Ahmet ÇAKAR
Yıldırım için utanç gecesi
Hakem Bülent Yıldırım eyyamın kralını yaptı.
Kim ne derse desin Beşiktaş, kadro kalitesi, oyun anlayışı ve lokal deneyimi açısından Türkiye'nin en iyi kulübü... Dün 1. dakikadan son dakikaya kadar panik yapmadan, ayağa oynayarak maçı sürekli kontrol altında tuttular. Buna mukabil Galatasaray, acemi bir Anadolu takımı gibi ne yaptığını bilmez bir haldeydi. Maçın başında Beşiktaş,"Ne olursa olsun kaybetmeyeyim" diye çıktı... Galatasaray ise sözüm ona alanı daraltayım, topun arkasına geçeyim deyip 70 dakika hücumu düşünmedi. Böyle olunca da ilk devre maç kilitlendi. Tatsız, tuzsuz, pozisyonsuz bir 45 dakika izledik.
İkinci yarının hemen başında Beşiktaş golü buldu. Önce Hakan Balta'nın gereksiz bir faulüyle Beşiktaş frikik kazandı. Frikiği Talisca kullandı, çaprazdan vuruşunda top Bruma'nın kafasına çarpıp kaleci Muslera'yı kontrpiyede bıraktı. Aslında bu golden sonra Galatasaray dağıldı.
Beşiktaş biraz becerikli olsa ikiyi bulacaktı. Buna karşılık da son dakikalarda Podolski sol ayağı ile iyi vursa belki de Galatasaray hak etmediği bir puan alacaktı.
Sonuçta; Galatasaray yönetimi utanmalıdır... Karabük'ten aklını çelip, kandırıp getirdikleri Tudor'un katkısı, Galatasaray'ın malzemecisi kadar. Tudor geldi, işler daha da kötü oldu. Hem oyun olarak hem de puan olarak.
Beşiktaş'ın bu dakikadan sonra şampiyonluğu kaybetmesi çok zor. Tek rakipleri var o da Başakşehir...
Başakşehir, Beşiktaş'ı ne kadar zorlar orası meçhul ama Beşiktaş hak ede ede kazanarak şampiyonluğa yürüyor.
Gece hakem Bülent Yıldırım için de tam bir utanç gecesiydi. Maç yönetmedi, eyyamın kralını yaptı. İlk devre Galatasaray'ın Yasin'le, ikinci yarıda da Quaresma'ya penaltıyı 'es' geçti. Atınç'ın Podolski'nin ensesine attığı tokatı görmedi.
Selçuk'u ikinci sarı kartla oyundan atması gerekirken, yine eyyamın kralını yapıp, oyunda tuttu.
Ondan sonra da 'ben hakemim' diyerek ortalarda dolaşıyor.
Ömer ÜRÜNDÜL
Lafla peynir gemisi yürümez
Tudor'un durduk yerde büyük macera araması dün geceki yenilginin 1 numaralı nedenidir. Böyle kritik bir derbide takımın hiç alışmadığı üçlü defans uygulaması nereden çıktı? Özellikle bu düzende kenardaki oyunculara büyük iş düşer. Yasin'in de Carole'ün de defansif yönleri zayıf. Bir de buna ilaveten ön kenarda her zaman başarılı olan Bruma içe dönük oynayınca, üç ciddi sıkıntının ortaya çıkmaması mümkün değildi. Birincisi, takımın alışılmış pas trafiği arızaya uğradı. İkincisi ofansif güç hemen hemen yok oldu. Üçüncüsü de takım savunmasındaki muhtemel arızalardı.
Ama takım halinde topun arkasına geçmeleri ve Beşiktaş'ın daha çok topla oynama isteği Galatasaray'ın bu rahatsızlığından üretkenlik olarak faydalanma şansını sınırladı. Oğuzhan ve Talisca durağan oynuyorlardı. Cenk'in bu tip zorluk derecesi yüksek maçlarda sırtı karşı kaleye dönük oynama özelliği olmadığından kenarlarda Quaresma ile Babel de silik kaldılar. Bu tabloda pozisyonsuz bir ilk yarı izledik.
İkinci yarının başında Talisca'nın frikikteki şans golü Beşiktaş'a çok önemli bir skor ve moral avantajı getirdi. Galatasaray kısa süre şoku üstünden atamadı. Sonra dörtlü defansa dönüldü. Bruma sol öne geçti.
Böylece en azından bir baskı kuruldu ve karşı kale zorlandı. Ama tek net pozisyonu son dakikalarda Podolski bulabildi.
O da kaçınca, yapacak bir şeyi kalmadı Galatasaray'ın.
Şenol Güneş de zamanında ve doğru hamlelerle ikinci yarıda takımına müdahalelerde bulundu ve Beşiktaş çok önemli bir üç puanla yarışta, Başakşehir ile yalnız kaldı. Beşiktaş maçın geneline baktığımızda çok iyi bir futbol oynamadı ama baştan sona sakin ve akıllıydı. Atiba yine sahanın yıldızıydı. Bu tip bir futbolcuya saygı duymamak mümkün değil. Geri dörtlüde çok iyi oynadı.
Igor Tudor hem Rize maçında yaptığı hata ve hem de derbideki hatalarıyla Galatasaray'a iki maçta 5 puan kaybettirdi.
Teknik adamlık hiç kolay bir iş değil.
Lafla peynir gemisi yürümez. Bilhassa bizde büyük takımlarda çalışmak hiç kolay değildir.
Benim her zaman çeşitli yıldız oyuncular için gündeme getirdiğim bir konu vardır: Ne kadar büyük ve kariyerli bir futbolcu olursan ol fizik gücün yoksa hiçbir şeysin. Ve buna son örnek dün geceki Sneijder.
Hakem Bülent Yıldırım genel yönetiminde çok başarılıydı. Bir tane ciddi hatası var: O da Quaresma'ya yapılan penaltıyı görememesiydi.
Erman TOROĞLU
Beşiktaş yüzde 80 şampiyon
Maçtan sonra G.Saraylı yöneticiler konuşacaklar "Penaltımız verilmedi" diye... Beşiktaşlı yöneticiler konuşacaklar "Bizim penaltımız verilmedi" diye. Beşiktaşlılar bir de diyecekler ki "Selçuk neden 2. sarıdan atılmadı" Bunlar idarecilerin maçtan sonra konuştukları.
Bakın bunlara yöneticiler demiyorum, idareci diyorum. Yönetmek başka şeydir idare etmek başka şeydir.
Aynen Bülent Yıldırım'ın yaptığı gibi.
O da idare etti. Hoopp, hoopp. Peki maçı anlatan spiker idare etti mi? O da idare etti. Nasıl? Galatasaray için penaltı istenilen pozisyonda "Hakem penaltı verdi" diye 4 defa canlı yayında söyledi.
Peki penaltı veren hakem öne doğru mu gider geri geri mi gider? Hakem autu gösterip geri geri gidiyor. Ama bu pozisyonda penaltı kararı veren maçın spikeri Quaresma'nın pozisyonuna bir türlü "Penaltı" diyemedi. Yani anlayacağınız Türkiye'de her yer döner gibi.
Kes Allah kes, bitmiyor. Hep kendine.
Peki bu Galatasaray bu Beşiktaş'ı yenebilir miydi? Maçın genelinde oyun şekillerine, mücadeleye, kademeye, oyun mantığına, sahadaki pozisyon paylaşımına neye bakarsanız bakın Beşiktaş, Galatasaray'a göre önde. Aman aman mı oynadılar? Hayır. Basit oynadılar. 3 puanı aldılar. Yüzde 60 şampiyon diyebilirsiniz.
Tamam futbolda çok şey değişir ama Medipol Başakşehir ile Beşiktaş üst kattalar, terastalar. Orta katta Galatasaray, Fenerbahçe, Antalya var. Bir de alt kattakiler var. Fenerbahçe ile Galatasaray bundan sonra üçüncülük için oynarlar. Eğer ki Başakşehir büyük hata yapmazsa.
Herhalde bu sezon TT Arena'ya gelen en kalabalık seyirci dündü.
Galatasaray'ın bir de F.Bahçe maçı dolar Arena'da oynayacakları.
Tudor, Galatasaray'a ilk geldiği gün bir soruya şu cevabı verdi: "Benim için sistem önemli değil. Bir futbolcu, 1 metre önde oynamış, 2 metre arkada oynamış. Bunlar hikaye.
Topu kapınca hücum edeceksiniz, kapmayınca defans yapacaksınız." Yüzde 100 katılıyorum ama hangi takımla? Sahada koşacak takımla... Dün akşamki Galatasaray takımında koşan, mücadele eden kaç kişi vardı! Beşiktaş takımında koşmayan, mücadele etmeyen kaç kişi vardı bir sayın. Zaten ona baktığınızda fark daha da açılmalıydı.
2. golü atsa Beşiktaş çok daha farklı biterdi. Maçtan evvel bu maç gollü geçer demiştik. Skor kısır oldu ama bu Galatasaray'ın şansından oldu. Çünkü eğer 2-0 olsaydı çok farklı biterdi. 4 veya 5 olurdu.
Bu işler zart zurtla olmaz
Beşiktaş dün gece maçı hak etti. Şampiyonluğu da hak ediyorlar. Bu takım bir de Avrupa Kupaları'nda hala yürüyor. Gene yedek kulübesinden gelenler, yine aynı görüntüler. Giren çıkanı aratmadığı gibi daha da üstüne koyarak oynuyor sahada. Çünkü makine kurulmuş. İşliyor tıkır tıkır.
Fenerbahçe de Galatasaray da çeneler işliyor tıkır tıkır, kalçalar başlar oynuyor şıkır şıkır. Herkese hayırlı işler. Çok kimse şunu söyleyebilir. Beşiktaş bir şans golü attı. Rakibe çarptı girdi tamam. Yalnız şunu kimse unutmasın. Futbolda şans hep kuvvetliye güçlüye güler zayıfa değil. Binde bir zayıfa güler. Diğer takımlarda teknik direktörlerle, futbolcuların arası sorunlu. Beşiktaş'ta Güneş 2 sezondur çalışıyor. Öyle antrenmanlarda da değil maç içinde neler neler oldu. Ama Şenol gayet güzel yönetti. Demek ki zart-zurtla olmuyormuş.
Levent TÜZEMEN
Bülent Bey utanın!
Bu sezon hakemler G.Saray'a ve Fenerbahçe'ye resmen operasyon yaptı.
G.Saray tek pozisyon bile vermediği derbide Beşiktaş'a kaybetti. Talisca'nın "Kuş taşa çarptı" örneği attığı golde topun Bruma'nın sırtına çarpıp ağlara gitmesi Beşiktaş'ı zirvede Başakşehir ile birlikte bıraktı.
Hakem Bülent Yıldırım derbinin şifresi oldu. Atınç'ın Yasin'e yaptığı penaltıyı verdi sonra yardımcısı Ekrem Kan'ın uyarısıyla iptal etti. Atınç'ın Yasin'i eliyle itmesini ve ayağına basmasını biz tribünden gördük Bülent Yıldırım gördü, verdi ve iptal etti. Aynı Bülent Yıldırım 1 metre önünde Talisca'nın Selçuk'un tendonuna bastığını gördü. Kartın rengi kırmızıydı.
Yıldırım sırf kırmızı kart göstermesin diye yardımcısına "Ne diyorsun?" diyerek sarı çıkardı.
Eğer Talisca atılsaydı gol olur muydu? Kamuda görev yapan Bülent Yıldırım ne kadar utanır bilmem ama MHK'ye yaptığı bu atamadan dolayı yazıklar olsun.
Beşiktaş, Türkiye'nin en iyi futbol oynayan takımı.
Hakemlere ihtiyacı yok. Zaten Tudor da Beşiktaş'ın üstünlüğünü durdurmak için Conte'nin taktiği 3-5- 2'yi G.Saray'a ilk yarı oynattı ve başarılı oldu.
Eğer G.Saray kaybettiği maçlarda da bu anlayışla oynasaydı puanı daha fazla olur ve Beşiktaş'a yenilgisi zirveden uzaklaşmasını engellerdi.
Tudor "Conte" taktiğinde alkışı hak etti ama oyuncu hamlesini hızlı düşünemedi.
Selçuk'un yerine Tolga değil bence Josue girmeliydi.
Tolga kaptırdığı toplarla ve yaptığı pas hatalarıyla yine saç-baş yoldurttu. Ben Riekerink'i 72'de oyuncu değiştirdiği için eleştirmiştim.
G.Saray'a gol gerekiyordu ve Tudor'un 75'te Eren-Rodriuges ikilisini oyuna alması geciken hamleydi. İvedilikle Rodrigues yenilen gol sonrası Yasin'in yerine hemen alınmalıydı.
Çünkü Eren-Rodriguez girdikten sonra G.Saray Beşiktaş kalesinde etkili oldu ve Podolski ile biri boş kaleye olmak üzere iki net golü atamadı.
G.Saray'ın oyun lideri konumundaki Sneijder'in sahada sadece ismi vardı ve hiç katkı yapmadı ayrıca tek kilit pas bile vermedi.
Sneijder'i oyundan alma cesaretini gösteren Tudor'a helal olsun. Çünkü Riekerink bu cesareti asla gösterememişti. G.Saray'ın artık iki rakibi var; önünde Başakşehir arkasında Fenerbahçe.. Tudor bu oyun planını geliştirerek uygulamaya devam etmeli. Ayrıca hedefi olmayan oyunculara fazla tahammül etmemeli..
Murat ÖZBOSTAN
Kazanmak Beşiktaş'ın kimliği oldu
Bundan sadece 1 ay önce, "Galatasaray- Beşiktaş derbisi şampiyonluğun kaderini belirler" deniliyordu. Belki kısmen doğru da çıktı ama kimsenin aklında Beşiktaş'ın derbi bitimi Galatasaray'a 10, Fenerbahçe'ye 12 puan fark atması yoktu.
Galatasaray'ın şampiyonluk için son şansı olarak görülen maç, sezonun finali oldu.
Kupada yoksun, Avrupa'da zaten yoksun, ligde de şampiyonluk gitmiş. Artık tek gerçekçi hedefleri Başakşehir'in puan kayıplarını kollayıp Şampiyonlar Ligi elemesi için mücadele vermek...
Beşiktaş ciddi bir dönüşüm yaşıyor. Maç maç bakınca, anlaşılmayabilir ama bundan yalnızca 2-3 yıl önce iyi oynayıp oynayıp içeride-dışarıda Galatasaray'a yenilen Beşiktaş'tan üçüncü viteste TT Arena'da derbi alan bir Beşiktaş'a gelindi.
'Kazanan' kimliği başka bir şeydir, bu vasfı elde etmek kolay değildir.
Talisca'nın şutu Bruma'ya çarptı diyebilirsiniz, şansın da etkisi vardır ama kalan 45 dakikayı zorlanmadan götürebilmek, paniklememek ve rahat oynamak özgüvenden kaynaklanır.
Artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki Beşiktaş'ın tek rakibi Başakşehir...
Maça gelirsek, çok tadı tuzu olan bir derbi değildi. Hem Beşiktaş hem de Galatasaray çok kontrollü oynadı. Özellikle Galatasaray, evinde ve 40 bin taraftarının önünde orta sahayı ve savunmasını kalabalık tutup, önce gol yemeyeyim sonra da bir gol atarım düşüncesiydi. Teknik direktör Tudor ürkekti. Belki de bu düşüncesinde haklıydı. Beşiktaş gibi bir takımdan önce gol yememek, morallerin bozulmaması lazımdı.. Fakat Galatasaray'ın bundan golü yediği an vazgeçmeyi başarması gerekti. Kenardan gelen hamleniz Tolga Ciğerci... Tolga maça 11'de başlayabilir ama sizin kenardan maçı kazanmak için yaptığınız hamle olamaz. O kulübede Eren var, Josue var. Maçı kazanamayabilirsin ama en azından silahlarını kullanmış ve denemiş olursun. Nasıl gol atacaksın bu şekilde?
Can havliyle son 10-15 dakika zorladın ama orada da tek vuruş hakkın var.
Podolski vurdu, kaçırdı ve orada maç bitti.
Galatasaray böylesi bir kader maçında daha cesaretli ve yürekli olmalıydı.
FATİH DOĞAN
Şampiyonluk selamı
Igor Tudor, G.Saray'a 'Karabük' muamelesi yapınca, Beşiktaş zorlanmadan şampiyonluk yolundaki en önemli engelini aştı.
Karabük'ün başındayken, Beşiktaş'ı yendiği 5-4-1'li sistemi G.Saray'da da uygulaması büyük hataydı. Semih'in sağ dış stoper (yeni kavram), Yasin'in (Babel ve değişmeli Quaresma'yı marke ederek) sağ bek oynatıldığı maçta G.Saray'dan bundan fazlası beklenemezdi. F.Bahçe derbisinden dersler çıkaran siyah-beyazlı takım G.Saray karşısında sakin, emin ve kontrollüydü.
Tudor'un 5 savunmalı anlayışı işine geldi.
İlk yarıyı stratejik geçirdi. İkinci yarıda aradığı golü Talisca'yla bulunca maç istediği kıvama geldi. 61'de Quaresma'nın altı pasın içinde Carole'den top çalarken yediği müdahaleye Bülent Yıldırım penaltı verse maç o an bitebilirdi.. Ancak ilk yarıda Yasin'in, Atınç'la mücadelesindeki gibi bu da penaltı kararı için zorlama olurdu. Bülent Yıldırım ve ekibi genelde oyunun dengesine tesir etmedi.
Maçta Şenol Güneş'in stratejisi ve Beşiktaşlı oyuncuların akıllı uygulamaları kadar İgor Tudor'un korkak ve yanlış oyun anlayışı da etkili oldu. Önemli olan; Beşiktaş'ın şampiyonluk yolundaki en önemli rakibinini geriye itmesiydi.