GÜRCAN BİLGİÇ: Başın öne eğilmesin
Tüm hesaplar doğru yapılmış, takım olarak doğru motivasyon sağlanmıştı. İlk maçı oynamamışçasına sahadaydı Fenerbahçe. Önde basıyor, golü arıyor, rakibine "Evinde değilsin" diyordu. Bunu fark etti birisi. Elinde düdük vardı, diğerlerinde de bayrak. Kararlıydılar. Sahadakiler bir rakibe karşı oynuyorlardı, onlar ise rakipsizdi. "Emir" almışlar gibi yönettiler maçı... Ofsaytı atladılar, golü attırdılar.
Sevinç gösterisinde yerlerinde kalmak zorunda olmaları, zorlarına gitti.
Zor tuttular kendilerini öpüşmek, sarılmak için.
Yetmedi elbette.
Üç dakika uzatma verdiler, Alper son dakikasında cezayı kesti.
Hangi uzatmanın peki; bir taç atışına "olur mu?" diyen teknik direktörün (Pereira) tribüne atılışı için verilen.
İçine oturdu Hırvat Babek'in!.. 68'de penaltı kararını verirken, tereddüt geçirmedi. Mehmet Topal ellerini göğsünde birleştirerek karşıladı topu. Baraj kurarken, hakemlerin tarif ettiği gibiydi. Yani; vücudunu da büyütmedi, topla da oynamadı. "Utanmaz" penaltı noktasını gösterdi, ikinci sarıdan da kırmızıyı çıkardı.
10 kişi kaldılar yine de vazgeçmediler.
Kimler; sarı-laciverti giyenler.
Sanki; "Kimsiniz" der gibi oynamaya, işlerini yapmaya çalıştılar.
Sahada "vazgeçmeyen-isyan" eden Fenerbahçe ruhunu, karakterini koydular ortaya. "İyi-kötü oynadılar" demiyorum kimse için. Orada "Biz böyle yenilmeyiz" diyenlerdi onlar. Eksik veya fazla fark etmeden utanmaza ve O'nun yardakçılarına karşı.
UEFA'yı yöneten bir ahlaksız (Platini) futboldan men edilirken, onun kalıntılarının mirasçısı; bir Hırvat hakem emir-komutanın son zinciri olarak karşımızda. Hafızası kuvvetli olanlar, Benfica deplasmanındaki Fransız'ı da hatırlarlar. Hangi düdükleri çalıp, hangilerini çalmadığını.
Fenerbahçe maçı kafa kafaya oynadı, ilk maçı hiç düşünmedi ve tur için istediği golü aradı; buldu. Utanmaz ve yardımcılarını hesap edemedi, edemezdi. Üç kırmızı kart görüp, yüzü kızarmayacak bir hakeme yenildi. İstanbul'a dönüyorlar; başlarını öne eğmeden...
ÖMER ÜRÜNDÜL: Pereira ve hakemin eseri
Herkesin işler iyi gidiyor diye yere göğe sığdıramadığı Vitor Pereira'nın dün akşam yaptığı teknik direktör yanlışlarına Hırvat hakemin de yarattığı penaltı eklenince Fenerbahçe Avrupa'ya veda etti.
Kanarya, maça yanlış bir taktik strateji ile başladı. Kendi sahanda gol yemeden tek farklı kazanmışsan, rövanşta önce oyunu tutup kontrol futbolu uygulamak gerekir. Rakip mecburen risk alacaktır. Ofansif girişimler için elverişli ortam yakalarsın. Ama Fenerbahçe maça önde basarak ofansif anlayışla başladı. Üstelik defans bloğu önde çizgi halinde yakalanınca erken bir skor dezavantajına düştü. Bu yanlış hesap iki maçın skoruna dengeyi getirirken Braga'ya moral verdi. Fenerbahçe'nin golden sonra atak girişimleri hiç planlı programlı olmasa da tehlike kokuyordu. Çünkü Braga'nın takım savunması sallanıyordu.
Biri sakatlık, diğeri de kart cezalısı olmasından dolayı en başarılı stoperleri ve ön liberoları görev yapamıyordu. Fenerbahçe 3 sarı kart, teknik direktör Pareira da kırmızı kart gördü. İlerleyen bölüm için bir korku tüneli başlıyordu. Hırvat hakemin maçın gidişatına direkt etki eden hatalı penaltı kararından önceki kararları yanlış bulmadım ancak hal ve hareketleriyle Fenerbahçe'ye antipatik bir düşünce içersinde olduğu görüntüsünü veriyordu. Devrenin uzatma bölümünde gelen gol çok önemliydi, tur artık Fenerbahçe'nin avuçlarının içindeydi. Böyle bir tabloda rakibe moral kazandıracak ikinci golü yemeden işi bitirmek gerekirdi. Bu yüzden ikinci devreye mutlaka Volkan Şen'le başlamak lazımdı. Pereira bunu yapmadı. Önce bir rakip kornerden kafa vuruşuyla çok önemli bir fırsat kaçırdı. Bu da bir tehlike sinyaliydi.
Sonra penaltı ve kırmızı kart gelince işler çok zora girdi. Burada ilk iş, yapılan iki oyuncu değişikliğinde ilk çıkacak ismin takımı 1 kişi eksik oynatan Robin van Persie'yi çıkarmak olmalıydı.
Üstelik bir de sayısal eksikliğe düşmüşsün. Fenerbahçe'nin yediği üçüncü gol işi mucizelere bıraktı. Dördüncü gol ise mucize beklentisini de ortadan kaldırdı.
Son bölümde çıkan ilave kırmızı kartlarla karşılaşma Fenerbahçe açısından gerçekten dramatik bir şekilde sonlandı.
RIDVAN DİLMEN: Bu büyük bir operasyon!
Galatasaray'a verilen ceza, Hakan Çalhanoğlu dosyası ve F.Bahçe'nin Braga maçı...
Üç haftada olanları peş peşe sıralıyorum. Galatasarayımıza 1 yıl ceza geldi.
Ben çok takımlar gördüm, bu tip cezaları almayan. Sonra bir bakıyoruz, Hakan Çalhanoğlu bir anda 4 ay ceza alıyor. Sonra dün bir bakıyoruz, üçüncü olarak da bu. Bu bildiğin operasyondur. Ben yıllarca top oynadım.
Hakemle kazandığımız maçlar da oldu, kaybettiğimiz maçlar da oldu ama ben böyle bir şey görmedim. Bu yazdıklarımın Fenerbahçe'yle falan da alakası yok.
Gol ofsayt. Penaltı riskli karar. Caner'e 3 kere sarı kartlık pozisyon var. Mehmet Topal'a veriyorsun, Caner'e vermiyorsun.
Neden? Çünkü ceza sahasında yakaladı.
Sinirlendirdi futbolcuları. Ivan Bebek denen arkadaş geldi, şak şak şak doğradı. Penaltısı, faulü, oynatmaması, her şeyi yaptı. Delirtti takımı. Uluslararası oyuncu cin gibiler, Kjaer'ler falan bulaşmazlar.
Fenerbahçeliler takımları elendiği için üzülsünler ama bunları bilsinler. Bu durumda Galatasaray da olsa aynı şeyleri yazacağıma emin olun. Ben dünyanın en sakin oyuncularındandım, ben de atılırdım bu maçta. Şu 3 haftalık bir periyodu okuyucularımız da düşünsünler.
UEFA'dan 2011'de Fenerbahçe Spor Kulübü'ne 1 yıl gelme dediler. Ondan sonra bir yıl da oynattılar, yarı final yaptı Fenerbahçe. İki yıl görüşülemeyen dosya 2-3 haftada raftan indi, Fenerbahçe'ye 2 yıl ceza geldi. Hop 2 yıl daha... E arada oynattın Avrupa'da maç? Nasıl 2-3 haftada bir anda bu işi bitirdin? Bu takım senin kupanda final oynuyordu az daha.
Cezaları veren Michel Platini nerede bu arada? Gitti. Ne oldu da gitti, grip mi oldu? Seni oradan aldılar. Geçmişte Blatter'le yaptığı alışverişler ortaya çıktı, şimdi onun kurulları Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a ceza veriyor. Futbolu nasıl konuşayım ben şimdi?
Romanya'da neler yaptı Steaua Bükreş'ler falan neler yaptılar, devam diyorlar. Ben kötü örnek vermeye çalışmıyorum ama ortada bir gerçek de var.
Galatasaray'ın durumu da aynı şekilde...
Galatasaray ne yapmış, hırsızlık mı yapmış? 1+2 yıl yapmışlar Galatasaray'a. Bu markalara sahip çıkacaksın. Atletico'nun, Real Madrid'in başına aynı şey gelse Şampiyonlar Ligi'nde gelirler oynarlar. Kızım 2000 doğumlu, Fenerbahçeli. Ben Pereira'nın yaptığı saçmalıkları kızıma anlatamam. Fenerbahçe takımı 1-1'ken 10 kişi savunmanın önünde bekle, sabaha kadar öyle giderdi. Çıkar Diego'yu, sok Ozan'ı... Kötü oynadı Fenerbahçe, amenna, fakat şunu da söyleyeyim, o zaman da hakem onları atacaktı. Yemin ederim ki Fenerbahçeliliğimle alakası yoktur, bunun bir operasyon olduğuna eminim. Yenilebilir de Fenerbahçe, elenebilir de ama bu başka bir durum.
Hakan'ı 1400 gün nasıl bekletirsin?
Hakan Çalhanoğlu meselesi önemli... Soruyorum FIFA'ya, Hakanımızın dosyasını 4 yıldır niye indirmedin, şimdi Euro 2016 öncesi indiriyorsun? Bu ülkedeki olayların hiçbiri tesadüf değil. Benim kimseye iftira attığımı, ima ettiğimi kimse görmemiştir. Belge koyuyorum, bunlar kesinlikle tesadüf değil. Hakan kaç doğumlu, 1994... 22 yaşında. Trabzonspor'la bu anlaşmazlık gerçekleştiğinde 18 yaşındaymış, 4 sene önce imza atmış çocuk bu sözleşmeye. O zaman bakarsınız, sonra da karar verirsiniz. Bu bir sporcudur sonuçta. 1400 gün nasıl bekliyorsun ya? Trabzonspor'un elinde olsa milli davadan dolayı Hakan davasından vazgeçer. Peki Hakan'ın dosyası 4 yıl neredeydi? Bu sorular cevaplanmalı.
ERMAN TOROĞLU: Korku filmi gibi maçtı
F.Bahçe'nin yediği birinci gol ofsayt. 30-35. dakikadan sonra F.Bahçe hakemle dalaşmaya başlıyor. Fitili Caner ateşliyor, diğerleri de yavaş yavaş ona uyuyor. Ama 45+'te atılan gol her şeyi F.Bahçe'nin lehine çeviriyor. İkinci yarı başlıyor. F.Bahçe sakin olsa, topa baksa bütün sistem i değiştirecekler. F.Bahçeli futbolcular presi yiyince hakem de Türkiye'deki hakemlere benzemeyince sinirlenme başlıyor.
Ve penaltı pozisyonu geliyor. Top Mehmet Topal'ın göğsüne geliyor, Mehmet ellerini göğsünde birleştiriyor. Peki o topta Mehmet kollarını açarak göğsüyle hamle yapsa ne olur, bir şey olmaz. Hakem de yorumunu penaltıdan yana kullanıyor. Peki Mehmet'in kolları orada olmasa zaten top göğsüne çarpıyor. Yani bu pozisyonlarda hakeme yorum hakkı vermeyeceksin.
2-1'de bile F.Bahçe rakibini eliyor.
Ama F.Bahçeli futbolcular hala hakemle oynuyor. Korku filmi gibi bir maç... Bir pozisyonda F.Bahçeli oyuncu tacı 10 metre ileriden kullanıyor, hakem de tacı rakibe ver-i yor. O anda ipler kopuyor, bu sefer de teknik direktör at-ı lıyor. Ondan sonra Alper atılıyor. Atıldığı pozisyonda kırmızı kart doğru. Ondan sonra da Volkan atılıyor.Bu futbolcuların atılmaları gayet normal. Niye? İmamın gaz yaptığı yapar , cemaat de bunları yapacak. Sen teknik direktör olarak bir defa atılmamaya mecbursun. Bakınız, bütün bunların sebebi şu: Türkiye'deki maçları eyyamla idare eden, büyük takımlara prim tanıyan zavallı hakemler Avrupa'da oynayan futbolcularımıza kötü antrenman veriyor, kötü örnek oluyor. Bakınız atılanlar hep yerli oyuncular. Bundan başka atılacak hangi oyuncu var derseniz, ilk sıraya Caner'i koyarsınız. Peki neden ithal oyuncular atılmıyorlar.
Onların eti kemiği yok mu? Bir bakın bakalım düşünün, niye bizimkiler?
F.Bahçe, ikinci yarıya doğru başladı. İkinci golü yedi önemli değil, aynen devam et, gol atarsın. Ama fizik gücü yavaş yavaş düşmeye başladı Fenerbahçe'nin. Rakip F.Bahçe'ye göre fizik olarak hem kuvvetli hem güçlü.
İkili mücadelelerden galip çıkıyorlar. Yenilen 3'üncü 4'üncü gol karbon kağıdı gibi.. Volkan Şen gibi atılmak için hakeme yalvarırlar ondan sonra da hakemi iterek ülkeyi de kötü pozisyona düşürürler. Volkan Şen kaç maç oynamayacak, şimdi göreceğiz, hakemi itmenin ne demek olduğunu! Bu maç yazısını bitirirken bu haftaki lig maçlarını şöyle bir düşündüm. Hakem Bülent Yıldırım'ı düşündüm, hakem Fırat Aydınus'u düşündüm.
Eski iki FIFA hakemini düşündüm de düşündüm... Ne demişler; düşün düşün b.ktur işin.
AHMET ÇAKAR: Bebek katliamı
Sahada sözüm ona bir hakem var... UEFA'nın iyi hakemlerinden biri olsa gerek ki böylesine bir maça atanmış... Üstelik soyadı Bebek... Ayrıca Bebek gibi tertemiz bir yüzü var. Ama kalbi kapkara...
Spor ahlakı kapkara... Ve Fenerbahçe'nin turu kaybetmesinin tek sorumlusu da o. Bazı maçlar vardır; kötü oynarsın, hakeme sığınırsın. Ama dün geceki karşılaşmada Hırvat hakem kelimenin tam anlamıyla Fenerbahçe'nin turunu çaldı. Hem de bilerek, isteyerek çaldı.
Yaptığı hatalara asla masum hatalar diyemem. Maç amatör bir maç değil...
Hakem de yeni yetme bir hakem değil.
Böylesine nice maçlar yönetti. Topal'a verdiği penaltı, tam bir yüz karası... Mehmet Topal atılan şutta, elleri ile göğsünü kapatıyor. Top gelip göğsünde kavuşturulmuş eline çarpıyor ve hakem utanmadan hem penaltı veriyor hem de Topal'ı ikinci sarı karttan oyun dışı bırakıyor. Üstelik bence Mehmet Topal'a gösterdiği ilk sarı kart da tam bir komedi. Orta sahada faul var veya yok. Topal yere düşüyor veya kendini atıyor, maçın hemen başında orta sahada böyle bir sarı kart vermenin tek sebebi vardır, o da kötü niyet...
Televizyondan seyrettiğim kadarıyla Fenerbahçe'nin yediği ilk gol ofsayt olabilir. Souza'ya gösterdiği sarı kart öncesi de tacı rakibe vermesi tam bir ego ya da aşağılık kompleksi sorunu. Hakemlik de bir kural vardır, futbolcularla giderleşirsen sen kaybedersin.
Dün gece hakem bu taçı değiştirdi ardından Souza'ya sarı kartı verdi, ardından da Pereira'yı oyundan attı. Tam bir skandal. Bu tür uygulamaları ancak kötü niyetli ya da ruh hastası bir hakem yapar.
Yazıklar olsun. Tur böyle kaybedilmemeliydi.
Herşey dengeliydi, karşılaşma 1-1 gidiyordu, UEFA Avrupa Ligi'nde çeyrek finale kalıp önemli bir zafere imza atmaya sadece 20 dakika kalmıştı.
Ancak önce hakem Ivan Bebek'in uydurma bir penaltısı ardından da gelen Mehmet Topal, Alper Potuk ve Volkan Şen'e gelen kırmızı kartla Fenerbahçe dağılıverdi. Fazla söze gerek yok. Belki de UEFA, bebek yüzlü bir tetikçi aracılığıyla Fenerbahçe'den intikamını almış oldu.
MERT AYDIN: Panik bitirdi
Dün gece ilk yarının son düdüğü çaldığında şöyle bir değerlendirme yapabilirdik; Fenerbahçe yediği gol ve Pereira'nın atılışı dışında sıkıntılı bir durumda değildi. Braga erken bir gol bulmasına rağmen oyunu domine edemiyordu. Fenerbahçe tarafında hakemle sert diyalogların artması endişe vericiydi. Hücumda topu savunmanın arkasına her geçirdiğinde Fenerbahçe etkili oluyordu. Nitekim turun kapısını açacak gol de gelmişti.
Aslında ikinci yarıda da işler ilk maçtakine ve ilk yarıdakine benzer şekilde gidiyordu.
Bolly'nin duran topta bulduğu kafa dışında rakip fazla tehditkar da görünmüyordu.
Ama galiba bu arada bir yolunu bulup maçı öldürmeliydi Fenerbahçe.
Nani'nin kaçırdığı gol belki de turun gittiği andı.
Psikoloji ligi etkiler!
Hakem Bebek'in sonsuza dek tartışılacak penaltısı ve Mehmet Topal'ın atılışı maçı diğer tarafa götürdü. 2-1 de Fenerbahçe için tur anlamına geliyordu.
Ancak kenarda Pereira'nın yokluğunun da etkisiyle sarı-lacivertliler tam bir panik havası içinde kalesine gömüldü.
Kalesine gömülen bir kişi eksik takıma karşı da Braga'nın gol atması uzun sürmedi.
Sonrasıysa Fenerbahçe'nin kendi oyun planından tamamen çıkıp Braga'nın farkı açmasıydı. Alper'in atılışı da tuz biber ekti.
Dün akşamın en büyük hayal kırıklıkları, ilk gol ofsayt olsa da adamını kaçıran Alves ve hücumda yine top ezme günlerine geri dönen Diego'ydu. Pereira, sahada kalabilse Fenerbahçe o paniği yaşar mıydı? Bunu da bilemeyeceğiz.
Fenerbahçe'nin Avrupa rüyası bitti.
Rüyadan uyandığında odaklanması gereken bir derbiyle karşı karşıya kalacak futbolcular.
Bu sonucun psikolojik etkilerinin ne kadar süreceği de lig yarışını etkileyecek.
EMRE BOL: Bebek yüzlü katil!
Günlerdir Braga'nın ne kadar zorlu bir rakip olduğunu söylüyorum.
"Çantada keklik" diyenlere inat!
İlk yarıda Fenerbahçe'nin yapması gereken ne varsa Bragalı futbolcular onu yaptı.
Alan daralttılar, hızlı oynadılar, uzun paslarla oyunun yönünü değiştirdiler.
Sonunda da aradıkları golü "ofsayttan da olsa" buldular. Pereira'nın Diego sevdasını anlamak mümkün değil. Onunla başlaması zaten hataydı ama devam etmesi daha büyük bir hataydı! Diego'nun takım savunmasına yardım etmemesi nedeniyle orta saha üstünlüğü hep rakipteydi. Zaten etkisiz olan Diego bir de ceza sahasına uzak oynayınca iyice etkisizleşiyor.
Nani'nin bencilliği yıktı
Rakip Caner ve Alper'in olduğu kanattan çok fazla geldi. Bu aslında iki oyuncunun da sürekli hücumu düşünmesinden kaynaklanıyor. Fenerbahçe için işler kötüye giderken Pereira'nın "maçın en kötüsü" hakem Bebek'le yaşadığı tartışma takımı biraz olsun ateşledi.
Tabii saha içinde de Kjaer'in… Kjaer inanılmaz bir oyuncu. Emre Belözoğlu gittiğinden bu yana takım içinde arkadaşlarını ateşleyecek lider eksikliği vardı.
Kjaer hem mükemmel oynuyor hem de liderlik vasıfları olan bir futbolcu… Bence önümüzdeki dönemde takım kaptanı olmalı. Braga'nın penaltısından önce Nani sağı solu boş olmasına rağmen bencillik yapınca tur gitti. Hakem İvan Bebek'i görünce Türk hakemlerine haksızlık ettiğimizi düşündüm. İlk gol ofsayt, penaltı penaltı değil, Topal'a kırmızı kart yanlış! Bir hakemin maçın sonucuna bu kadar etki ettiği bir maçı uzun zamandır izlememiştim.
İçimden bir sürü şey yazmak geliyor hakemle ilgili… Allah belasını versin!
Hakkı Yalçın: Made in devil
Dün gece Portekiz'de sahada varolmasını kabullenemediğimiz bir mahlukat.
Fenerbahçe'yi mahvetti!
Hem de öylesine net ve su götürmez biçimde yaptı ki.
Cinayeti düdüğüyle üstlendi.
O şeytan hakem!
***
Birileri kiralık bir katili hakem diye sahaya sürdü.
Kim bilir ülkemizdeki hangi gerçekleri bahane ettiler.
Kim bilir Fenerbahçe'yi katletmek için maçtan önce hangi soysuz planı kurdular da, bu maçı böyle bir ahlaksıza emanet ettiler.
***
Bir hakem; insanlığın öznesine bu kadar haksızlık eder mi?
İvan Bebek adlı bu ahlaksız adam hem insanlığa, hem hakemliğe ihanet etti.
Ama bu soysuzlar dünyasında hainlik gurur sayılıyor artık.
***
Dünyada hiçbir maçta, kendini bu denli ele verip, görevini yaptığı için sırtı sıvazlanacak başka bir hakem yoktur.
Yaptıklarının ödülü bile olacaktır.
O yüzden bu kuklanın ipini oynatanları da görmeliyiz.
Gerçek patronları.
Çünkü bu şeytanın Fenerbahçe'yi katleden her düdüğü aşağılık bir hesap ürünüydü.
***
Ben böyle bir katliam gecesinde futbolcuları yazmam.
Teknik konuları da yazmam.
Gecenin haracını toplayan Braga'ya zerre kadar saygı duymam.
Fenerbahçe'ye ofsayttan goller yedirirken.
Braga'ya beleş penaltı verirken.
Mehmet Topal'ı yok yere oyundan atarken Şerefsizliğini şereflendiren puştu yazarım.
Yemin olsun, dün gece o hakemin cebinde bıçak olsa.
Fenerbahçeli futbolculara çekerdi.
Ve eminim ki!
Gecenin sonunda şerefsizlikten çıldırmış olmalı.
***
Kullandığım dil için kusuruma bakan varsa, heyecanıma versin.
Bu seferlik 18 yaşından küçükler beni okumasın.
Nerde olursam olayım, şeytanlığı ancak böyle yazardım
***
Çünkü Alın terine ve emeğe saygı göstermeyen namussuz bir hakeme gerekli tepkiyi gösteremezsem.
Ertesi gün kendime kızardım.
OKTAY DERELİOĞLU: Bebek yüzlü cani!
Fenerbahçe takımı son haftalarda ligde ve Braga maçında da sahada istediği oyunu gösterememişti. Ama buna rağmen Braga'yı eleyecek kapasitede oyun ortaya koydu. Ama Hırvat hakem IVAN BEBEK gerçekten maçı katletti. Mehmet Topal'ın elle oynadığını nasıl gördü, o düdüğü nasıl çaldı. Hangi akla hizmet ederek gördü ve çaldı. Akabinde de Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusunu çift sarı karttan kırmızı göstererek Fenerbahçe'yi katletti. Maçın önüne hakem nasıl geçilir biz çok alışıkız aslında. Kendi ligimizde çok sık görüyoruz. Ama UEFA'da da böyle hakemler olduğunu tek tük de olsa görüyoruz. Ama bunun bizim maça denk gelmesi ilginçti!? Hakem resmen satılmış gibiydi. Üzerinde sanki Braga forması vardı. Fitbolcular da kontrolünü kaybetti böyle karalardan sonra. Maç 2-1 iken maçı göstermek yüksek konsantarsyon gerekiyordu. Ama o takım savunmasını yapamadık. Özellikle 2 ve 3. golde Alves'in yüzde yüz hatası vardı.
MAÇIN ÖNÜNE GEÇTİ
Rakip oyunculara vuruş imkanı ve açısı aynı yerden tanıdı. Bruno Alves de maça etki eden ve sahanın en kötü oyuncularından biriydi Fenerbahçe adına. Ama herşeye rağmen bu Braga tıkımı Fenerbahçe'yi ancak Hırvat hakemle eleyebilirdi. Onu da başardı Hırvat hakem Ivan Bebek'e kocaman alkış. Maçı genel anlamda analiz edecek bir tarafı bırakmadı Hırvat hakem. Adı Bebek ama aslında bir cani! Bize futbol konuşma fırsatını vermedi. Fenerbahçe bu işin takipçisi olacaktır!
MAÇIN EN iYiSi BÜTÜN TAKIM
Normal şartlarda turu hak etti Fenerbahçe.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ IVAN BEBEK
Hırvat hakem Ivan Bebek, maçın önüne geçti.
İLKER YAĞCIOĞLU: Futbol katili Bebek!
Futbolda Fenerbahçe'den ayrıldığımda Müjdat Yetkiner'le birlikte Avrupa Kupaları'nda Fenerbahçe tarihinin en çok forma giymiş oyuncusuydum. A Milli Takımımız'da da görev yaptım. Yani bu tarz Avrupa maçlarını kariyerim boyunca çok oynadım. Sonrasında da herkes gibi yıllarca hem stattan hem de televizyondan bu tarz Avrupa Kupası maçlarını izledim. Samimi söylüyorum hayatımda bu kadar art niyetli bir hakem görmedim. Bu kadar bir takımın aleyhine çalışan kara vicdanlı basiretsiz ve kötü hakemle karşılaşmadım.
HELAL SİZE ÇOCUKLAR!
Dün akşam Fenerbahçe'nin kupadan elenmesinin tek sebebi maçın- Hırvat hakemi Bebek'ti... İlk devre zaten niyetini ortaya koymuşken Mehmet Topal'ın pozisyonuna penaltı çalıp üstüne bir de Mehmet'i oyundan atması tek kelimeyle katliamdır. Böyle bir hakemle de Fenerbahçe'nin turu geçmesini beklemek zaten hayal olurdu... İşin teknik tarafı, Fenerbahçe'nin nasıl oynadığı kim görevini yaptı kim yapamadı bunun hiç önemi yok. Çünkü Fenerbahçeli oyuncular ağzıyla kuş tutsa bu turu Braga'ya getirmeye yemin etmiş bir hakemle mücadele ettiler. Rakiplerini yenebilirlerdi ama hakeme güçleri yetmedi. Fenerbahçeli oyuncuları buraya kadar verdikleri mücadeleden ötürü kutluyorum ve inanıyorum ki adil bir hakemle Fenerbahçe bu turu çok rahat geçerdi.
MAÇIN EN iYiSi FENERBAHÇE
Takım olarak elinden geleni yaptılar.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ IVAN BEBEK
Maçı katletti. Turu eliyle Braga'ya verdi.