LEVENT TÜZEMEN: Tudor izledi
Galatasaray üç maçta izlettirdiği yüksek tempodan ve coşkulu oyundan uzaktı. Antalya'nın sıcağı ve nemi, Galatasaraylı oyuncuları sanki uyuşturmuştu. Her zaman rakibe önde yapılan baskı yoktu. Gomis ve Rodrigues istekliydi. Gomis önde top tutuyor, Rodrigues ısrarla sahanın her yerine basıyor ve özelikle sağdan etkili hücumlar deniyordu. Ndiaye eğer orta alanda hücuma dönük yakaladığı topları doğru bölgeye pas olarak kullansaydı Galatasaray golü erken bulabilirdi.
Tempo düşük olmasına rağmen Galatasaray'ın üç doğrusu vardı:
1- Antalyaspor ataklarını karşılarken takım halinde savunmada oldular.
2- Doğru pozisyon alırken, rakibin baskısı karşısında asla panik yapmıyorlar ve birbirlerine yardım ediyorlar.
3- Hücuma dikine paslarla çıkmaya sadık kalıyorlar ve topu şişirmiyorlar.
Galatasaray Dergisi'nin Eylül sayısında Belhanda'ya, "Tudor'un senden beklentisi nedir?" diye sormuşlar. Belhanda şöyle cevaplamış: "Takımı oynatmamı, oyunu yönlendirmemi ve orta sahada top almamı istiyor. Ayrıca rakip alanda pozisyon yaratmak gibi bir görevim var..."
Oyun içinde etkili görünmeyen o Belhanda kabına sığamayan Rodrigues'e, "Belhanda kalitesinde" bir top attı. Rodrigues, yaptığı kaliteli koşuya bir de kaliteli orta ekledi. Gomis de "Golcü topa böyle vurmalıdır" dercesine ayak içiyle mükemmel bir gol attı. Galatasaray'ın oyun aklı durumundaki Belhanda'nın daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Bu sorumluluğu Belhanda almayınca devreye Tudor girmeliydi. Çünkü son 20 dakikada Antalya risk alarak tüm hatlarıyla Galatasaray'ın üstüne geldi. Tudor, hamlelerde geç kaldı. Özellikle çok koşan Ndiaye'yi Selçuk ile değiştirmesi hataydı. Hırvat hoca, takımın şuursuzca geriye yaslandığını görmesine rağmen 'kenardan çıkın, topu önde tutun' gibi talimatlar yağdırmadı. Tudor'un rakip defansı etkisiz hale getirebilecek Feghouli'yi oyuna erken almaması da hataydı. Galatasaray ilk 3 maça oranla ilk kez topa sahip olma oranında rakibin gerisinde kaldı. Galatasaray'da bütün futbolcular sağ ayaklı. Tudor farklılık yaratabilecek takımdaki sol ayaklı oyuncuları da kullanmalı. Galatasaray yaşadığı puan kaybından ders çıkarmalı.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Selçuk değil Feghouli!
Antalya'nın ilk yarıdaki ana taktik stratejisi; önde etkili takım presi yaparak, Galatasaray'ın kaliteli orta sahasının forveti ile bağlantısını kesmekti. Bunda da büyük ölçüde başarılı oldular. G.Saray ise rakibin doğru ve iyi işleyen taktiğine, akılcı bir anlayışla karşılık verdi. Risk almayıp, alan daraltıp, geride iyi yerleşerek garantili oynadılar. Hücumda etkili olamadıkları ilk yarıdaki sıkıntılı bölümde, bir net pozisyon verdiler ama kalede Muslera vardı! Çok önemli bir kurtarış yaptı, kısa süre sonra da G.Saray, ilk ciddi atağında Gomis ile hazırlanışı ve yapılışı güzel bir gol attı.
İkinci yarıda yine değişen bir şey yoktu. Antalya tempolu ve presli futboluna devam ediyor, G.Saray da bir türlü istediği pas trafiğini sağlayamıyor ve ritmini de bir türlü bulamıyordu. Bu durumda yapacakları iş, garantili savunmaya devam etmekti. Yoğun baskı altında kalmalarına rağmen uzun süre pozisyon vermediler. Ancak bir duran topta Eto'o gözden kaçırılınca skora denge geldi. Tudor'un hamlelerini düşündüğümüzde, Ndiaye değişikliği doğruydu. Çünkü Ndiaye, sahada hiç görünmüyordu. Ancak giren kişi Selçuk değil, Feghouli olmalıydı. Tolga da orta sahaya çekilmeliydi. Böylelikle ileride top tutulur, Feghouli de Gomis'e yardımcı olurdu. "Tudor başka değişiklikler yapabilir miydi?" dersek, skora göre eleştiri yapabiliriz. Tudor da bize "Oyunu rakip domine ediyordu ama biz de pozisyon vermeden skor avantajını sürdürüyorduk" cevabını verebilirdi. Sonuçta pozisyonu az mücadeleci geçen maçta puanlar paylaşıldı.
G.Saray cephesinden olaya baktığımızda, milli maçlara verilen aradan sonra oynanan maçlar hiç kolay olmaz, beklentileri karşılamaz. Bunun yanında Antalya'nın iyi bir takım olduğunu ve de çok sıcak ve nemli bir ortamı göz önüne aldığımızda G.Saray'ın verdiği 2 puanı kayıp olarak bakmamak lazım. Antalyaspor iyi bir kadroya sahip. Rıza Çalımbay'ın en büyük özelliği, fizik kondisyona önem vermesi. Belki lige iyi başlamadılar ama dün başarılı bir futbol sergilediler. İlerisi için iyi mesajlar verdiler.
RIDVAN DİLMEN: Puan kaybı Tudor'a yazar!
Bence Galatasaray durmadı, bu oyuna göre altın buldu bile diyebilirim. Sıcak da etkendir ancak Antalya takımı oyunun tamamına yakınında daha pozitif oynamaya çalışan taraftı. Kötü oynarken öne geçiyorsunuz ama sonra yaslanıyorsunuz. Çocukken 3 korner 1 penaltı derdik. Şimdi 10 korner 1 gol oldu. Galatasaray, uzatmayla beraber 97 dakika hiç korner kullanamadı, düşünün. Oyun da böyleydi. Bir kısa oynadılar, direkt kullanamadılar korneri. Cin gibi oyuncu, bir attılar, 9'uncu korner gol oldu. Maçın özeti burada yatıyor.
4 maç 10 puan kötü değildir. Fakat teknik direktörlerle ilgili bir takım doneler sunmamız gerek... Bu maçın 1-0 bitmeyeceğini devre arası düşünmüştüm. Topla olduğu kadar topsuz da kat edebilecek oyuncular lazım. Ndiaye'yi çıkarıp Selçuk'u alıyorsun. Pasla rakip yarı alana yerleşemiyorsun. 1-0 galipsin. Yaslandı Galatasaray. Diego kucağına aldı Gomis'i, diğer stoper boş kaldı. Sürekli aradı Antalyaspor. Bir antrenör Ndiaye-Selçuk değişikliğiyle neyi amaçlar? Böyle kaleye gidemezsin ki... Yasin veya Sinan'ı alıp Rodrigues'e, Gomis'e yardımcı bir tehdit soksaydın Antalya bu kadar rahat gelemezdi. Golü yemek için bekledin, bekledin yedin. Muslera'ya bağlıydı 1-0 bitip bitmeyeceği. Kurtardı kurtaracaklarını ama futbol böyle bir olay, böyle beklersen bir tane atarlar. Antrenör dediğin bunu düşünecek. Bu maçın 1-1 bittiğine Galatasaray sevinmeli. Antalya takımı bol pas yaptı, orta yaptı, bol şut kullandı. Beklerini öne çıkardı. En az 7-8 tane de Denayer ve Maicon'un uzaklaştırdığı yan toplar var. Galatasaray'ın aldığı puan değerlidir. Ben Galatasaray'ın bir daha bu kadar kötü oynayacağını düşünmüyorum. Gerçekten çok kötülerdi.
Tudor'un bu maçı nasıl açıklayacağını merak ediyorum. 2 puan kaybettik dememeli. Kadro aynı ama oyun zaman zaman düşebilir. Rakiple oynanıyor futbol. Hazırlıksız Kayserispor, ligin dibindeki Osmanlıspor vs. Siyahla beyaz kadar fark etmesinin sebebi teknik adam hamlelerinin eksik olmasından kaynaklandı. Tudor puan kaybetmek için her şeyi yaptı.
ERMAN TOROĞLU: Tudor çeviremiyor!
Maçtan önce Antalya'daki berbat zeminle ilgili birkaç sözüm var. Arkadaşlar, milyon dolarlık futbolcunun bileği kırılır, tendonu kopar bu zeminde.
'Marka değeri, marka değeri' diyorsunuz. Kusura bakmayın ama bu sahada ancak inekler otlar! Kurbanlık danaları sokacaksın buraya! Normalde 200 lira ediyorsa o kurbanlık, Antalya Stadı'nda veya Karabük Stadı'nda otladı diye 400 eder! TFF yapacak bu işleri, ben değil. Siz ne iş yapıyorsunuz arkadaş!
Gelelim maça... Galatasaray dün maça önceki haftalara göre daha iyi başladı. Daha önce savruk ve hareketli oynuyorlardı. Ama bu maçta kontrollü oynamayı tercih ettiler. Ama biraz da bunun kurbanı oldular. İlk yarıyı 1-0 önde kapatıyorsun, elinde çok iyi silahlar var ama sen geriye çekilirsen böyle kaybedersin. Tudor iyi teknik direktör olacak bu belli ama kötü giden maçı alacak kapasitede biri değil. Mesela Şenol Güneş, maçın gidişatına müdahale edip maçı alıyor. Bunu henüz Tudor yapamıyor.
Bakınız! Şu da var... Galatasaray, geçen seneye göre bu daha çok mücadele ediyor. Geçen sezon futbolcular sahtekar gibiydi, kimse topa topa dalmıyordu. Kaçak güreşiyorlardı. Geçen sezon ile bu seneki Galatasaray arasındaki fark yüzde 300 falan. Bir sözüm de Belhanda'ya... Belhanda teknik bir oyuncu, Galatasaray takımı da koşan bir takım. Bu kadroda kendini göstermesi lazım ama gösteremiyor. Bunu çözecek olan teknik ekip. Belhanda yerine Sosa oynasa Galatasaray yolu yarılardı. Trabzonspor, Sosa'yı alarak büyük iş yaptı. Sosa, Türkiye'de pozisyonunun en iyisi.
Maçta dikkatimi çeken bir konu da Selçuk İnan'ın kaptanlık bandını alması... Bunu yapıyorsan kompleksin var demektir. Muslera gönderse bile o bandı alıp, koluna takmamalısın! Bundan sonra Selçuk'un Galatasaray ile ilişiğini hemen keseceksin. Yoksa yarın seyirci yollayacak!
Antalya mı? Ali Şafak Öztürk farklı bir başkan profili çiziyor. Nasri'yi alırsan stadı doldurursun, Masri'yi alırsan komisyonla keseni dolduruyorsun. Antalyaspor'un politikasını çok beğeniyorum.
Lucescu'ya da iki çift lafım var: Ukrayna maçından sonra çıkıp "Yerli oyuncu yok" diye yabancı sayısından şikayet eden Lucescu, dün Trabzonspor'un maçına gitti mi? Sekiz tane yerli oyuncu oynadı Trabzonspor'da. Gitsene Trabzon'a! Doğru sen Arda'nın ayağına gidiyorsun İspanya'ya!
AHMET ÇAKAR: Sıcak çarptı
Dün geceki beraberlikten sonra artık Süper Lig'de puan kaybetmeyen hiçbir takım kalmadı. Daha önceki 3 maçta bol gol ve gol pozisyonu bulan Galatasaray'dan Antalyaspor karşısında eser yoktu. Üstelik yine sezon başından beri yedikleri gollere bakıyoruz, hep yan top... Dün gece de yine bir yan toptan gol yiyip, iki puan kaybettiler.
Aslında maça baktığımızda kısır bir mücadele oldu. Galatasaray'ın attığı gol dışında pozisyonu yok. Herhalde yediği gole de pozisyon demezsek verdiği pozisyon bile yok. İlk devre Galatasaray diğer maçların aksine, saldırmadan ileride pres yapmadan, kontrollü başladı. Tipik İtalyan takımlarının oynadığı gibi iyi kapanmaya çalıştılar, alan daralttılar ama bir şeyi eksik yaptılar. Topa sahip olamadılar, ileride top tutamadılar. Tam işler sıkıntılı hale girmişti ki ortaya Belhanda, Rodrigues ve Gomis üçlüsü çıkıverdi. İşte bu üç ayaktan ancak kaliteli olanların yapabileceği tipte bir gol geldi. Rodrigues çok çabuk bir şekilde sağdan defansın arkasına sarktı, Belhanda onun önüne çok iyi yuvarladı, Gomis de daha önce attığı gollere benzer bir şekilde sağdan gelen topa ayak içiyle dokunuverdi. Herhalde Gomis'in en rahat attığı, adeta bir meleke haline gelmiş gol tipi dün geceki attığı gol... Sağ ayak içini şartlar ne olursa olsun çok iyi kullanıyor. Baskıda da olsa, açısı dar da olsa mutlaka boşluğu bulup, golü yapıyor. Bu golden sonra sıcağın da etkisiyle tempo çok düştü. İkinci yarı Galatasaray bütün inisiyatifi rakibine kaptırdı. Özellikle son 15 dakika manasız bir şekilde geriye yaslandı ve futbolun ilahi adaleti Galatasaray'ı cezalandırıverdi. Antalyaspor korneri hızlı kullandı ve Eto'o markajsız bir şekilde 3 metreden topu kafayla ağlara yolladı. Aslında baktığımızda da maçın hakkı beraberlikti. Sahada en önemli yıldızlardan biri hakem Halis Özkahya'ydı. Zor bir maç olmasa da kusursuza yakın bir yönetim gösterdi.