Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERMAN TOROĞLU

Muslera olmasa kaçıncı olurdu!

Üç büyük takımın da durumu aynı olunca ortaya şöyle bir görüntü çıkıyor; bundan sonra kim maç kaybederse ağaçtan düşecek! Bu durum çok net gözüküyor. Önceki gün Beşiktaş kaybetseydi, tamamdı. Dün de Galatasaray kaybetseydi, o da tamamdı!
Galatasaraylı oyuncular dün Beşiktaşlılar'ın yaptığı gibi duruma vakıf olunca mücadele şekilleri de yardımlaşmaları da farklı oldu. Koşmaları da! Galatasaraylılar önce şunu anlamışlar; "Ne olursa olsun, gol yemeyelim." Mümkün olduğu kadar bu konuda dikkatli oynadılar.
Yine de zaman zaman açık verdiler. Dua etsinler kalede Muslera var. Düşünün Muslera bu sene geldiği günden beri liglerde en fazla gol yediği sezonu yaşıyor. Peki şimdi size soruyorum; alın G.Saray kalesinden Muslera'yı ligde kaçıncı olurlardı? Ben size söyleyeyim ya 5 ya da 6.! Ama kimse şunu da söylemesin; "G.Saray defansı çok açık veriyor." G.Saray orta sahası "gölge markajı" yapıyor. Rakibe "refakat" ediyor. Devamlı gerileyip gerileyip kendi ceza alanlarının içine giriyorlar. Dünkü maçta bunu biraz engellediler.

AĞLAYAN BURAK'TAN GOLCÜ BURAK'A
G.Saray takımında Sneijder'i diri bırakacaksın. Onun için ondan fazla hücum, defans beklemeyeceksin. Peki Burak da böyle düşündü mü ne oluyor? G.Saray iki kişi eksik kalıyor.
Burak demişken şunu söylemeden geçemeyeceğim; tamam dün gece iki güzel gol attı. Ama Burak Hamza hoca geldikten sonra kendine geldi. Eskiden yerden kalkmayan Burak, ofsayttan çıkamayan Burak, devamlı ağlayan bir Burak vardı. Demek ki bir teknik adam futbolcusunun derdini anlayıp ona çare bulabiliyor. İtalyan'ların oyun sistemi şuydu; "Burak'a uzun vur, o da koşsun gol atsın!" Galatasaray'da şekil değişti.

HERKESİN BİR HESABI VAR
Emre ve Sneijder, Galatasaray çin çok önemli iki isim. Top onların ayağına geldiği zaman daha farklı oyun oynanıyor. Nitekim Burak'ın attığı iki golde onların payı var.
Akhisar kötü mücadele etmedi. Skoru 2-1 yapsalar Galatasaray'ı yakalayacak duruma getirebilirlerdi. Bunu biz TV'den izlerken hissederken sahada oynayan futbolcular da hissediyordu. Ama o bir golü bulamadı Akhisar!
Sert futbola varım. Omuz, omuza mücadeleye varım. Ama arkadan tendona kasıtlı vurmaya karşıyım. Peki bütün bunları göz önüne alınca dün akşam hakemin verdiği ve vermediği kartları bir düşünün.
Aynı hareketi yapan bir futbolcu sarı kart alıyor, biraz sonra yaptığı hareketin daha sertini yapıyor kart görmüyor.
40. dakikada mükemmel bir avantaj var ama bir düdük ile kesiliyor. Hani yani sarı bile verecek olsan "Pozisyonu devam ettir" derim. Sonra kartı verirsin! Ama düdük çalınıyor, ortada kart da yok.
Hakemler sarıyı dikkatli kullanmadıkları sürece bunu anlayan futbolcular onu hakeme karşı silah olarak kullanırlar. Ne yapsan, ne çizsen, ne konuşsan hikaye!
Bu işler şöyle düzelir; görüntüleri alacaksın münasip bir şekilde arka arkaya oynatacaksın. O zaman herkes bu işin ne olduğunu daha iyi anlar. Peki bunu Türkiye'de yapan var mı? Maalesef yok! Yaparlar mı? Kesinlikle hayır. Çünkü herkesin ince veya kalın bir hesabı var. Kimse kusura bakmasın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA