Aziz Yıldırım bir yerde haklı
Aziz Yıldırım mali kongrede Galatasaray'a çattı; "Onlar hiçbir zaman samimi olmadı" dedi. Genelleme yapması yanlış. Ama görevdekiler için konuşuyorsa, haklı. Çünkü, 22 Nisan 2012'de, play-off'taki ilk karşılaşmalarında Fenerbahçe, Galatasaray'ı 2-1 yendi. Oyuncular maçtan sonra sevindiler. Galatasaray 2. Başkanı Ali Dürüst, o akşam, bu tablo için; "Seyircimizi tahrik etmeye çalıştılar. Uymadıkları için tebrik ederim" diye konuştu. Aynı Ali Dürüst 13 ay sonra, yenildiği halde sevinen kendi oyuncularına, "Kimseyi tahrik etmediler" diyordu. Tercüman eşliğinde sevinen bir oyuncu grubunun bu hareketini, o anda gelişen bir şey diye açıklamak mümkün değil. Gördüğümüz kadarı ile planlanmış ve Ali Dürüst'ün de bilgisi dahilinde. Kendi stadında tahrik eleştirisi yapıp (-ki haklı), rakibinin stadında insanları tahrik etmeye çalışmak samimiyet değil. Eğer Emre Belözoğlu, aynı saniyelerde takımı toplayıp, tribünlere götürmese, neler olabileceğini bilemezdik. İşte, bu olayların planlayıcılarını değiştiremiyorsak, belki de kafalarının yerine gelmesini sağlayabiliriz. Ama onlar geçmiş sabıkaları ile hiçbir zaman güvenilir olamayacaklar.
Çözüm renklerde
Mehmet Demirkol, NTV Spor'da, "İki büyük taraftar grubunun birlikte yürüyüş yaparak, ırkçılığı ve katilleri protesto etmesini" önerdi. Doğru bir başlangıç, arkasındayım. Benim önerim ise renklerde. Bu düşmanlığın son bulması adına, Fenerbahçe ve Galatasaray, formalarına kırmızı ile laciverti ekleyecekler. Göğüslerinde taşıdıkları ayyıldızın altına birisi kırmızı, diğeri lacivert rengi koyacak. Sarı, zaten ortaklıkları...Bu kararı verebilecek yönetici iki kulüpte de yok. Onlar şirin görünüp, inkar etme politikasıyla sadece düşmanlığın peşindekilerle, hamasetle iş görmenin peşindeler. Öyle ya, hiç bir Galatasaraylı, "Kardeşim 14 yıl oldu, hep yeniliyoruz" demiyor. Hiçbir Fenerli'de, "Galatasaray'dan yedi puan gerideyiz, şampiyonluk gitti" diye hesap sormuyor. Ama insanlar birbirinin boğazında, gencecik çocuklar ölüyor, yaşını-başını almış, milli oyuncularda hakaretin bini bir para...Bu aklı koyacak, taraftarına Fenerbahçe ile Galatasaray'ın birbirlerini yaratanlar olduğunu anlatacak, rakip taraftara da kendisine duyulmasını istediği saygının gösterilmesini isteyecekler gerekiyor. Bunlar; o adamlar değiller. Çözüm; kırmızı ve lacivertte... Koyun formadaki bayrağın altına o renkleri. Aynı anne - babanın çocukları olduğunuzu gösterin.
Muz ve parmak skandalı
Adam elindeki muzu gösteriyor. Fotoğraf bu. Kendini "siyahiye değil, beyaz olana gösterdim" diye savunuyor. Ne yani? Maymun dememiş de ne demiş? O muzu yemesini mi istemiş? Fenerbahçe yönetimi de bunları basın önüne çıkardı; "Irkçı değiller" dediler. Ama en hafif tabirle terbiyesizler... Bu raconu kesemediler orada. Elinde muz olan taraftar fotoğrafı dünyanın her yerinde ırkçı bir semboldür. Bunu gören her siyahi insan, bu hareketten alınır, tepki de koyar. Bu terbiyesizleri taraftar kimliğinden ayırıp, bir daha Saracoğlu Stadı'nın çevresine yaklaştırmamak Fenerbahçeliler'in görevi olmalıdır, sadece yönetimin değil. O tribünde bu hareketleri görüp de, ses çıkarmayanlar da terbiyesizliğe ortak olmakla suçlanmalıdır. Bu arada, soyunma odasının duvarına Kadıköy hatırası yazıp, imza atıp, fotoğrafı da kendi resmi ortamından sunan Galatasaray yöneticilerine de bir lafım var. Yenilgiye sevinen oyuncularınız, hadi bir iletişim fikri. Ama o görüntünün sağ üst köşesinde havada duran bir orta parmak var. Bu kimin fikri, neyin mesajı... Samimiler ya, kimseyi tahrik etmemişler ya; bunu da anlatsınlar... "Benim yoğurt da ekşi" denmedikçe, rövanşların önünü kesemeyiz.