Böylesine bir defans kurgusunu geçebilecek tek seçeneği kullandı. Golün kısmetini bilmek yerine, golle birlikte şımardılar galiba. Beraberlik sayısına bakalım mesala; Tolga aut atışı yapıyor. Normalde ayağa kullanması gerekiyor, takımı gönderdi. Birinci yanlış... Topu en uzuna atması gerekiyor, atmadı, ikinci yanlış. Karşılanan topa çıkması gerekirken, kalesine dönüyor; üçüncü yanlış... Süper Lig'in iyi oyuncuları, böylesine organize ve üst düzey ortamda birden bire sıradanlaştıklarının farkına varamadılar en kötüsü... Adına şarkı yazılan Demba Ba'nın kaleyi tutan şutu yok, Gökhan Töre kendi şovunun peşine düşüp; etrafından uzaklaştı. Tek pası yok. "Yazık" demekten başka bir şey gelmiyor. Okul takımı gibi kalsalardı, böylesine şarkılar - türkülerle format değiştirmeselerdi, Brugge gibi ne olduklarını ve sınırlarını bileceklerdi.
Metin TEKİN
Bilic ve tercihleri
Beşiktaş 4 gün önceki Süper Lig maçındaki kadroyu sahaya taşıyarak başladı. Doğru muydu diye sorarsanız, bence bu başlangıç tercihi olarak doğruydu. 0-0'ı çok iyi oynayan Brugge'e karşı Beşiktaş'ın gole ihtiyacı vardı. Beşiktaş aradığı golü belki ilk yarıda bulamadı ama tıpkı Belçika'da olduğu gibi ikinci yarının hemen başında oyunu 1-0'a getirince Brugge'nin planları bozuldu ve Beşiktaş tura çok yaklaştı. Ama klişe söylemle o kadar basit bir gol yedi ki Beşiktaş, Avrupa Ligi kalitesinde sonuçlarda bu kadar kolay değişkenliğe yer yoktur. O dakikadan sonra tıpkı Belçika'daki gibi oyunu ele alan Brugge takımı ortaya çıktı. Koşular, pozisyonlar buldular ve oyunu önce 2-1'e ardından 3-1'e getirerek Beşiktaş'ın turu çevirmesini imkansız hale getirdiler. Belki öne geçen Brugge olsaydı farklı düşünebilirdik ama Beşiktaş 1-0 öne geçtikten sonra Brugge'nin tur atlaması oyunun başka bir dramatik yanıydı. Motta ile golü bulduktan sonra öne doğru oynamaya devam eden mi yoksa biraz daha topa sahip olan bir takım mı gerekirdi; bana göre ikincisi. Yani iki forvetle başladığı oyuna orta sahayı güçlendirerek devam edebilirdi Bilic. Ama kısa sürede yenen gol bu hamle ihtimalini de ortadan kaldırdı. Brugge'nin kontratak planı oyunun anahtarıydı. Bana göre oyun planlarında bunu da etkili şekilde uyguladılar. Dün akşam en çok tartışılacak şey Bilic'in kalede Tolga tercihiydi. Bu kadar uzun zamandır oynamayan Tolga seçimi çok sorgulanır. Bana göre yenen ilk iki golde Tolga yeterli müdahaleleri yapamadı. Oyuncu performanslarına baktığımızda bence Tolgay 60. dakikaya kadar çok iyi yaptığı oyun servisi ve Gökhan Töre'nin her zamanki etkinliğinde olmadığı gerçeği var. Buna Brugge'ün aldığı tedbirleri de ekleyebiliriz. Ama Avrupa'da ilerleme hayali bu kadardı. Şimdi artık profesyonel futbolun gerçeğine, yani klişe tanımıyla öndeki maçlara bakacak Beşiktaş. Önünde üç gün sonra çok önemli bir derbi var. Futbolculukta bazen üzülmeye bile hakkınız yoktur. Çünkü üç gün sonra Fenerbahçe derbisi var. Beşiktaşlı futbolcular için de bu böyle olmalı.
Murat ÖZBOSTAN
Tolga çıkmadı Atiba girmedi!
Beşiktaş bu turda iki maçta da öne geçip maalesef ikisini de kaybedip tur Club Brugge'ün hakkı dedirtti. Belçika takımı ilk maçtaki silik futbolunu bir kenara bırakmış, dün alan savunmasını çok iyi yapan ve hücuma zıpkın gibi çıkan bir takımdı. Kurada Club Brugge çıkınca tüm Beşiktaşlılar çok büyük sevinç yaşamıştı. Oysa bu işin daha zor olacağı bir gerçekti!. Beşiktaş, dün gece Liverpool maçındaki oyunun kenarından bile geçemedi. Bu kez 2 değil bir gol tura yetiyordu. Motta'nın olağanüstü golü de o kapıyı açtı. Ama Türkiye'de derbi kazanamayan Biliç bir maçı daha avuçlarının içinde tutamadı. Takım "Atiba girsin" diye bas bas bağırıyordu. Üstüne kaleci Tolga'nın çıkmak yerine bekleyip yediği gol sonrası Beşiktaş meydadına inen Barbaros Bulvarı gibi yokuş aşağı..
NE NECİP NE DE OPARE...
Onlar yakaladılar ve affetmediler.. Hakem maçın başında Demba Ba'yı düşüren oyuncuya kırmızı kart çıkarsa, başka bir maç olur muydu? Bilinmez. Ama bir gerçek var. Ne Necip stoper ne Opare yeterli bir bek ne de sağdaki futbolcusundan daha fazla panikleyip Olcay Şahan'ı sağ beke çeken Biliç, Avrupa'da nisan ayı görecek teknik adam değil. Kura çekildikten sonra Biliç için 10 günde 3 maçın kader maçları olduğunu yazmıştım. Gökhan Töre ve Olcay Şahan'ın taşın altına ellerini sokması gerektiğini, yoksa sezon açılışında o elleriyle yeni bir teknik adamın elini sıkmak zorunda kalacaklarının altını çizmiştim. Beşiktaş için artık tek kulvar var. Bu savunmayı Fenerbahçe affetmez. Gökhan Töre, Olcay ve Demba Ba üçlüsünün buna bir itirazı var mı? Beşiktaş'ı şampiyon yapacaklar mı bunu Pazar akşamı göreceğiz... Ve taraftar.. Destek muhteşem başladı ama maçın en önemli bölümlerinde sabır göstermeyip takımı ıslıklamaları hoş değildi. Unutulmasın ki bu heyecanı bu coşkuyu bu takım yarattı.. Her şeye rağmen teşekkür etmek lazım...
Fatih DOĞAN
Bu vedanın suçlusu Bilic
Beşiktaş tabir yerindeyse "Liverpool denizini aşıp, Brugge deresinde boğuldu..." Baş suçlu Slaven Bilic... Çok sevdiğim, değer ve de destek verdiğim Bilic hem Beşiktaş'ı yaktı, hem kendini... Hem kendini kandırdı, hem de bütün ülkeyi.. "Brugge'e saygı duyuyoruz" dediğinde samimi zannetmiş umutlanmıştım. Ancak ilk maçta başladığı yanlışlarına bir de çift forvete dönüp sistem değişikliği ekledi. Hem kendi gerçeklerini unuttu, hem de takımınınkini... Bu takım 1.5 yıldır 4-2- 3-1 oynuyor. İyi de oynuyor. Önde Veli-Atiba oynadığında vasat defansın açıklarımı da çok iyi kapatıp ileri dörtlüye müthiş bir rahatlık sağlıyordu. Bilic bu işleyen çarkı bozdu.. İlk maçı hatırlayın Atiba'nın yokluğunda stoperde Necip-Ersan tek ön libero Veli'yle oynadı. 1-0'ı bulmasına rağmen ön liberoyu çiftlemeyi ve orta sahayı güçlendirmediği için 2 gole davetiye çıkarmıştı. Dün gece bu aşırı özgüveni boyut değiştirdi. Forma renginin aynı olmasından mıdır? Brugge maçına Erciyes sistemi ve taktiğiyle çıktı.. 4-4-2'ye dönüp Mustafa- Demba Ba ile sahaya çıktı. Atiba'yı kulübede bırakıp Veli'yi yine yalnız bıraktı. İlk yarı Brugge sahada daha iyi oynadı, daha çok pozisyon buldu.
SUÇLU TOLGA DEĞİL...
Dün Motta'nın kişisel becerisiyle 1-0'ı bulunca. "Bu fırsat kaçmaz. Bilic ilk maçtaki hataya düşmemeli. Atiba- Veli'ye dönmeli" diye yüksek sesle söylenirken Brugge Beşiktaş'ı çözdü... Suçlu ne Mustafa, ne taraftarın haksız yere ıslıkladığı Tolga, ne Franco, ne de hata yapan Necip! Baş suçlu Bilic.. Hırvat hoca takımın sistemiyle ve başarılı kodlarıyla oynadı.. Beşiktaş bu kadar oynamayı, bu kadar romantizmi kaldıramadı. Brugge'de basın toplantısında ısrarla uyarmasam, tatmin edici cevaplar alsam "Sağlık olsun" der geçerdim. Yazık oldu hem Beşiktaş'a hem Bilic'e...Çok mutsuz bir gece yaşadık. Büyük hayal kırıklığına uğradık.
Erman TOROĞLU
Ders almanın yaşı yok!
Beşiktaş'ta Liverpool rövanş maçı hariç mücadelede yük, futbolcular arasında eşit dağılmıyor. Bazılarına fazla yük biniyor, bazıları ise kaçak güreşiyor. Brugge öyle aman aman bir takım değil. Belli planları var. Ama takımın hepsi oyunun içinde. Eğer dün geceki gibi olursa İstanbul'da Beşiktaş'ın işi daha da zor. Bu Brugge, İstanbul'da Beşiktaş için daha tehlikeli olacaktır..." Yukarıda okuduklarınız dün akşamki maçtan sonra değil, 12 Mart'ta Belçika'da oynanan ilk maçtan sonra Sabah 'ta yazdığım yorumun bir kısmı. Peki biz daha hala Türkiye'de "Vatan, millet" diye cila yapıyoruz. İki takım arasında kalite farkı var. İlk maçta zaten belliydi. Belliydi de Bilic hiç olmazsa bazı detaylarda doğru işler yapabilirdi. Mesela 73 dakika Mustafa'ya tahammül etmesi akıl alır gibi değildi. Brugge gibi fiziğe dayalı top oynayan bir takıma karşı Atiba'yı oynatmaması da akıl alır gibi değil. Beşiktaş için şunu bir yıldır söylüyorum; Beşiktaş'ın iki kalecisi de büyük takımda oynayacak kaleciler değiller. Necip rakip takım futbolcularıyla kafa kafaya oynayacak bir futbolcu değil. Demba Ba geldiği zamanki Demba Ba değil. Çok güçsüz ve bir tuhaf, anlamak mümkün değil. Bilic şansının da yaver gitmesiyle bir şeyler yaptı gibi gözüküyor ama tribüne oynuyor. Olcay uzun zamandır ortalıkta yok. Aslında Beşiktaş'ın şu anki durumu Türk futbolunun genel yapısıyla orantılı. Gökhan Töre başlı başına bir takım ama nasıl? Kendini öyle görüyor ki, "Ben bir taraftayım Beşiktaş takımı bir tarafta" diyor. Tek başına "Vatan kurtaran aslan"ı oynamaya gidiyor. Bruggeli oyuncular sokak köpeği gibi saldırıyorlar, ısırıyorlar, hırsla bastırıyorlar. Peki Beşiktaşlılar için ne diyelim biz? Narin, kibar, kırılgan ama burunlarından kıl aldırmayan! Hakemi Beşiktaş aleyhine fazla bir şey yapmadı. 72. dakikadaki pozisyonda Beşiktaş'ın aleyhine penaltı çalsaydı, kim ne diyebilirdi?
NOT: Kura çekiminde Brugge çıktığında Beşiktaş Başkanı Fikret Orman ve yöneticilerin havaya sıçramalarını hayretler içinde izlemiştim. Hatta Brugge teknik direktörü olsam bu görüntüyü alır Beşiktaş maçlarına sahaya çıkmadan evvel oyuncularıma gösterirdim. Çünkü o görüntüleri amatör bir yönetici bile vermezdi. Eğer Avrupa'da tur geçeceksen önce yöneticilerin tur atlayacaklar sonra takımların. Ama ders almanın yaşı yok tabii.
Rıdvan DİLMEN
Çift forvet kumarı...
Ben birkaç maçta yaptıkları dışında Slaven Bilic'i beğeniyorum. Bunların en başına da dün akşamki maçı koyuyorum. Mağlubiyetlerden sonra teknik adam eleştirisi kolay. Ben kazanırken de eleştirenlerdenim. Ama Beşiktaş'ta 5-1 kazanılan Kayseri Erciyes maçından sonra çift forvet modası başladı. Çift forvet diye, diye, diye, diye buraya geldiler. "Brugge karşısına çift forvet çıkarsak 5 atarız, öyle yaparız böyle yaparız" dendi. Hatta Bilic basın toplantısında inanmadığı politik cevaplarla bu soruları yanıtladı. Süper Lig'de ilk 8 sıranın altındaki takımlara karşı 2 değil 3 forvetle de oynarsın. Ama Avrupa'da hele hele 14 maçtır mağlup olmayan disiplinli bir takıma karşı 'ortada Veli ile Tolgay'ı bırakayım; Demba Ba'nın yanına Mustafa'yı koyayım, savunmada rötuş yapayım' gibi büyük kumarlar oynanmaz. Kayseri Erciyes maçındaki çift santrfor Bilic'i de yanlışa itti. Avrupa takımına karşı içeride dışarıda çift santrfor oynadığınız zaman dünkü sonuç ortaya çıkar. Beşiktaş'ın oynadığı başarılı Avrupa maçlarını bir hatırlayalım. Demba Ba'nın arkasında hep 5'li orta saha vardı. Dün akşam Brugge, orta sahasıyla ayakta kaldı. Maç boyunca da daha fazla pozisyon buldular. Beşiktaş'ta bireysel hatalar da gelince elenmek kaçınılmaz oldu. Bir de şu var; Beşiktaş müthiş bir golle öne de geçti. Al sana harika bir fırsat daha... Mustafa Pektemek'e teşekkür et al kenara. Oğuzhan ya da Atiba'yı sok oyuna. Sanki ilk maçı 3-1 kaybetmiş gibi golün ardından da oyuna aynı şekilde devam etti Bilic. Daha bir hafta önce Brugge nasıl oynadı, biz bu takımı eleriz dedik. Ama şifre aslında Beşiktaş'taydı. Onlar oynatmadı. Oradaki maçta beş tane koşan orta saha oyuncusu, bir hafta sonra Olimpiyat'ta birden bire merkezde Tolgay ve Veli ile çift santrfor Mustafa ve Demba Ba. Bence Bilic inanmadığı bir kumarı oynadı ve kaybetti. Herkesin çok beğendiği Beşiktaş'ı yok etti ve başka bir Beşiktaş koydu. Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan özellik 5'li orta sahadır. Dün bunu uygulamamanın bedeli ağır oldu. Siyah-beyazlı takımda bireysel hatalar da oldu ama dün akşam maçın ardından Tolga Zengin'e yapılanları çok yanlış buluyorum. Resmen içim acıdı. Sonuçta Beşiktaş'a hizmet veren, özveriyle çalışan bir isim.