Metin TEKİN: Meziyetli Talisca
Gökhan İnler ve Tolgay kenarda otururken Beşiktaş'ın, böyle bir zeminde Babel, Quaresma ve Oğuzhan üçlüsüyle çıkması riskli değil miydi?
Evet dediğiniz isimlerin hepsi de hücum anlamında önemli özellikleri olan oyuncular ama saha yerleşiminde ve oyunda öyle olmadı. Beşiktaş, özellikle skoru bulduktan sonra takım savunması anlamında Babel, Quaresma ve Oğuzhan taktik disipline sadık kalarak oynadılar. Bu yüzden Beşiktaş'ın takım savunması bir zafiyet göstermedi.
Çünkü ne zaman top rakibe geçtiyse geriye gelip savunmada yerleştiler. Beşiktaş, rakibin ne yapacağını değil, "Ben ne yapmalıyım" düşüncesini öne çıkaran bir takım.
Yani Osmanlı'nın oyununa karşı gardını alan değil, kendi oyununu sahaya yerleştiren ve kabul ettiren felsefeye sahipti. Bu da son derece mantıklıydı.
Talisca döndüğü ilk lig maçında golünü attı. Talisca'ya 10 numaradan daha çok ikincibir forvet diyebilir miyiz?
Talisca'nın özelliklerine baktığımızda, oyunu organize etmekten çok skor üretmede ve pozisyona girmede yetenekleri olan bir futbolcu.
Biz klasik 10 numarayı anlatırken, pas yapan ve takım oyununu oynatan futbolcu diye bakarsak Talisca bu değil. Talisca'nın zaman zaman bu özelliklerini görüyoruz ancak skoru değiştirecek pozisyonlarını daha çok gördük. Talisca'nın vuruş özelliği çok fazla... Takımına da bu şekilde katkı sağlıyor. Zaman zaman belki oyundan kopuyor ama etkili olduğu anlarda skoru belirleyen isim oluyor. Bu da bence bir oyuncu için çok önemli bir meziyet.
Beşiktaş, forvet arayışlarını sürdürüyor. Sizce siyah-beyazlıların santrfor transferineihtiyacı var mı?
Aboubakar'ın Afrika Kupası'na gitmesi nedeniyle Beşiktaş'ın böyle bir arayışı var ama ben Beşiktaş'ın önceliğinin santrfor olduğunu düşünmüyorum. Bu problemi, Cenk Tosun ve Babel'le çözebileceğini düşünüyorum. Çok iyi bir golcü bulursanız tabii ki alınabilir ancak sadece santrfor almak için transfer yapılmaz. Beşiktaş'ın dünkü futbolunda oyun sakinliğini ve skoru bulduktan sonra oyunun kontrolünü eline almasını çok iyi buldum. Ev sahibi takımda Ndiaye ve Musa Çağıran gibi önemli isimlerin olmayışı, Osmanlıspor'un organizasyonunu fazlasıyla etkiledi. Osmanlıspor o bildiğimiz çabuk, hızlı ve dikine oyun anlayışının altında kaldı.
Rıdvan DİLMEN: Talisca zoru kolay yaptı
Çok iyi bir takım Osmanlıspor. Önemli silahları Afrika Kupası nedeniyle yok ama Aboubakar da Kamerun'daydı.
Futbol enteresan bir oyun, belki Cenk gol atamayacaktı o olsaydı...
Hem Galatasaray'ın hem Başakşehir'in kazanması, Beşiktaş için bu deplasmanı daha da önemli haline getirdi. Stada geliyorsunuz...
Şenol Güneş, sahaya bakınca, "Eyvah yandık" demiştir. Çok kötü bir zemindi. Osmanlı da oynayan bir takım olduğu için her iki takıma da zordu. Böylesi bir maçı 2-0 bitirmek çok önemli.
En önemli oyuncular Talisca ve Fabri oldu. Beşiktaş, ligin ciddi favorisi ama enteresandır, 17 hafta geçti, arzuladığımız ya da beklediğimiz Beşiktaş var mı dersek, geçen seneki performansla kıyaslarsak süreklilik yok. Marcelo dışında sürekli iyi oynayan oyuncu yok. Buna rağmen 38 puan yaptı.
İLK GOL KIRILMA ANIYDI
Bu takımda şahane sezon geçiriyor diyebileceğimiz 1 tane oyuncu var.
İnişli çıkışlı çok oyuncusu var. Bireysel anlamda kalitelerinin altında kalmasına rağmen bu puana ulaşıyor bu takım.
Tarak kemiği kırıldı ve döndü Talisca ama yüzünü kapatıp şu vuruşu kim yaptı dersen Talisca derim. Talisca 4-4-2'nin ikinci forveti gibi oynuyor. Kolay goller değil bunlar. Öne doğru hareketli topa sert plase vurmak kolay değildir. Top size gelirse daha kolay vurursunuz.
Hem sert vuracaksınız, hem de topu çevireceksiniz. Maçın kırılma anı oldu o pozisyon... Zor bir rakip Osmanlıspor...
Musa sezonun en iyi oyuncularından biriydi. Cezalıydı bu maçta. Ndiaye'nin olmaması da çok etkiledi.
Yeni transfer Mitrovic, Tosic-Marcelo tandemini nasıl kesecek, merak ediyorum.
Beşiktaş'ın kadrosunda sağ bek, sol bek hücumcu...
Tosic, zaman zaman topla çıkabilir. Oğuzhan, Quaresma, Talisca, Babel, Cenk... Çok ofansif bir kadro. Bir de Osmanlıspor kadrosunu hayal edince bol gol olur diye bekliyordum ama zemin, hava şartları gibi etkenler de var. Bu takımla fazla pozisyon vermeden 2-0 dönmek önemli...
Osmanlı keyif takımı. Moralli, düzenli... Hocaları da öyle. Esprisine söylüyorum, belki puanlarını bile bilmiyordur.
Futbolu oyun olarak gören, iyi de yönetilen bir kulüp. Onları içeride dışarıda zevkle izliyorum.
Ömer ÜRÜNDÜL: Stratejileri tuttu...
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, dün Başkent Ankara'da zorlu bir rakiple deplasmanda oynayacağını bilerek, taktik açıdan kontrollü bir anlayış benimsemişti. "Öncelikle hücumu düşünelim ama takım savunmasını hiç ihmal etmeyelim" stratejisiyle erken bir skor avantajı elde edildi. Kısa süre sonra da, "Rakip ataklarda, takım halinde topun arkasına geçip, alan daraltmak" ana stratejiydi. Skor avantajından sonra maçın sonuna kadar Beşiktaş, geriyi hep kalabalık tuttu. Atiba'nın mükemmel performansıyla rakibe pozisyon üretecek şanslar tanınmadı.
Osmanlıspor'un daha baskılı olduğu ikinci yarının ilk 25 dakikasında Şenol Güneş, Tolgay-Quaresma değişikliği için biraz fazla bekledi. Bu değişiklikten sonra Beşiktaş, hem baskıyı kırdı hem de ikinci gol için rakibini tehdit etmeye başladı. Ve de aradığı golü de son dakikada buldu. Sonuçta da çok önemli bir 3 puan kazanıldı.
"Beşiktaş bu galibiyeti alırken çok iyi bir futbol mu sergiledi?" diye soracak olursanız, bir cevap "Hayır" olur ama bütün maç süresince sadece bitime 3 dakika kala Beşiktaş kalecisi Fabri'nin uzak mesafeden sürpriz şutu kurtarması dışında hiç pozisyon vermemesi bencegünümüz futbolunda çok önemli bir artı olarak kabul edilir.
Babel uyum sürecinde...
Sürekli olarak Adriano'ya yardım etmeye çalıştı. Eğer Kasımpaşa'daki gibi fizik güçten düşmezse faydalı olur. Çünkü önemli özelliklere sahip bir kanat adamı. Beşiktaş'ın dün bir büyük şansı da Osmanlıspor'u çok eksik yakalamasıydı.
Osmanlıspor sistemi oturmuş, kadro derinliği olmayan, başarılı bir takım. Ama Ndiaye, Musa ve Pinto gibi en önemli üç oyuncusunun birden olmaması, doğal olarak oturmuş sistemlerini çok büyük arızaya uğrattı.
Bizde yıldız yabancı futbolcu hayranlığı vardır. Bu yıldız yabancılar fizik açıdan düşük performans gösterseler dahi yaptıkları birkaç hareketle büyük övgüler alırlar.
Ama yetenekleri sınırlı, faydalı oyuncular hep gözardı edilir. Atiba da ancak kendisini medyaya bir sene evvel kanıtlayabildi. Bence son senelerde Beşiktaş'ın en büyük kazancıAtiba'dır. 90 dakiki iki kişilik pres yapan Atiba, ikinci golün de hazırlayıcısı oldu.
Ahmet ÇAKAR: Dönüm noktası
Başlık sizi şaşırtmasın... Beşiktaş gibi şampiyonluğa oynayan bir takımın galibiyeti için niye dönüm noktası diyoruz?
Çünkü Beşiktaş belki de Türkiye'de Üç Büyükler'den sonraki en tehlikeli takıma karşı oynadı.
Saha ağırdı, çamurdu, top kontrol etmek kolay değildi ama Beşiktaş, hak ettiği bir galibiyet aldı. Üstelik ligin en fazla gol pozisyonu üreten ekiplerinden birisinin karşısında neredeyse tek pozisyon vermeksizin maçı kazanmasını bildi.
Maçta bazı oyuncular için söylenecek çok tuhaf şeyler var.
Mesela Cenk... Maç boyu var mıydı yok muydu belli değil. Üstelik bitime 5-10 dakika kala çarprazda topu kaptı, sağa çıkarsa arkadaşı Talisca rahatlıkla gol yapacak ama o kaleye şut attı. Top nereye gitti biliyor musunuz?
Taca... Ama aynı Cenk son saniyede kalitesiyle galibiyeti perçinleyen adam oldu.
Mesela Quaresma... Kalitesi asla tartışılmaz ama dün kötü oynayıp hocası tarafından dışarı alındığında eldivenlerini yere atması, hem de hocasının önüne atması, ne kadar doğru?
Mesela Atiba...
Bence bu dönemki Beşiktaş'ın değil, tüm Beşiktaş tarihinin en istikrarlı yabancılarından bir tanesi.
Gelelim maça... Al gülüm-ver gülüm giderken, sahneye Talisca çıktı. Her futbolcunun atamayacağı bir gol attı. Top kaleye doğru gidiyor, nereden baksanız 20 metre mesafe var, üstelik de top sekiyordu.
Ama sol ayağının üst içiyle hem sert hem de köşeye öyle bir vurdu ki dünyada pek az futbolcu başarabilir. İkinci yarı Beşiktaş, genel olarak oyunu tutamadı. Ta ki Tolgay girene kadar. Tolgay girdi, orta saha direnci arttı.
Beşiktaş oyunu tutabildi.
Beşiktaş'ta son paragrafı Fabri'ye açalım...
Osmanlı'nın tek bir tehlikeli atağı var. O da son dakikalarda vurulan harika şut. Fabri ise kendi sağına uzanıp, Beşiktaş'ı mutlak golden kurtarıverdi. Beşiktaş için dün geceki galibiyet şampiyonluk yarışında çok ama çok kritik üç puandı.
Gelelim hakeme; çok iyi maç yönetiyor diyecektik ki ya da diğer bir deyimle maçtaki tek hatası, "Babel'in içliğinin çıkartılırcasına çekilmesine kart vermedi" diye yazacaktık ki son dakikalarda Tolgay'a yapılan mutlak yüzde yüz bir penaltıyı es geçti. Oldu ki iyi maç yönetiyorsun ama son dakikadaki açık penaltıyı veremiyorsun. Yakıştı mı Ali Palabıyık...