Geçtiğimiz hafta iki günlüğüne Hamburg'a doğru yola çıktım. Almanya'nın en büyük ayakkabı firmalarından birinin, stil editörlerini ödüllendirdiği gecesine Türkiye'den tek davetliydim. Fırsat varken Almanya'nın ikinci büyük şehri ve Avrupa Birliği'ndeki altıncı büyük metropolü Hamburg'u da görme fırsatı buldum. Hamburg'a vardığımda beni karşılayan güneşli havanın aslında çok da nadir görüldüğünü öğreniyorum ve şansıma seviniyorum. Belediye binası Rathaus yakınındaki otelime eşyalarımı bırakıp şehri görmek için sokaklarda yürümeye koyuluyorum. Şehrin en önemli kilisesi St. Michaelis şehre gelenleri uzaklardan karşılıyor. Rathaus binası ise ince işçiliği ve sivri çatısıyla şehrin sembollerinden birisi... Rathaus civarındaki Mönchebergstrasse, Alter Wall ve Neuer Wall alışveriş için fazlasıyla alternatif sunuyor. Büyük markaların yanı sıra lokal lezzetlere ve butiklere buralarda rastlamanız mümkün. Özellikle lüks markaların nehir kenarındaki mağazalarını gezmek oldukça keyifli. Meydanlarda yılbaşı pazarları kurulmaya başlamış ama henüz açılmamıştı, muhtemelen şimdilerde yılbaşı ruhu tüm şehri sarmıştır. Alışveriş için yine bu bölgede bol bol pasajlar göreceksiniz. Alışveriş merkezlerinin yerini birkaç mağazalı pasajlar almış, ummadığınız şeyler bulmak için girmenizde fayda var. Almanya denilince akla ilk gelenlerden çikolatayı Mutterland ve Oschatzchen gibi dükkanlarda farklı aromalarda ve şekillerde bulabilir, mağazadan hiç çıkmak istemeyebilirsiniz. Çeşit demişken havyarlı çikolatayı bile listeye ekleyin! Sadece pazar günleri sabah erkenden açılan balık pazarı Fischmarkt'ı da görülecekler listenize dahil edin. Hava güzel olsun olmasın, Alster Nehri üzerinde tekne keyfi size Hamburg'u daha da sevdirecektir. Elbet kenarındaki restoranlarda deniz mahsüllerinin tadını çıkarabilirsiniz. Strandperle bunlardan birisi. Şehrin silüetini oluşturan sivri çatılardan biri de St. Nikolai Kilisesi'ne ait. Yapıldığı 1874'ten 1876 yılına kadar dünyanın en yüksek yapısı unvanını korusa da şimdilerde Hamburg'un ikinci yüksek yapısı olarak ihtişamını sergiliyor. Kilisenin cam asansörüne binip şehri ayaklarınızın altına almanız mümkün. Akşamları ise Alster Nehri kenarındaki otellerin teraslarındaki barlar şehri izlemek için keyifli olacaktır. Tercihinizi Empire Riverside Hotel'in 20. katındaki Twenty Up Bar'dan yana kullanabilirsiniz. Ya da nehri en güzel yerinden görebileceğiniz Alex, hem kafe hem de restoran olarak güzel bir seçim olacaktır. Kahve molalarınızı ise Hamburg'un kahve zinciri Balzac Cafe'de marshmallow'lu sıcak çikolataları eşliğinde vermenizi şiddetle önerebilirim.
Ne yapmalı?
Sonbahar kış aylarında seyahat ediyorsanız mutlaka şemsiye ve soğuktan sizi koruyacak atkı, bere, eldiveni çantanıza koymayı unutmayın. Özellikle akşamları şehir hiç olmadığı kadar soğuk...
Şehirdeki Türk nüfusu azımsanmayacak kadar fazla. Taksi şoföründen, havaalanı görevlisine kadar herkes Türk çıkabilir.
Çocukluğumuzda kullandığımız kalemlerin, pastel boyaların anavatanına gittiğinizi sokaklarda gördüğünüz kırtasiyelere girerek daha iyi anlayabilirsiniz. Kırtasiye konusunda sizi sokaklarda birçok alternatif bekliyor.
Hamburg'un meşhur mağaza zinciri Alster- Haus'a ve içerisinde masaj bile yaptırabileceğiniz Nivea Haus'a uğramadan Hamburg turunuzu tamamlamayın.
Grosse Bleichen üzerindeki Secondella vintage tutkunlarının mutlaka uğraması gereken bir adres. İçeride dünyaca ünlü markaların ikinci ellerini bulabilirsiniz. Yine bu bölgede sanat galerine girip Banksy'nin eserleriyle de karşılaşabilirsiniz.