Gelelim diğer iki parmağa; Kassandra ve Sithonia... Her bir yarımadayı gezmek için dörder gün yeterli. Adaların birinde kalayım diğerine arabayla giderim gibi bir seçeneğiniz yok. Mesafe o kadar kısa değil. Bu nedenle Halkidiki tatilinizi ikiye ayırmanızda fayda var. Kalacağınız gün sayısını ikiye bölün ve Kassandra ve Sithonia kollarında ayrı ayrı konaklayın. Eğlence, hareketlilik ve kalabalıktan hoşlanıyorsanız Kassandra tam size göre. Bolca lüks otel, bolca gece kulübü ve plaj var. Kassandra özellikte hafta sonları düzenlenen partileriyle ünlü. Biz tüm plajlara kolayca ulaşabilmek adına orta bir noktada kalmayı tercih ettik. Birçok otel seçeneği var ama bizdeki gibi her şey dahil tatil köyü anlayışından çok uzak olduğunu belirtmem gerek. Aylar öncesinden booking.com'dan Polykhrono Plajı'na 300 metre uzaklıktaki Royal Hotel'de yer ayırttık. Bir aile işletmesi olan mekanın lüks tanımıyla uzaktan yakından ilgisi yok ama personelin ilgi ve alakası beş yıldızlı hizmet tadındaydı.
CABBANA BEACH ÇOLUKLU ÇOCUKLUYA GELMEZ
Golden Beach Kassandra yarımadasında keyif aldığımız yerlerden oldu. Çam ağaçlarının arasından ulaşılan bu doğa harikası plajda, karavandan bozma bir büfe dışında herhangi bir yapı yoktu ama bazen öyle bir hal yakalarsınız ki, sadece tost satan bir büfenin yanındaki masada sohbet gibisi yoktur. Golden Beach'teki doğal ortam ve deniz her şeye değerdi. Yine de uyarmakta fayda var; "Hazır denize gelmişken güzel de bir öğle yemeği yesek iyi olur" diyorsanız, Golden Beach size göre değil. O zaman istikamet Pefkohori'deki Yallah Beach... Şezlonglara hiçbir ücret ödemenize gerek yok. Ama her şezlong için bir acı kahveyi içmek şart! Pefkohori öyle keyifli bir sahil ki, yemek için birçok alternatifi de içinde barındırıyor. Denizi anlatmaya gerek bile yok, harika! Halkidiki'nin plajlarında çılgın eğlence nasıl olur diye merak edenlerdenseniz istikamet Cabbana Beach. Poliori'deki bu plaja çocuklu, özellikle eliniz kolunuz şişme oyuncakla gitmenizi önermem! Hemen ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüp, plajın en ücra köşesine atılmaya mahkum olursunuz. Denizi şahane ama Cabbana Beach, denizinden ziyade özellikle hafta sonları akşamüstü partileriyle meşhur. Yunanistan'ın ünlü DJ'lerinin set başında olduğu partileri, plajın müdavimi bol kaslı erkekleri ve sıfır beden kadınlarıyla meşhur... Özetle bu plaj çocuklu aileye gelmez... Paranız çok, nereye harcayacağınızı bilemiyorsunuz. O zaman Sani Beach sizin için biçilmiş kaftan. İki şezlong ve bir şemsiye 40 avro. Sani Resort içindeki beach aslında, otel müşterilerine özel ama 40 avro'yu verirseniz siz de bu ayrıcalıktan faydalanabilirsiniz. Ama 50 metre yürüyüp, aynı kumsaldan ilerlerseniz, şezlong başına 5 avro ödeyerek, git git bir türlü derinleşmeyen, Maldivler'i aratmayan denize girmeniz de mümkün. Kassandra'daki gündüz hayatı böyle... Gelelim akşam yemeklerine; Yunanistan'a kadar geldiniz, deniz ürünlerinin ana vatanındasınız. Ahtapot, kalamar, karides yemeyeni dövüyorlar. Üstelik gittiğiniz en pahalı restoranda tıka basa yediğinizde, ödeyeceğiniz rakam kişi başı 25 avro'yu geçmez! Bunu denemek adına Kassandra Pefkohori'nin en meşhur balık restoranı Bakalis'i öneririm. Deniz kenarındaki bu restoran deniz ürünlerine doyabileceğiniz bir yer!
AFITOS'TA GÜNÜ BATIRMADAN OLMAZ!
Kassandra'ya gelip de Afitos'u görmeden gidilmez. Dar sokakları, sokaklara yayılan küçük dükkanları, yamaca sıralanmış bar ve kafeleriyle Kassandra'nın en keyifli yerlerinden. Burada yemeğinizi yedikten sonra, sokakları keşfe çıkarak harika bir manzaranın eşliğinde bir kokteylle günü sonlandırmak gibisi yok! "Keşke burada bir otelde kalsaydık" diye içimizden geçirmedik desem yalan olur. Taverna Steki önerebileceğim restoranlardan biri. Kuzu kapamayı denemenizi şiddetle öneririm...
KAFA DİNLEMEK İÇİN SITHONIA'YA BİR İKİ...
Gelelim Halkidiki'nin diğer yarımadası Sithonia'ya... Kassandra'dan farklı olarak daha sakin, daha az tesis ve insanın olduğu ama doğayla baş başa bir yer Sithonia. Tek bir iskele görmeniz mümkün değil. Eğer arabanız yoksa ulaşım da mümkün değil. Burası özellikle karavanla seyahat edenlerin uğrak yeri. Muhteşem denizi, bembeyaz kumsalları ve sessizliğiyle tam bir cennet. Bu yarımadada yer alan Porto Koufo bölgesi deyim yerindeyse nefes kesici. Porto Koufo Otel'de erken rezervasyonla yer bulmak için elinizden geleni yapın. Otel son derece güzel bir lokasyonda ama boş oda bulmak çok zor. Porto Koufo doğal bir liman. Deniz durgun ve sonsuz bir sessizlik hakim bölgeye. Bana biraz Bozburun'u hatırlattı. Tek tük yatların demirlediği bir limanı var. Limanda çeşitli restoranlar sıralanmış ama burada denize girme ritüeli, havlunu istediğin yere ser, denizin keyfini çıkar şeklinde. Cıstak cıstak müzik ve tesis karmaşasından uzak, çok huzurlu... Kalamitsi bu yarımadadaki en keyifli yerlerden biri. Sıralanmış moteller ve o motellere ait restoran ve plajlardan birine yerleşebilirsiniz ama ben Giorgakis Restoran'ı tek geçerim. İki gün boyunca aynı şezlongta ve masada oturarak "Tatil budur" dedim. Sithonia kolunda Orange Beach mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Ama buraya mümkünse erken saatlerde gidip, denizin tadını çıkardıktan sonra başka bir plaja yol almakta fayda var. Çünkü gölge bir yer bulmak çok zor ve tesis namıma tek bir büfe var. Ama deniz tabii ki muhteşem. Nikiti'deki Lagomandra ve Kalogria Beach de görülmesi gereken yerler arasında. Sithonia'da gece hayatına dair hiçbir hareket yok ancak Nikiti'ye gidip keyfinize bakabilirsiniz.
TECRÜBELİSİNDEN NOTLAR
* Halkidiki güzel, denize girmek ve ailece iyi vakit geçirmek için ideal ama kalabalık gitmek keyfi daha da arttırıyor.
* Halkidiki'ye kendi arabanızla gitmek bolca plaj görmenizi sağlıyor. Üstelik İstanbul'dan 700 kilometre uzaklıkta. Arabanızla gidecekseniz araç sigortası ve uluslararası ehliyet şart! Ama bu işlemleri yaptırmak çok basit...
* Sınır kapılarından kara yoluyla gidecekseniz, gurbetçilerin geliş-gidiş zamanlarını, kapıdaki yoğunluğu kontrol etmekte fayda var. Yoksa tatil gidişi ya da dönüşü kabus olabilir!
* Kamp yapmak için Halkidiki'den daha ideali yok. Üstelik sözünü ettiğim ucuzcu kampı değil. Eğer güzel bir çadırınız var ve bu tarzı seviyorsanız, Kassandra ve Sithonia'da onlarca kamp alanı mevcut. İçinde her türlü tesisi, restoranları, büfeleri, kulüpleri, eğlence ve spor alanları olan, her ülkeden karavancının, çadırcının, bungalovcunun geldiği çok alternatifli eğlence köyleri buralar.
* Düşünecek olursanız bu doğa hem Yunanistan, hem de Türkiye kıyılarının... Birbirine benzeyen koylarımız, denizlerimiz var. Ege ve Akdeniz kıyılarından bir farkı yok gibi görünüyor ama doğanın korunuş biçimi, insanların birbirine olan saygısı maalesef bizim ders çıkarmamız gereken nokta. Yedi gece, sekiz gün için üç kişilik bir aile olarak harcamamız şu şekilde: Nisan ayında rezervasyon yaptığımız iki ayrı otele toplamda 610 avro verdik, araçla ilgili uluslararası ehliyet ve sigorta 165 avro'ya mal oldu, tüm seyahat boyunca 750 avro cepten harcadık. Özetle Halkidiki'deki tatilimiz için 1525 avro harcadık (vize ücretleri hariç)...