İstanbul'un yaz güneşi altında yandığı günlerde Bozcaada'daydım. Kuzey rüzgarlarının ne büyük bir nimet olduğunu adadayken anladım... İstanbul'dan 'yandık, kavrulduk' haberleri geldikçe yüzümüzü her daim püfür püfür esen rüzgara verip şükrettik... Şehir yorgunlarının unuttuğu ne varsa yeniden karşılaşıp hasretle kucaklaştığı küçük bir ada burası. Bedeni yorgun, ruhu yorgun, kafası bi dünya, telaşlı şehir insanlarını sanki anlıyor da, koynuna alıp yavaş yavaş sarıp sarmalıyor... Meğer koştururken ne çok şey unutmuşuz diyorsunuz her bir güzelliği yeniden keşfederken.
LODOSTA ÇAYIR'A GİDİN
Adalılardan öğrendiğimiz kadarıyla mayıstan ekime kadar rahatlıkla denize girilebiliyor. Deniz demişken söylemeden geçmeyeyim... Akdeniz'in sıcak denizine alışanlar için deniz biraz soğuk duş etkisi yapıyor. Ne de olsa Ege'deyiz... Biraz serin olacak elbet. Küçük bir tüyo vereyim dalgalara yakalanmak istemiyorsanız gerçek bir adalı gibi davranın ve rüzgarı iyi takip edin. Mesela lodoslu havalarda sadece adalıların tercih ettiği ve turistlerin çok da bilmediği upuzun ve ıssız Çayır plajını tercih edin. Poyrazda ise Ayazma'nın yolunu tutun. Zaten adadaki tek tesisli plajlar Ayazma ve Habbele plajları. Ayazma'ya gitmişken Vahit'in Yeri'nde sardalye keyfi yapmayı da unutmayın.
GÜNEŞİ YOLCU EDİN
Adaya gelmişken sadece deniz keyfi yapmak olmaz. Yerel tarihe meraklıysanız, Bozcada Yerel Tarih Müzesi'ni mutlaka gezin. Türkiye'nin en batısında olup da Batı Burnu'ndaki Rüzgar Gülleri'ne karşı güneşi batırmamak olmaz. Bu tam anlamıyla bir ritüel. Akşam saat 20.00'yi gösterince turistler ellerinde yerel şaraplarla tepenin yolunu tutuyor. Kekik kokuları içinde güneş denize kavuşunca birer dilek tutulup merkeze doğru yolculuk başlıyor. Henüz feribottan inmeden tüm ihtişamıyla sizi selamlayan Bozcaada Kalesi de gezilmesi gereken yerlerden biri. Akşamları da limanda hamaklarla dolu çay bahçelerinin keyfini çıkarın mutlaka... Limanda bol miktarda balık restoranı da var. Adaya gelmişken balık keyfi yapmamak olmaz elbet. Rum mahallesinin ara sokaklarındaki küçük restoranlar da sizi sizden alacak. Mavi beyaz sandalyeli, sardunyalarla süslü ara sokaklar özellikle akşamları oldukça kalabalık oluyor. Vespa motorlara meraklıysanız adada bu motorlardan günlük kiralamak mümkün. Çocuklu aileler için de ada büyük bir nimet. Rum evleri ve tarihi konaklarla ada zaten açık hava müzesi gibi. Merkezdeki pansiyonları da tercih edebilirsiniz, merkez dışındaki çiftlik ve bağ evlerini de. İki asırlık bir geçmişi olan Harmani de merkez dışındaki çiftlik evlerinden sadece biri. Her ikisi de emekli öğretmen olan Halit ve Şirin Erkol oğulları Deniz ile birlikte yaratmışlar Harmani'yi. Yüzyıl önce dedelerinin yakınlarını ağırladığı çiftlikte şimdi onlar misafirlerini ağırlıyor. Uzun lafın kısası adayı geç keşfeden biri olarak şunu söyleyeyim, siz siz olun ve kendinize bir iyilik yapın. Hafta sonu tatilinde bile olsa yaz sıcağında serin bir esinti gibi gelen Bozcaada'yı gecikmeden mutlaka gezi programınıza alın...
Bu tarihleri kaçırmayın
Hem tatil yapayım hem de adanın özel günlerini kaçırmayayım diyorsanız işte size küçük bir rehber... Aman dikkat özel günler öylesine yoğun oluyor ki, mutlaka önceden rezervasyon yaptırın...
-
26 Temmuz-Ayazma Panayırı: Bu tarihte adalı Rumlar her yıl kutsal Aya Paraskevi günlerini kutluyor.
-
2-3 Ağustos- Bozcaada Ozanın Günü ve Homeros Okuması: Gazeteci Haluk Şahin'in çabalarıyla başlayan etkinlik adanın geleneksel günlerinden biri olmuş durumda.
-
6-7 Eylül - Bağbozumu Festivali: 2 gün süren festival şarap üreticilerinin kendi bağlarında düzenledikleri bağbozumuyla start alıyor. Her yerel festivalde olduğu gibi burada da Üzüm Güzeli bile seçiliyor.
-
13 Eylül- Yerel Lezzetler Festivali: İlki 2010 yılında düzenlenen festivalde kabak çiçeği dolması gibi yerel lezzetlerin tadına varın.
Yapmadan dönmeyin
- Çiçek Pastanesi'nin meşhur damla sakızlı dondurmasını tadın.
- Aslında Gökçeada'da üretilen ama Bozcaada'da da bulabileceğiniz Efibadem kurabiyesinin tadına doyamıyacaksınız.
- Kendisi de Bozcaada sevdalısı olan Yazı İşleri Müdürümüz Fikret Eser'in özel bir de notu var: Asırlık çınarın hemen köşesinde bir mola verin ve Madam Anakit'in tarifine uygun olarak hazırlanan limonatadan mutlaka tadın.
HÜLYA ÜNLÜ