Galatasaray'da şapkalar öne konulmalı. Son iki sezon son 8 ve son 16 oynayan bu takımı bu hale getirmek için kim neler yaptı tartışılmalı. Hepsinden önemlisi Ludogorets kadar bile Şampiyonlar Ligi'ne aitmiş gibi görünmeme durumuna nasıl düşüldü? Unutulmamalı Galatasaray'ın 1905 yılında kuruluş amacı "Türkiye Ligi" değil, "Türk olmayan takımları yenmek" 2014'te bu felsefeden vazgeçemezsiniz. Hamza Hoca bu saatten sonra tamamen Türkiye'ye konsantre olacak. Ama biraz sert biraz iyi top yapan rakip önünde işler kolay olmaz. İşin acı yanı eldeki yerli oyuncu havuzu orada da hocanın karşısındaki en büyük sorun.
Levent Tüzemen: Acı gerçekler
Galatasaray camiası, taraftarı ve futbolcuların bir daha hatırlamak istemedikleri kabus dolu Avrupa macerası nihayet bitti.
Türkiye'nin Avrupa'ya açılan en güçlü penceresi olan Galatasaray, Devler Ligi'nde en kötü dönemini 1 puanla bitirirken kalesinde rekor düzeyde gol gördü. Geriye dönüp bakmanın anlamı yok. Her dibe vuruşun parlak bir yükselişi olur.
Galatasaraylı oyuncular da yöneticiler de tüm güçlerini artık lige ve kupaya vermeli. Avrupa'da önemli zaferler yaşamış Galatasaray taraftarı da doğru bir hareketle futbolcuları lige hazırlayacak bir sevgi ve destek sundu.
Galatasaraylı futbolcular, Hamza hoca ile birlikte ligde kendine gelirken taraftarların istediği frekansta top oynamaya başladı.
Ben bu tablonun Arsenal maçında sahaya nasıl yansıyacağını merak ediyordum. Ancak yarım saatte Arsenal 'jenerik' olacak 3 tane gol atınca Galatasaraylı oyuncuların maçı döndürme şansı yoktu. Ama mücadele, yardımlaşma, istek ligdeki gibiydi. Özellikle ikinci yarı Galatasaray'ın dirençli ve skoru kabullenmeyen, golü arzulayan düşüncesi mükemmeldi.
Bir gerçek var ki; Türkiye'de kulüp takımları artık dünya futbolunun atletik futbola döndüğünü görmeli ve ona göre hazırlanmalı. Çok koşan, çabuk hücuma çıkan, hızlı alan değiştiren ve yedikleri baskıdan müthiş pas kaliteleri sayesinde kurtulan ve güçlü bir hücum zenginliğine sahip Arsenal ne kadar etkili bir atletik takım olduğunu gösterdi. Ayrıca Türk futbolcularının en büyük eksikliği 'bireysel antrenmanlar'a yeterince ilgi duymamalarıdır. Bu yüzden Arsenal kalesine atılan şutların kaleyi bulmaması oyuncuların bireysel vuruş zaafıdır.
Galatasaray da İtalyan hocalar döneminde unuttuğu rakibe önde basmayı yeniden hatırlamaya başladı. En iyi savunma hücumdur sloganı Galatasaray'ın oyun felsefesiydi. Hamza hoca sayesinde Galatasaray artık bekleyen takım olmayacak ve önde baskı yapan kimliğine kavuşacaktır. Ayrıca Galatasaraylı oyuncular Hamza Hoca'nın antrenman tarzı sayesinde pas ve koşu kalitesi yüksek bir takım olacaktır. Kadro istikrarı ve rekabet iyi oyunu körükleyecektir.
Rıdvan Dilmen: 1980'lere geri döndük
Galatasaray elendi, hem de Şampiyonlar Ligi'ndeki grubunda dört karşılaşmasını ilk 30 dakikada mağlubiyetle bitirerek. İki Borussia Dortmund ve iki Arsenal maçları daha 30'uncu dakikalara gelindiğinde bitmişti. Üstelik grupta oynadığı hiçbir maçta da öne geçemedi. İyi de oynamadı. Arsenal ne kadar müsaade ettiyse o kadar oynadı. Arsenal ilk yarıda sıktı, 3 gol, bir direk ve 4 yüzde yüz gol pozisyonu... Maçın ikinci yarısında artık liglerini düşünmeye başladılar. Genç oyuncuları da soktular. Zaten ideal kadrolarından 4-5 oyuncuları yoktu. Güle oynaya Türk Telekom Arena'dan Londra'ya döndüler.
Arsenal takımı atletik, organizasyonu iyi ve güçlü bir ekip. İki takım arasında çok sıklet farkı vardı. Debuchy ile Chemberlain'i beğendim. Galatasaray'da ise ilk yarıda kimse, ikinci yarıda ise Arsenal'in müsaade ettiği anlarda Emre Çolak'ı beğendim.
Hamza Hamzaoğlu, kazanarak prestij de kazanmak istedi ama Arsenal gibi çabuk çıkan bir takıma fazlasıyla riskli oynadı ve ilk yarı maç bitti.
Buradan itibaren dün akşamki maçın dışında başka şeyler yazmak istiyorum... Benim futbol hayatıma başladığım yıllarda futbolda bir tabir vardı; "ARAMIZDA ÇOK FARK VAR" denirdi. 2000'lerde özellikle Galatasaray'ın aynı zamanda Milli Takım düzeyinde de bu 'ARAMIZDAKİ FARK' kalkmıştı. Fakat son birkaç yıldır hem kulüp takımları (Beşiktaş hariç), hem de Milli Takımlar kötü. Bundan sonra bu ARAMIZDAKİ FARK değişti, SEVİYE oldu. En düşündürücü olay bu.Dortmund geliyor, 30 dakikadan sonra Bundesliga maçını düşünmeye başlıyor. Arsenal geliyor, 30 dakikadan sonra Premier Lig'i düşünüyor. Genel anlamda 80'lerle aramızdaki tek fark, kelime farkı. ARAMIZDAKİ gitti SEVİYE geldi.
Ahmet Çakar: Felaket günleri
Dün gece İstanbul'da yine bir Şampiyonlar Ligi maçı seyrettik. Seyrettik ama tablo çok kötü. Galatasaray, Türkiye'nin en iyi takımlarından biri, milyonlarca Euro yatırım yapılmış bir kadro. Karşısındaki rakip her ne kadar Arsenal de olsa aslında Arsenal'in B takımı. Arsenal'in B takımı bile Galatasaray'la mukayese edilince hazin bir tablo ortaya çıkıyor. Fundamental açıdan durum felaket. Oyun bilgisi, çabukluk, fizik güç hepsinde aradaki fark çok net ortada. Bu farkları anlayabilmek için futbolun içinde olmanız da gerekmiyor. Eğer tablo bu kadar kötüyse Türkiye'de her şeyi yeniden planlamak lazım. Yıllar önceydi Galatasaray, bu takımı Kopenhag'da penaltılarla devirerek UEFA Kupası'nı müzesine götürmüştü. Hem de ezilmeden ve başa baş oynayarak.Demek ki ülke olarak ne kadar geri gitmişiz.
Karşılaşma Borussia Dortmund maçına çok benzedi. Arsenal, ilk 30 dakikada maçı bitiriverdi. Podolski geldi golü yaptı; ardından Ramsey geldi golü yaptı. Ardından yine Ramsey belki de bu sene Avrupa'nın en güzel vuruşlarından birisine imza atarak maçı bitirdi.İkinci yarı sahaya tuhaf Arsenalliler girdi. Suratlarına bakıyoruz 13-14 yaşında gibi. Sonra spiker yaşlarının 17-18 olduğunu söyledi. Onları Galatasaray'ın milyonlarca Euro'luk isimleriyle kıyaslayınca çok daha iyiler.
SAHADA GALATASARAY YOKTU
Kimse kızmasın ama Galatasaray'da birkaç oyuncu dışında hiçbir oyuncu Şampiyonlar Ligi seviyesinde değil. Buna Bruma da dahil. Lig maçlarında boş alan bulunca uçuyor ama dün gece sahada yoktu. Tarık da yoktu. O yoktu, bu yoktu... Ve tabii ki Galatasaray diye bir takım da yoktu.Üzüntüm Hamza Hamzaoğlu'na... Hayatında ilk kez teknik direktör olarak Şampiyonlar Ligi maçına çıktı, onda da çok üzüldü. Yapılacak bir şey yok, bundan sonra tek hedef kaldı: Süper Lig.