İlk yarı Beşiktaş az da olsa oyuna hakimdi. Kayserispor, Beşiktaş'a cevap vermeye çalışıyordu ama gücü yetmedi. Nereye kadar? Beşiktaş'ın attığı ikinci gole kadar! Maç 1-1... Hakem Bülent Yıldırım sahneye çıkıyor. Olmayacak bir faul çalıyor. Çaprazdan bir vuruş var. Nedendir bilinmez, Kayseri bu vuruşun önüne iki futbolcu koyuyor. Sosa da bu hatayı affetmiyor. Kendine göre yakın direğe vuruyor ve gol oluyor. Bu golde üç tane temel öğe var. 1-Hakemin eyyamı. 2-Kayserispor'un hatalı barajı. 3- Sosa'nın güzel vuruşu... Kaleci Tolga, Beşiktaş'ın attığı golde topu çok güzel yerden oyuna soktu. Gönderdiği o top, ikinci pozisyonda Gomez tarafından gol yapıldı. İkinci yarıda iki tarafın da öyle etkili pozisyonu yok. Bu durum önde olan Beşiktaş'ın işine geldi tabi.. Bu yarıda en net pozisyonu Gomez ile yakaladılar. Ancak Gomez topu vaktinden önce Sosa'ya vermeye kalktı ve pozisyonu kaçırdılar. Beşiktaş'ın o tempolu hali yok. Hani tarihte vardır ya, "Cilalı taş devri", "Yontma taş devri" sonra "Taş devri..." İşte Beşiktaş'ın hali de onun gibi bir şey oldu. Futbolcu eksikliği mi var? Olabilir. Mesela Oğuzhan'ın yokluğunu hissettiler. İkinci yarı özellikle Beşiktaş maçın direksiyonuna hakim olamadı. Bu devrede Kayserispor topla daha etkili gözüktü ama onlar da rakip ceza alanı içinde etkili olamadı. Bu tip maçlar tehlikelidir. Hani derler ya, "Ummadığın taş baş yarar!" Beşiktaş öyle bir rakiple oynadı. Bakın dakika 90+3 Biseswar neredeyse 40 metre top sürüyor ve çok tehlikeli bir şekilde ayak içi plase yapıyor. Gol olsa maç biteceği için telafi şansı yok! Ama bir tane Beşiktaşlı oyuncu "Nereye gidiyorsun arkadaş?" diyerek Biseswar'ı durduramıyor. İşte Beşiktaş'ın dünkü özeti bu! Hakemlik konusunda benim mantığım şudur; bir hakem FIFA hakemliğine yükselip, bitiriyorsa hakemliğini de bitirmeli. Düşünün adam ordu komutanı, General! O komutan Albay rütbesine inip görev yapmamalı. Hakemlikte de durum aynı! Siz aksini düşünüyorum diyebilirsiniz, sonuna kadar tartışırım. Hakemin önünde hedefi yoksa, niçin maç yönetir? Daha fazla maç yöneterek "para kazanmak" için. Hakemlik fazla maç yöneterek para kazanılacak bir iş değildir.
Beşiktaş maç fazlasıyla yeniden zirvede
FATİH DOĞAN
Sosa'nın hediyesi
Beşiktaş, Akhisar yenilgisinden önemli dersler çıkarmış! 30'un üzerinde atak yapıp 15'e yakın teklikeli pozisyon geliştirip maçtan 2-0 mağlup ayrılmak takımı derinden yaralamış. "Kontrolsüz güç, güç değildir" repliği ile özetlenebilecek bu durumun yansıması Kayseri'de görüldü. Daha kontrollü, daha temposuz, daha akıllı ama golü bulan bir Beşiktaş vardı. Felsefe olarak taban tabana zıt iki maçtaki mutlak iyi olanında (Akhisar) Beşiktaş'ın kaybetmesi, vasat ve durağan olanında (Kayseri) kazanmasıydı. Tam bir ironi... Beşiktaş'ın lehine olan bu durumun iki nedeni olabilir. 1- Güneş'in "Sakin olun, kontrolsüz saldırmayın" telkinini futbolcular abartmış olabilir. 2- Deniz seviyesinden 0'dan gelip 1050 metreye çıkıp soğuk atmosfere oyuncuların intibak edememesi... Beşiktaş maçtan 24 saat önce gelerek farklı bir tercihte bulundu. Ancak son 20 dakika hiç görülmemiş şekilde Beşiktaş'ın temposunun düşmesi ve Kayseri'nin bulduğu pozisyonlar ikinci şıkkı öne çekiyor. Kayserispor'un Bursa'yı deplasmanda yenmesinin ve yükselişinin tesadüf olmadığı görüldü. Tolunay Kafkas'ın talebeleri futboluyla 1 puan almayı hak etti. Bu takımda Süper Lig'de kalma kararlılığı var. Ancak devre arası öncelikle defans ve kanat üzere 3 takviyeye ihtiyaç var. Biseswar'ın etrafının güçlendirilmesi şart. Beşiktaş'a gelince hücum kanat oyuncularında ciddi düşüş var. Bu taraftar Gökhan ve Olcay'dan çok daha iyi oyunlar gördü. Onların ritimsizliği Gomez'e yansıyor. Dün maçı Sosa aldı. Gomez'e attırdığı gol ve attığı frikik golüyle 3 puanı kurtardı. Gomez'in golü, Sosa'nın asistinde Kayseri atağını kontratağa çeviren Tolga'nın başlangıcının büyük payı var. Yediği gol Tolga'ya değil arkada kendini defansa unutturup şık bir topuk yapan Biseswar'a yazar.. Maç öncesinde Beşiktaş'ta, Kayseri doğumlu olan Bülent Yıldırım'ın maçı yönetecek olmasının endişesi vardı. Ancak hakem tarafından canı yanan taraf Kayserispor oldu...
METİN TEKİN
Sosa etkisi
Beşiktaş'ın o alıştığımız rakibe baskı kurma ve pozisyon zenginliği yaşatan oyununu dünkü maçta göremedik. Bunun nedenleri sizce neler olabilir?
Dün akşamki Kayseri maçı oyunun sorgulanması açısından önemliydi ama geçen haftaki yenilgiden sonra önemli olan 3 puan alıp alamayacağıydı... Özellikle ilk yarı ve maçın 70 dakikalık bölümünde Beşiktaş'ın alışılmış oyununu göremedik. Beşiktaş'ın oyununu tarif ederken hep kullandığımız 'hücum zengini, pozisyon zengini' sözlerinin tam karşılığını bulamadık. Ancak ben iki hafta önce de söylemiştim. Bazen maçı oyun üzerinden değil skor üzerinden değerlendirmek zorunda kalırsınız. Bunun sebebi olası bir puan kaybında Beşiktaş'ın olumsuz giden bir süreçten bahsedilecekti. Bu galibiyet bunun önünü kesti ve G.Saray maçına aradaki 6 puan farkını koruyarak çıkmasını sağladı.
Geçen hafta eleştirilmesine rağmen savunma kurgusunda Ersan'ın yokluğunda Tosiç tercihini nasıl yorumluyorsunuz?
Burada Şenol Güneş'in, "Ben Milosevic ve Franco'yu kullanmayacağım" tercihinden söz edebiliriz. Bu savunma hattına çok başarılı diyemeyiz. Oyunun geneline baktığımızda vuruş anına kadar Kayseri'nin getirdiği bir çok pozisyon var. Bunların savunma zaafından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Beşiktaş, öne geçmesine rağmen rakibi hem skor olarak hem de oyun olarak maçın içinde tuttu. Beşiktaş'ın en verimli, en etkili ismi hiç şüphesiz Sosa'ydı. Golü yaptırdı, duran toptan golünü attı. Hep doğru seçimleri, doğru tercihleri yaptı. Gol atmasına rağmen Gomez'deki düşüş ise dikkat çekti. Yine en önemeli isim orta sahada Atiba'ydı. Beşiktaş'ın en olumsuz görüntüsü ise orta sahasının rakibe istediği işleri yapmasına müsaade etmesiydi...
Beşiktaş'ın dünkü oyunu, Avrupa'da Sporting Lizbon'a ve ligde Galatasaray'a yeter mi?
Her maçın ayrı bir karakteri vardır. Lizbon da öyle olacaktır.. Dünkü görüntüden Sporting Lizbon maçı için çıkarımlarda bulunamazsınız. Tabii lig başlangıcı ile son 3-4 haftalık oyunu kıyaslarsak Beşiktaş'ın oyun gücünün aşağıya doğru düştüğünü söyleyebiliriz. Galatasaray karşılaşması ise bambaşka bir atmosferde oynanacak. Çünkü Beşiktaş, olası bir galibiyetle bir rakibini ligden kopartabilecek...
ÖMER ÜRÜNDÜL
Görüntü iyi değil
Beşiktaş, Kayseri'de erken bir skor avantajı yakaladı. Kayserispor açısından daha maçın başında güçlü bir rakibe karşı, 50 metre genişlikte az adamla yakalanıp, kontratak golü yemek günümüz futboluna ters düşen bir durumdu. Bu golden sonra Beşiktaş'ın çok rahat bir maç çıkaracağı düşüncesi hakimdi ancak kısa sürede beraberlik golünü yediler. Ondan sonra da bütün saha içi dengeleri Beşiktaş aleyhine değişti. Biseswar hariç kapasitesi sınırlı oyunculara sahip ev sahibi, müthiş bir fizik güç ve yüksek tempo ile Beşiktaş'a baskı kurdu; sayısız da duran top kazandılar. Devre sonuna gelinirken ani gelişen bir Beşiktaş atağında hakem Yıldırım bir faul yarattı. Sosa'nın vuruşunda da kaleci Kayacan büyük bir hata yapınca, Beşiktaş beklemediği bir anda tekrar öne geçti. İkinci yarıya Beşiktaş vites yükselterek başladı. Bunun yanında Kayserispor da oyun disiplininden uzaklaşıp, çıkarken de pas hataları yapınca Beşiktaş ilk 15 dakikada rekor sayıda pozisyon buldu ama değerlendiremedi. Ondan sonra tekrar Kayseri'nin fizik gücüne mahkum olup, 90. dakikaya kadar baskı altına girdiler. Beşiktaş'ın dün en büyük şansı, büyük emek sarfeden rakibinin üst düzey beceriksizliği idi. Yine de bu olumsuz futbola rağmen önemli 3 puanı aldılar. Genel olarak tüm takım oyuncularının performansı yeterli değildi. Ben en çok Rhodolfo'yu beğendim. Takımın dinamosu Atiba'da da yorgunluk var. Beşiktaş ilk ve ikinci yarının ilk 15 dakikaları hariç toplam 60 dakika baskı altında kaldı. Bunun en önemli nedeni, her zaman vurguladığım gibi Beşiktaş kontrol futbolunu uygulayamıyor. Kötü oynayabilirsiniz, rakip de iyi oynayabilir, üstünüze gelebilir. O zaman önemli olan sahayı enine kullanıp, pas alışverişleri ile tempoyu kırmak. Bu yapılamıyor. Beşiktaş çok kritik Sporting Lizbon ve Galatasaray maçları öncesi hiç de iyi bir saha içi görüntüsü vermedi. Bu arada İsmail Köybaşı'nın ofsaytlara dikkat etmesi lazım. Lokomotiv Moskova maçında yenen golde ofsaytı bozmuştu, dün de aynı şeyi yaptı.
RIDVAN DİLMEN
Sezon başındaki Beşiktaş yok
Beşiktaş, Akhisar maçının ilk yarısını iyi oynayıp 2-0 geride bitirdi, dün ise kötü oynayıp 2-1 önde tamamladı. Beşiktaş'ın 45 ile 63 arası maçı formaliteye çevireceği bir dönem vardı. Bire birler, ikramlar... Benim saydığım 4 net pozisyon var. Kayserispor takımı skorda tutunmuş olmanın getirisiyle son bölümde çift santrfora dönüp baskı kurmaya çalıştı. Beşiktaş'ın ikinci yarıda girdiği ama değerlendiremediği tüm pozisyonlar orta saha bölgesinde kapılan toplarla geldi. Yani Atiba ve Necip ile... Sivasspor maçı bu şekilde kazanıldı. Tabii ki Oğuzhan, Quaresma, Ersan gibi üç banko oyuncu oynamıyor ama Akhisar ve Sivas'taki görüntüye göre gerideydi Beşkitaş. Dünkü maçta savunma ile orta saha arasında ciddi boşluklar vardı. Beşiktaş geniş alanda yaptığı presi başarırsa pozisyon bulan bir takım. Bir deplasmanda ancak bu kadar pozisyon bulursunuz. Gomez'in yerine giren Cenk'in de gereksiz vuruşları vardı. Sadece kenardan giren hücum oyuncularından verim alamadı Şenol hoca. Olcay kendisine dikkat etsin, fiziki kalitesini kaybederse koordinasyonunu da kaybeder. Koşuyor ama kuvvetli değil. Kaldı ki Gomez gibi bir oyuncuyla oynuyor, daha fazla gol fırsatı bulabilmesi gerekiyor. Beşiktaş'ta topu alan gidiyor. İsmail, Beck, Gökhan, Olcay... Orta sahada tutan oyuncusu yok. Tolgay olsa buna alternatif olabilir. Bence deplasman Türkiye rekorunu kıracaktır Beşiktaş. İçeriden fazla gol atıyorlar. Sezon başında övgüler yağdırdığımız Beşiktaş yok. Oyunu 60 dakika forse eden Beşiktaş'tan kopuk kopuk oynayan ama hala pozisyon üreten bir hale geçtiler. Gökhan Töre önemli bir isim... Aslında Gökhan sezona iyi başlamıştı. Milli Takım'da ve Beşiktaş'ta yedek kalınca özgüven kaybetti. İzlanda maçında kırmızı kart görmesinden de önce düşüş başlamıştı, şimdi yedek kalmanın da getirdiği bir formsuzluk var. Gökhan düzgün bir çocuk ama fazla duygusal... Olcay iki maç yedek kalsa üçüncü maçta özverili oynar, tekrar formayı almaya zorlar ama Gökhan çözülüyor. Gökhan hırslanırsa tekme atıyor. Yine de ikinci yarıdaki 15 dakikada etkili oldu ama buna rağmen kazanmak önemli. 90+2'de Cenk'in 4'e 2'de yanlış bir pası oldu... Bu işlerin en iyisini Beşiktaş'ta Oğuzhan yapar. O olsa o tip pozisyonlar farklı gelişirdi. Tolunay hocanın takımlarını kompakt, sert, az pozisyon bulsa da az pozisyon veren bir kimlik içerisinde görüyoruz. Sürpriz bir kararla transfer dönemi bitimine yakın göreve gelmişti hoca, onları biraz daha toparlanmış gördüm. Devre arasında muhakkak transfer yapmalılar.