Ahmet ÇAKAR
Kritik viraj için biçilmiş kaftan
Fenerbahçe, Kasımpaşa karşılaşması öncesi camia olarak büyük problemler yaşıyordu.
İçeride ve dışarıda kaybedilen puanlar, kurnaz antrenörü Dick Advocaat'ın 5-6 oyuncuyu açıklamalarıyla ateşe atması ortalığı çok sıkıntılı bir duruma getirmişti.
Eğer Fenerbahçe, dün akşam da kazanamasaydı sorunlar katlanacaktı. Bu maç hem skor olarak hem de bazı oyuncuların performansı açısından ortalığı yatıştırdı.
Emenike ve Ozan, hocaları tarafından ağır şekilde eleştirilmişti. Ama dün gece sadece Emenike ve Ozan Tufan değil, attığı golle Josef de Souza, yaptığı asistlerle Jeremain Lens ve haftalardır ortaya koyduğu performansla Volkan Şen çok göz doldurdular.
Fenerbahçe, maça adeta galibiyetle başladı. Emenike fizik gücüyle topu rakibinden kurtardı, Josef de Souza'ya müthiş bir pas çıkardı, o da iyi vurdu. İkinci golde de yine çok eleştirilen Ozan harika bir kafayla F.Bahçe'ye golü getirdi. Bu iki golde de iyi taraf şu, ikisini de defansif özellikleri fazla olan orta saha oyuncuları attı.
Üstelik gerek Josef de Souza gerekse Ozan aylardır rakip ceza alanı içerisine fazla girmiyorlar diye eleştiriliyorlardı.
Fenerbahçe, ilk devreyi çok net bir skorla 3-0 öne bitirdi. Aslında Fenerbahçe'nin şansı, böylesine kritik bir virajda Kasımpaşa gibi ligimizin en dirençsiz takımı ile oynamış olmasıydı. Dün gece Emenike, Volkan ve Lens sahanın en iyileriydi.
Ama dikkat edilirse Fenerbahçe neredeyse tüm gollerini rakibi az adamla yakaladığında buldu.
Hatta bazı goller, müthiş kontratak çıkışlarından geldi. Ama Fenerbahçe'de set oyununda hala sorunlar var. Sevgili Ömer Üründül'ün deyimiyle, kanatlar arasındaki bağlantılar iyi değildi. Rakip çok adamla kapandığında bu kadar rahat pozisyon bulamayabilirler. Üstelik kanat bekleri, hala geçen yılki kanat beklerinin performanslarının altındalar.
Sonuçta Fenerbahçe dün gece aldığı farklı galibiyetle rahat bir nefes aldı. Önemli olan da buydu. Ama kısmen de olsa sorunların devam ettiğini söyleyebiliriz.
Karşılaşmanın hakemi Hüseyin Göçek bu sene hakemlik açısından altın çağını yaşıyor. Lige çok iyi başladı. Dün gece de oyun genelinde çok başarılıydı.
Erman TOROĞLU
Kasımpaşa çok büyük bir şanstı
Önce Kasımpaşa'yı yazalım. Fenerbahçe kimle oynadı? Kasımpaşa, aynen Galatasaray'ın oynadığı Rizespor gibi. Rize ile Kasımpaşa'yı karşılaştırdığımızda Rize, Kasımpaşa'ya göre bir tık önde. Yani gösterdikleri görüntülere göre, Kasımpaşa ligde işini bitirmiş, okeye dönüyor. Uzatmaları oynuyor. Rizespor bir şeyler yapabilirse belki kalır. Galatasaray böyle bir takıma karşı oynadı, yendiler hava yaptılar. Şimdi de Fenerbahçe böyle bir takıma karşı oynadı. Bu skora sakın aldanmasınlar. Aynen Galatasaray gibi. Fenerbahçe'de olaylar yine aynı, bireysel. Futbolcular tek tek bir şeyler yaparsa rakip karşısında pozisyon yakalayabiliyorlar. Kombine çalışılmış bir şey yok. Ama sarı-lacivertlilerde şu var... Geçen maçlara göre daha istekliler. Fenerbahçe'nin şu sıkıntılı döneminde Kasımpaşa ile karşılaşması büyük bir şanstı. Sarı-lacivertliler bundan iyi faydalandılar. Ama bunun gerisini getirmeleri lazım. Çünkü şampiyonlukta mücadele etmeyen Fenerbahçe'siz bir lig, tatsız-tuzsuz olur. Biraz daha iyi mücadele etme görüntüleri var. Hep diyoruz ki, sezon başı bazı takımların sezon başında bu kadar fiziksel olarak düşük olmaları düşündürücü. Eğer bu görüntü böyle devam ederse Türkiye Ligi maçlarında heyecan kalmaz. Neden? Tamamen yukarıdakiler ve aşağıdakiler şeklinde ikiye ayrıldı lig. Şöyle bir bakıyorsunuz sıralamaya, Başakşehir, Beşiktaş, Galatasaray, Osmanlı, Bursa, Konya... Fenerbahçe de buraya girecek. Biraz tuz biraz biber diyelim 8 takım oluyor. Peki buyurun buraya başka sokacak takımınız var mı? Trabzon, Neyzen'in sazı gibi. Ne ses çıkaracağı belli değil. O yüzden ona bir şey diyemiyorum. Bunların arasında Karabük var çok iyi mücadele ediyor, maçı bırakmıyor, resmen kavga ediyor. Onun için de sempatik geliyor. Devam edelim zorlanıyorsunuz. O zaman baktığınızda tam aşağıdakiler yukarıdakiler çıkıyor. İşin daha kötü tarafı düşmeye namzet takımlar havlu atarlarsa onların maçlarında galibiyet değil kaç farklı mağlup olacakları konuşulur. Biz yine de iyi niyetle bakalım alttakiler transfer ve doğru idarelerle "Kımıldarlar" diyelim. Hakem olacak yazılacak hiçbir şey yok. Çünkü hakemi zorlayacak en ufak bir pozisyon olmadı. O da zaten oyunu çomaklamadı.
Penaltı pozisyonuna büyüteçle baksınlar
Gene yayıncı kuruluştan bahsetmeden geçemeyeceğim. En az 10 defa gösterdiler. Darbe var mı yok mu ben çözemedim. Mutlaka birileri çözmüştür! Çünkü Adem Büyük olur olmaz kendini yere atan bir oyuncu. Ama böyle bir maçta böyle görüntülerle olayı çözemedik. Israrla başka başka kameralara girdiler, çözen varsa beri gelsin. Akşam maçla bir büyüteçle en son gösterdikleri görüntüyü incelerler. Ama büyüteç şart. Yalnız büyüteci kullanırken fazla ışık altında kullanmasınlar etraftaki kağıtları falan yakarlar.
Ömer ÜRÜNDÜL
Bu fark ölçü olamaz
Çok sıkıntılı bir üç haftalık periyot sonucu galibiyete şiddetle ihtiyacı olan Fenerbahçe beklendiği gibi oyuna hırslı başladı.
Kasımpaşa'nın daha ilk dakikadan itibaren öndeki pres yetersizliğine, geride yerleşme hataları da eklenince Fenerbahçe'nin organize olmadan kolay pozisyonlar bulacağı ortadaydı. Nitekim ilk 15 dakikada iki gol geldi. Emenike ve Volkan da iki tane kaçırdı. Sonra skor ve oyun rahatlığıyla duraklama başladı. Devre biterken Kasımpaşa, kazandığı tehlikeli bir frikik atışını anlamsız bir şekilde heba ederken bir de az adamla kontratağa yakalanınca üçüncü gol de geldi ve maç orada bitti. İkinci devre farklı eritmek için gayret göstermeye çalışan bir Kasımpaşa ve de kadro yapısı itibarıyla topa yeterince sahip olamayan ama risk alan rakibi karşısında Volkan ve Emenike gibi geniş alanı seven oyuncular ile sürekli pozisyon bulmaya çalışan Fenerbahçe vardı... Kasımpaşa penaltıyla farkı bire indirse de Sow, oyuna girer girmez tekrar farkı üçe çıkardı. Sonradan İsmail oyuna girip 5. golü attı.
Fenerbahçe için dün önemli olan birinci şart 3 puandı. Ama sıkıntıların da devam ettiğini gözardı etmemek lazım. Bu maç kesinlikle ölçü değil. Gelelim gözümüze batan saha için rahatsızlıklara;
1- Emenike sırtı karşı kaleye dönük oynayabilen bir santrfor değil.
Üç orta saha da ön libero yapısına sahip olduklarından Advocaat'ın düşündüğü fazla topa sahip olup oyuna hükmetme anlayışını uygulaması mümkün değil.
2- İlk yarıda üstünlük tamamen skor ve oyun olarak Fenerbahçe'deyken rakibe yüksek ortada verilen üç pozisyon var...
3- Çok kolay geçen bir maçta erken gollerin de moraline rağmen toplam 4 sarı kart!.. Lens bildiğimiz bir oyuncu, kaliteli, oyun zekası da var.
Ama fizik açıdan yetersiz durumda... Ancak Van Persie'nin aksine bu açığını hızlı bir şekilde kapatacak hırsı var. Dün gece de gösterdi ki F.Bahçe'nin en önemli hücum gücü Volkan Şen...
Kasımpaşa'nın kalitesi giden isimlerle birlikte iyice düşmüş... Şu anda ligin en zayıf halkalarından biri. Kemal Özdeş'i zor günler bekliyor.
Gürcan BİLGİÇ
Advocaat için lig yeni başladı!
Advocaat'ın, Zorya beraberliğinden sonra yaptığı konuşmalara baktığımızda, Kasımpaşa'da ilk maçına çıktığının mesajını aldık. Oyuncu gurubunu ağır bir şekilde eleştirip, "Üst düzey maçları oynayamayacak olanlar var" dediğinde bir hüküm belirtti; bazılarının üstü çizilmişti.
"Daha radikal davranacağım" dediğinde de iskelet kadrosuna karar verdiğini düşündük.
Bu nedenle dünkü karşılaşmanın her şeyi ile Advocaat "kararları" olmasını bekledim.
Gün içindeki duyumlarımız Sow- Emenike ikilisinin önde olacağı şeklindeydi.
Son ana kadar da böyle kaldı. Ancak stada geldiklerinde Advocaat bir orta saha fazla olmayı tercih ediyordu. İlk düşündüğüne 70 dakikada işaret etti ve aklındaki forvet hattını sahada buluşturdu.
Gollü geçmesine rağmen oyun kalitesi çok düşük bir maçtı aslında. İki takımın da baskı altında olması, bu ortamı kaldırabilecek oyuncuların ön plana çıkartacaktı.
Fenerbahçe'de bu bayrak Lens'in ellerindeydi.
Advocaat'ın yanından ayırmadığı Hollandalı iki müthiş asist ile maçın kararını verdirtti. Çok eleştirenlerin tabelayı (Sousa- Ozan) tabelaya isimlerini yazdırtmaları da önemliydi.
90 dakika sadece üç puan maçı olmaktan çıkıp, bazılarının tekrar "futbolcu" olduklarını hatırlamalarının sebebi haline geldi. Hafta sonunda yaşananlar, oyuncuların bir yemekte bir araya gelip, takım olmaya karar vermeleri, yönetimin Samandıra ziyaretinin "yumuşak" sözlerle geçmesi, Advocaat'ın terazisinin sertleşmesi, sahaya çok iyi oynamaktan öte, kazanmayı çok isteyen bir Fenerbahçe'yi çıkardı. Zirvedeki takımların birbirleri ile oynayacakları bir hafta öncesinde, rahat bir hafta geçirme ve daha sağlıklı düşünme imkanını da yakaladılar.
Gaziantep maçında taraftarın da maçları dönmesi gerekiyor. "Yeniden" diyebilmek adına birbirlerine muhtaçlar.
Rıdvan DİLMEN
Van Persie'yi idmana bile çıkarmam
Fenerbahçe taraftarlarına ve başkanına çağrımdır:
Bence Robin van Persie'yi yok saysınlar artık. Zarar ediliyorsa da zarar olsun.
Garanti paraya anlaştı... Devre arasına kadar da lisansı Fenerbahçe'de... Ben Fenerbahçe Kulübü'nün yerinde olsam onu antrenmana çıkarmam.
Zarar veriyor artık! Oyuna girer, üç gün idmana çıkmaz. Burayı son durak olarak hissediyorsa bile bu, mevkisindeki diğer oyuncuları etkiliyor.
Kazanılacak bir pozisyonda değil Van Persie...
Kötü insan demiyorum ama profesyonel oyuncu kulübünü sevecek. Ruhunuzu, kalbinizi, özverinizi birkaç tane yıldız oyuncu yüzünden kaybedemezsiniz.
Onun elektriği takımı bozuyor. 3-5 tane gol atsa bile takımı bozuyor. Önce bunu söyleyeyim.
Maç öncesi oyuncular konuştukları röportajda şunu söylemişti, oyundan ziyade kazanmak...
Her zaman söylersen anlamı olmaz ama bazen ihtiyacınız vardır. Hazır derbi var haftaya, bir maç daha kazanıp arayı kapatma şansınız var. 87-88 sezonunda, ilk yılımda benim... Mağlup oluyorduk. Bir anda kazanıyorduk, "İşte Fenerbahçe geliyor" manşetleri vardı. Sonra bir daha yeniliyorduk, o sezonu da sekizinci bitirdik. Buna dikkat etmek lazım.
Bu galibiyetin sürdürülebilir bir durum olması için şunu yapmak lazım: Öncelikle ilk 2 gol ile son 3 golü ayırmak gerek... Fenerbahçe alışılagelmişin dışında önde başladı bu maça.
Önde başlayınca Ozan ile Souza'ya ihtiyacın var. Diyelim ki Emenike vücudunu dayadı, döndü, arkasını döndüğünde koşuları yapan bu oyuncular gerek. Bunun için de Skrtel ile Kjaer'in orta çizgiye yaklaşması gerek. Ozan zaten bu koşuları zaman zaman yapabiliyor, Milli Takım'da hem Rusya, hem Hırvatistan maçında bunu gördük biz, pozisyona girip kafa vuruşu yaptı.
Burada attı. Peki 2-0'dan sonra ne oldu, bu kez geriye yaslanıp geniş alan buldu, üçüncüyü buldu. Bir başkasında presle kazanılan top gole götürdü.
Bir abisi olarak Volkan'a şöyle tavsiye vereyim, gol vuruşlarını geliştirebilir Volkan. Antrenmanlarda ekstra çalışmalı. İç adalesini de geliştirebilir. Bu yeteneğe göre gol sayısı çok az kalıyor.
İstanbul'dan daha çıkmadı Fenerbahçe.
Yalnızca iki kez köprüyü geçti. Otobüse, uçağa binmedi. Bu yüzden bu maçta puan kaybı olsaydı kopma yaşanabilirdi, bu yüzden sonuna kadar skor maçıydı bu. Devam eden problemler var mıydı, vardı. Bloklar arasında ciddi bir problem vardı. Ayrıca geçen yıldan devam eden bir duran top savunması problemi var.
Çok geride karşılıyorlar duran topları. Fenerbahçe bu kadar uzun bir takım olmasına rağmen Kayserispor'dan iki tane duran toptan gol yedi ve sebeplerden birisi bu.
Dünyada Guardiola'nın, Cruyff'un getirdiği ekol dışında 1-0'ı 0-0'la aynı oynayan takım yok. Advocaat geriye düştükten sonra iyi oynadıklarını söylüyordu sürekli, Fenerbahçe 2-0 öne geçtikten sonra kendini geriye atıp geride karşılamadı mı? Antrenör, buna aldanmamalı.
Artık tek kaleye döndü Bursaspor maçında. Tek stopere döndü, önünde de dönen topları toplamak için Ozan kaldı. 4-5 forvet oynadınız. Fakat Osmanlıspor'a karşı böyle oynarsan kontratağı yapar. Futbolun doğasında var bu.
F.Bahçe hızlı başlamalı
Fenerb ahçe özellikle kendi sahasındaki maçlarda kontrollü başlamamalı.
Golü yersen tabii ki tek kale oynarsın. Üç değişikliğini kullanmalı Fenerbahçe.
Yüksek tempoyla başlarsınız, sonrasını beklersiniz.
Kontratak oyuncularınız var çünkü. 2-0 cepteyken gün doğar sana... Volkan Şen alıp gidiyor, Sow golü yapıyor.
Fenerbahçe yavaş oynamamalı, tam tersine hızlı başlamalı.
Fenerbahçe kontratak takımına dönüşebiliyor ama Fenerbahçe mutlaka önde basarak oynamalı, ilk 2 golün bulunduğu dönemdeki gibi...
Murat ÖZBOSTAN
MESELE FELS EFE
Fenerbahçe'de çeşit çeşit sistemler gündeme geldi. Sezon başında Pereira ile 3'lü savunma furyası vardı, arkasından 4-2-3-1'e dönüldü, Advocaat'ın 4-3-3'e döneceği söylendi, Hollandalı en son, "Ben her şeyi deneyeceğim" dedi. Bu diziliş bolluğunun arasında gözden kaçırılan şu ki kağıt üstündeki sisteminiz kadar önemli olan oyuncularınızın yetenekleri ve hocanın onları kullanma şeklidir. Advocaat, geçen sene Pereira ile "çok defansif" diye eleştirilen Ozan'a ve Josef'e "çıkın oynayın, hücumdan korkmayın" demiş. Josef, Mehmet Topal'a iple bağlıymış gibi değil de daha rahat oynayınca gitti, golünü attı. Ozan Tufan da ileri çıkıp pozisyon bitirecek kadar rahat hissediyordu kendisini. Bu yüzden 4-3-3'ten, 4-4-2'den ve çeşit çeşit rakamlar dizisinden daha önemli olan Advocaat'ın bu oyunculara verebildiği güvendir. Dünkü maçtaki en önemli konu bence bu..
Perdeyi bu ikili açınca, Fenerbahçe rahatladı, devreye 3 farkla girdi. İkinci yarı biraz teklediler. Ama Kasımpaşa ileri çıkarken geriyi unuttu.. F.Bahçe'nin tecrübeli ayakları kaptıkları toplarla kopya goller attılar. F.Bahçe için çok rahat bir maç oldu. Bir galibiyet çok şeye bedeldi.
F.Bahçe kazandı ve çok şey kazandı..
Kasımpaşa'nın durumu ise parlak değil..
Rıza Çalımbay boşuna konuşmuyormuş..
Eren'i, Oscar'ı çok arıyorlar, geçen sezondan eser kalmamış.. Kemal Özdeş'in işi çok ama çok zor, bu takımla kümede kalması dahi çok büyük bir başarı olur.