera tutanın futbolda ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Maçın yıldızlığına soyunan Muslera maça tam konsantreydi ve doğru yer tutarak yaptığı kritik kurtarışlarıyla takımını ayakta tuttu.
BU ADAM REAL'DE...
G.Saray'ın sadece Sneijder ile girdiği üç net pozisyon vardı.
Hollandalı yıldız maçı koparacak üç vuruşta da akıl tutulması yaşamış olacak ki; doğru tercihler yapamadı. Özellikle; üst direğe takılan pozisyonda topa sert vuracağına aşırtmayı düşünseydi kesin gol olurdu.
Maçı izleyen G.Saraylılar'ın öfleyip, pufladığı, sinir katsayısının yükseldiği, tansiyonlarının fırladığı durumların sebebi inanılmaz golleri yine kaçıran Burak Yılmaz'dı.
Burak böyle bir golcü. Bazen "Bu adam Real'de oynar" dedirtecek gollere imza atıyor.
Bazen de gözü kapalı atılacak golleri kaçırıyor. Burak'ın en güzel yanı gol kaçırsa da asla bozulmuyor, küsmüyor ve arayışlarını bıkmadan sürdürüyor. Terim döneminde Manchester United'a attığı golün benzerini Antep'e de atan Burak'a "Dalya" dediği maçta bu gol gerçekten yakıştı. Burak partneri Umut'la oynadığında daha etkili oluyor. Tarık Çamdal çok koştu, tekme yedi yılmadı. Hala ağırlığını üzerinden atamayan Hamit daha çok ikinci yarı değişerek oynadığı iki kanatta da top tutarak G.Saray'ın hücumda çoğalmasını sağladı. Melo mücadele gücüyle takıma yine dinamizm kattı. Ancak öne çıktığında topu ayağından çıkarmalı.
En yüksek not 8 Muslera
En düşük not 3 Emre Nefiz
Rıdvan Dilmen: Burak hiç pes etmiyor!
Galatasaray aslında maçı ilk yarıda kazandı. Hafta içinde Anderlecht maçında oynayan 11 oyuncunun 10 tanesi sahadaydı. Hatta oynamayan Sabri daha yorgun olan oyuncuydu. İlk yarı, bir hazırlık maçı gibiydi. Puan mücadelesi yoktu sahada! Gaziantepspor orta sahada rahat oynuyor. Ancak karşılarında rakip yok gibiydi. Galatasaray orta sahası onları hiç rahatsız etmedi.
İlk yarıyı gol yemeden kapatan her büyük takım, rakibini ikinci yarıda psikolojik olarak geriye iter. Oyuna giren oyuncular pozitif anlamda etkili oldu, artı takım 4-4-2'ye döndü. G.Saray ileri doğru hamlesini yaptıkça Gaziantep 65, 70 derken yavaş yavaş psikolojik olarak çekildi. Mesela maçın en kötü oyucularından Melo son 20 dakikada çok iyi oynadı. Rakip çekildikçe Melo da sürekli ileriye çıktı. G.Saray'ın kanat oyuncuları zaten golcü oyuncular değil. Ne Bruma ne de Hamit golcü oyuncular değiller. Golü ya Sneijder atacaktı ya da Burak... Burak Türkiye'de çok eleştirilen bir oyuncu. Ama hep arayan bir golcü. Ofsayta düşer bozulmaz, altı pasta gol kaçırır bozulmaz. Maçı bırakmıyor, havlu atmıyor.
Bunlar bir futbolcu için çok önemli özelliklerdir. Son dakikalarda Tarık bir kaleye vurdu, çok kızdı. Çünkü sürekli golü arıyor. Sürekli kalpten oynayan, coşkulu oynayan bir oyuncu. Umut'un da benzer özellikleri var.
Galatasaray rölanti oynayacak bir takım değil. Mancini ve Prandelli'nin sistemleri G.Saray'ı hep frenledi. Kasımpaşa maçında iki forvetle oynadılar, hem iki gol buldular hem pozisyon vermediler. Orta sahanızda Melo, Selçuk ve Hamit varken, üç santrfor bile oynarsınız. Çünkü bu oyuncuların pozisyon bilgileri çok iyi. Prandelli operasyonu geç kalınmış da olsa futbolcuları olumlu yönde etkilemiş. Oyuncuların maç kazanma arzusu fazlalaştı. G.Saray'daki kan değişikliğini takımı öne doğru ittiğini ve takımın motivasyonunu artırdığını gördük. G.Saray buraya kadar maalesef Prandelli'ye rağmen geldi. Yöneticiler ve oyuncuların bağları kopmuştu. Sabri'nin maça çıktığı gün Prandelli'nin zaten işi bitmişti. Geç de olsa bana göre doğru bir değişiklikti.
Hamza Hamzaoğlu hayallerinin takımında teknik direktörlüğe geldi. Riskli bir karar aldı. Önce kişiliğini biliyoruz, iyi bir insandır. Oyuncularıyla ilişkileri iyi. Oyuncu, düzgün adam mı, iyi adam mı ona bakar bir kere...Kendisine başarılar diliyorum.
Erman Toroğlu: Hiçbir şey değişmemiş
G.saray bildiğiniz gibi, fazla bir değişiklik yok. Gaziantep daha derli toplu oynadı. G.Saray'dan her an bir şey bekliyorsunuz ama kim yapacak, nasıl yapacak? Belli değil!
Melo mücadele ediyor. İyi güzel de çok zaman da tribüne oynuyor. Ama G.Saray da yere en sağlam basan oyuncu da o! Sanki hepsinin ayağına yağ sürülmüş, vızır vızır kayıyorlar. Mesela Semih mütemadiyen ikili mücadelelerde yerde! Mesela Tarık Çamdal her pozisyonda yerde. Burak zaten ağlamaya devam ediyor, ya ofsaytta ya yerde. Selçuk aynen değişiklik yok. Sabri bildiğiniz gibi, 4 orta atsa üçü dışarıya veya rakibe gidiyor. Muslera bir şeyler yapmaya çalışıyor, o kadar! Sneijder de etkisiz.
Türkiye'de bazı değerlere ayıp ve yazık oluyor. Gaziantepli futbolcuların emeği nereye gitti? Onlar futbolcu değil mi? Onlar çalışmıyor mu? Bu hakem Özgür Yankaya enteresan! Hep büyüklerden yana düdükler çalıyor. Bu kafada gittiği müddetçe hep büyüklerin maçına gitmeye devam eder.Hakemliği bitirince de gözlemcilik yapmaya devam eder. Sonunda da MHK'lere devam eder. Malesef Türkiye'deki durum bu. Yani eyyamcılığın sonu, mutlu sondur.
Golün oluşumuna bir bakın; faul pozisyonu tartışılır, yüksek bir atış, Gaziantep kalecisinin dağlara taşlara çıkışı, sonunda da G.Saray'ın golü. 90 dakika boyunca G.Saray'ın gol atmasını geçtik, şöyle bir sağdan, soldan indirme, bindirme güzel şut, güzel orta, bekledik durduk. Ama G.Saray'da hiçbir şey yok.
Burak efendi gol atıyor, sanki çok müthiş bir iş olmuş gibi formayı çıkarıp sarı kart görüyor. Belki Galatasaray'a çok lazım olduğu bir maçta oynayamayacak.İşte bizim futbolcular böyle profesyonel!
Bazen uzun yolda, ormanlık arazide şöyle bir tabela görebilirsiniz; "Dikkat ayı çıkabülür, daş düşebülür." Bizim maçlarda da santrforların kafasına "top" düşebilir!
Keçi boynuzu gibi bir maçtı. Çiğne çiğne ağızda tat yok. Ama bazıları Türk futboluna hava vereceğiz, gaz vereceğiz diye habire şişiriyorlar. Zaten şişire, şişire lastiği de patlattılar.
Maçtan sonra Gaziantep'in teknik direktörü Okan Buruk hakemin arkasında çıldırıyor. Sevgili Okan yıllarca Galatasaray forması giydiğinde geçmişteki küçük takımların teknik direktörleri de senin gibi çıldırıyorlardı. Şimdi okkanın altına gidince ne olduğunu daha iyi anlıyorsun, değil mi?
Ahmet Çakar: Skoru Yankaya belirledi
Galatasaray bu yıl tökezleye tökezleye, mayın tarlasında mayınların üzerinden zıplaya zıplaya zirvede kalmaya devam ediyor. Koskoca Galatasaray 89 dakika neredeyse hiçbir şey yapmadı ve maçın son dakikasında Burak'ın golüyle maçı kurtardı. Önce Burak'ın golünü hatırlayalım... Taç çizgisi yanında Tarık'a tartışmalı bir müdahale var. Hakem faul diyor emin değilim. Top ortalanıyor, bir kaleci yan topta yanlış çıkabilir, zamanlama hatası da yapabilir ama Karcemarskas 25 yıldır görmediğim bir şeyi yapıyor. Top dengeli ve yavaş geliyor, 3-4 metreden topu görerek çıkıyor. Boyu ve kolları uzun ama o topu yumruklayacağına elini uzatırmış gibi yapıyor. Bu da Galatasaray'a galibiyet golünü ve şampiyonluk yarışında çok önemli 3 puan getiriyor.Maça bakıyoruz, Galatasaray tel tel dökülüyor. Kaliteleri kalmadığı gibi dirençleri ve güçleri de bitmiş. Eksik Gaziantep maç boyu orta sahayı güle oynaya geçti, yan toplarda sürekli tehlike yarattı. Galatasaray'ın maç boyunca neredeyse tek pozisyonu Sneijder'in direkten dönen topu oldu. Burak çok fazla arayış içinde olsa da, fedakarca sağa sola koşsa da dengeli oynayamıyor. Maç al gülüm, ver gülüm bitti bitecek derken önce hakemin sonra kalecinin büyük hataları Galatasaray'a galibiyeti getirdi. Melo ve Selçuk'u anlayabilmek mümkün değil. Sözüm ona Türkiye'nin iyi orta saha oyuncuları ama özellikle hücuma katkıları sıfır. Ne Sabri, ne Hamit, ne Tarık ne de ilk yarıda Bruma kanatları hiç kullanamadılar. Semih sözüm ona Türkiye'nin en iyi stoperi, ilk yarıda öyle bir çalım yedi ki inanılır gibi değil. Ama sonuçta kazanan daima haklıdır diyoruz. Galatasaray'ın lig yarışında çok önemli bir 3 puan aldığını belirtiyoruz.
Hakem Özgür Yankaya her türlü skoru belirleyen adam oldu. Maç boyu bazı kararları ters verdi ama ikinci sarıdan Selçuk'u atmamasını kabul edemiyoruz. Son dakikada Tarık'a yapılan müdahalenin faul olmadığını düşünüyorum. Şimdi hakeme kritik soru; gol olduğu an hakem sağ ayağıyla ne yaptı, Sakın bu soruya gülmeyin; maçı seyredin, düşünün düşünün, düşünün. Maalesef hakemlerimiz ciddi anlamda S.O.S veriyor.