Biz de Galatasaray'da kendi kendimizi sorumlu bularak 'Kim başkan olacak' diye toplanıyoruz. Faruk Süren, Ali Dürüst, Fatih Altaylı ve ben her hafta toplanıp yemek yiyoruz. Ortaya çıktı ki hepimizin ortak isteği Ali Dürüst. Fakat haftalarca Ali'yi 'Evet' demeye ikna edemedik. Biz ikna olduk ki Ali bu işi kabul etmeyecek. Kim olabilir, ne olabilir derken Fatih Altaylı, Özhan Canaydın teklifi ile geldi. Faruk ile Ali de onayladılar Fatih'in teklifini. Dedim ki 'Arkadaşlar, benim bu toplantılardaki görevim bitmiştir. Özhan Canaydın'ın başkanlığı için ittifak ettiyseniz eğer benim size katılmam mümkün değil. Bundan sonra da size faydalı olmam mümkün değil. Size hayırlı başarılar' dedim. Özhan seçildi başkanlığa, sonra neler olduğunu da herkes gördü. Yani, benim için Özhan dönemi bir kayıp. Onu ısrarla başkanlığa seçtikleri için de 'Başarısızlığını göre göre Özhan Canaydın'a oy verenlerin arasında olmak bana yakışmaz' diyerek Galatasaray Kulübü Kongresi üyeliğinden istifa ettim. Benim için Özhan dönemi Galatasaray tarihinde bir kayıptır. UEFA ve Süper Kupayı kazanmış Galatasaray'ın bugün çok daha yukarılarda bir yerlerde olması gerekiyordu. O kayıp dönem Galatasaray'ı neredeyse başladığı noktalara getirdi. Benim için o dönemin o kaybın sorumlusu Ali'dir. Görevi kabul etseydi Galatasaray bugün Real Madridlerin, Barcelonaların, İnterlerin, Milanların düzeyinde bir takımdı Avrupa'da. Ben hala ona inanıyorum. Doğru - yanlış. Ama o Ali o sessizliğiyle, o ön plana çıkmayışıyla Galatasaray AŞ'nin yani futbol şubesinin resmen başına geçti. Futbolun sorumlusu oldu ve o darmadağın takımın toparlanmasında başrol oynadı.
Tabii ikinci rolü de Abdurrahim Albayrak oynadı. Abdurrahim Albayrak bütün hatalarına, yanlışlarına rağmen tanıdığım en samimi Galatasaraylıdır. Öl desen ölür Galatasaray için. O dönemde yazılanlar açık, Galatasaray'da kaç futbolcu varsa kadrosunda adeta o kadar parçaya bölünmüşlerdi. Yani Trabzonlular var, gurbetçiler var, yabancılar var… Birbirlerine selamı sabahı kesmiş darmadağın bir takım vardı. Abdurrahim, bu takımı toparlayıp, ağabeyi rolünü çok güzel üstlendi. Futbolcular her dertlerinde ona koştular. Abdurrahim Albayrak onların sorununu çözdükçe, Abdurrahim'i kendilerine yakın hissettiler. Abdurrahim onları birbirlerine yakınlaştırdı ve o dağılmış Galatasaray futbolcuları yeniden bir takım haline geldiler.