Ömer ÜRÜNDÜL
Tuzağa düştü
Dirk Advocaat, Çaykur Rizespor maçındaki ilk 11'den tam 10 kişiyi dün kadroya almadı.
Fenerbahçe'nin büyük rotasyonlu takım tertibine karşılık Gençlerbirliği cezalı ve sakat futbolcularının dışında ideal kadro ile yer aldı sahada. Bu tabloda Gençlerbirliği maça önde ve baskıyla atakla başladı. Bir de buna
İsmail Köybaşı'nın 10. dakikada kırmızı kart görmesi eklenince, bütün saha içi dengeleri Başkent ekibinin lehine geçmişti. Fenerbahçe'nin uygulayacağı şöyle bir taktik vardı; öncelikle takım halinde topun arkasına geçip alan daraltmak, sonrasında da rotasyonlu kadro uyum sorunu yaşayacağından ve sayısal eksik olunduğundan dolayı birinci ile ikinci bölgede riskli paslara kesinlikle yönelmemek ve de ani kontrataklarla gol aramak.
Fenerbahçe bu taktiği devre arasına kadar kusursuz uygulayınca hem Gençlerbirliği'ne net pozisyon vermedi hem de duran bir toptan gol buldu.
İkinci yarıya Ümit Özat, çift santrfora dönerek başladı. Bu durumda orta sahada bir rahatlık bulan Fenerbahçe, ilk yarıdaki doğru taktik anlayışından koparak oyunu forse etmeye başladı ve de tuzağa düştü.
Bir kişi eksik oynayan ve de skor avantajına sahip bir takım kesinlikle geride 50 metre genişlikte yakalanıp, kontradan golü yemez. Bundan sonra Fenerbahçe biraz daha oyuna asılmaya çalıştı. Sonrasında da fizik olarak düştü ve de ikinci golü de yiyip üç puanı kaybetti.
Şimdi deneyimli hoca Advocaat'ın çok önemli bir yanlışını vurgulamak istiyorum. Rize deplasmanında takımın en iyi iki ismi Sow ve Aatif'dı.. Sen Rize maçı kadrosundan 10 kişiyi tribünde oturtup, bir tek moral kazanmış Aatif'ı bu maçta sahaya sürmüşsen, bu oyuncuya şu demektir:
'Sen derbide yedek kalacaksın.' Eğer buna Advocaat,
'Aatif'ı oynatıp maç temposu kazınsın istedim' derse ben de derim ki
'Birbirini tanımayan 11 kişilik rotasyonlu bir kadroda hangi futbolcu kendisini gösterebilir?' Hollandalı hocaya ikinci sorum da eğer Emenike hiç oynamayacaksa neden 18'e alındı? Çünkü ısıtılmadı bile..
LEVENT TÜZEMEN
Deve misali...
Deveye,
"Neden boynun eğri?" diye sormuşlar. Deve de, "Nerem doğru ki..! demiş.. Galatasaray'ın Elazığ önündeki kadro yapısı, oyun şekli ve oyuncuların ruh halleri "Deve" örneğine tıpa tıp benziyor. İlk eğrilik Riekerink'in tercih ettiği on birdi.
Kupa'daki Elazığspor maçı oysa oynamayan oyuncular için büyük fırsattı.. Ama Hollandalı hoca bu şansı doğru kullanmadı. Galatasaray'ın ligde, üçü İstanbul'da biri Ankara'da 4 maçı kaldı. Alınacak 12 puan Galatasaray'ı zirve yarışının içinde tutar. Maç eksiği olan De Jong yerine Bursa maçının iyilerinden olan ve dinlendirilmesi gereken kaptan Selçuk'la başlamak anlamsızdı. Carole'ün yokluğunda sol bekte başarılı olan Linnes'i düşünmemek hataydı.
RİEKERİNK'İN EKSİKLİĞİ
Riekerink'e sormak lazım; Afrika Kupası'na gidecek savunmadan kestiğin Chedjou'yu oynatmak doğru muydu? O Chedjou kafaca
tükenmiş olacak
ki; maçta hiç yoktu,
müthiş hatalar yaptı.
Özellikle ikinci
yarı Elazığ forvetleri
eğer son vuruşlarda
dengeli olabilseydi
Galatasaray maçı kesin kaybederdi. Afrika'yı mı yoksa Fransa'ya mı gider bilemem ama Chedjou'nun tükendiğini görememek Riekerink'in eksikliğiydi. Ayrıca maç
oynaması gereken Serdar Aziz'in güçlenmesi
gerekçesiyle kadroya alınmaması
şaşırtıcıydı. Serdar'ın bence gücü yerinde
sadece maç eksikliğini gidermeye ihtiyacı
var.
EN İYİLERİ HAMİT'Tİ
Elazığspor ikinci yarı Galatasaray'ı kanatlardan fena hırpaladı. Transferin defosu olan Cavanda hücumdan geriye bir kez olsun çabuk gelemedi. Carole hücumda etkiliydi ama savunmada
yine zaafları vardı. Riekerink bence
Linnes'i arkada Carole'ü önde kullanmayı
diğer kupa maçlarında düşünmeli.
Yasin ve Sinan ikilisi takım uyumundan
ve pas birlikteliğinden uzak, tamamen
kendi egolarını tatmin ederek oynadı.
Galatasaray'ın en iyisi Hamit oldu. Tecrübeli oyuncu gücünün yettiğince mücadele etti, ayağındaki topları bilerek görerek kullanmaya özen gösterdi.