Mega yatlar, Hollywood starları, dünyanın en ünlü şarkıcıları... Oprah Winfrey'den tutun da Beyonce'ye kadar pek çok ünlü sima tatil rotalarına mutlaka Dubrovnik'i koyuyor. İstiridye çiftlikleri, surları, muhteşem denizi ile öne çıkan Dubrovnik uygun fiyatlarıyla da birçok kişi tarafından tercih ediliyor. Yüksek rakamlar ödemeden plajlara girebilir, 20 euro'ya mükellef bir sofra donatabilirsiniz. Kimi ünlü restoranlarında özel masaları 2 bin euro gibi fiyatlara tutanlar var. Harcama limiti yok! Her keseye göre alternatif var. Üstelik hizmet kalitesi yüksek alternatifler...
İKİNCİ KEZ DOĞDU
Bir ülkeyi ziyaret etmeden önce tarihi hakkında bilgi sahibi olmak lazım. O halde geçmişe bir yolculuk yapalım ve Dubrovnik'in savaş dolu tarihine bir bakalım. 25 Haziran 1991'de bağımsızlığını ilan eden Hırvatistan, sadece üç ay sonra kendini savaşın içinde bulmuş ve Dalmaçya Kıyıları, turistlerin haritalarından silinmişti. Su, elektrik yoktu. Hayat ancak 1995'te imzalanan Dayton Barış Anlaşması'yla normale döndü; 2005'te UNESCO tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları sonrasındaysa Dubrovnik ikinci kez doğdu. Ve Hırvatistan'ın güney sahilindeki şehir, dünyanın gözde tatil merkezi haline dönüşmeyi başardı.
HEM KARADAN, HEM DENİZDEN
Dubrovnik'e hem karadan hem denizden ulaşım sağlanıyor. Gün boyu birçok cruise şirketi Dubrovnik kıyılarına yanaşıyor. Bir de mega yatlarıyla limana yanaşanlar var. İster denizden ister karadan gidin ilk karşılaştığınız manzara, şehrin minyatür Çin Seddi'ni andıran surları oluyor. Bir zamanlar yabancılardan korunmak için inşa edilen bu surlar, şimdi turistlerin gelme nedenlerinden biri. Şehrin kalbi Old Town'da (Eski Şehir) atıyor. Tüm yeme-içme mekanları, kafeler ve müzeler, surların içine inşa edilmiş Old Town'da. Pile kapısından girince karşınıza Place Sokağı çıkıyor. Hemen solunuzda dünyanın en eski üçüncü eczanesinin de bulunduğu Franciscan Manastırı kalıyor. Diğer tarafta ise 15. yüzyıldan kalma bir çeşme. Old Town'da farklı kilise ve müzeler de var.
1200 ADA VAR
Burası aynı zamanda deniz turizminin de gözdesi. Nasıl olmasın etrafında irili ufaklı yaklaşık 1200 ada var. Denizi Alaçatı misali serin. Az tuzlu olduğu için de gözünüz yanmadan rahatlıkla yüzebiliyorsunuz. "Nem yok" dersem de havanın güzelliğini sanırım anlatmış olurum. Yatınız yok diye üzülmenize gerek yok. Gün boyu limandan Elafiti Adaları'na gezi tekneleri kalkıyor. 600 euro'yu gözden çıkarırsanız da tüm gün size eşlik edecek bir motoryat kiralama şansınız var. Elafiti Adaları Koloçep, Lopud ve Şipan'dan oluşuyor. Lopus Adası'ndaki Sunj plajı nispeten sıcak suyu ve altın kumu ile dikkat çekiyor. Benim favorim ise Şipan Adası. Zira burada suyun üstünde hizmet veren Marco Restaurant'ın müdavimleri arasında dünyaca ünlü isimler var. Baba ve oğlu tarafından işletilen restorandaki yemekler ise anlatılmaz yaşanıyor...
İSTİRİDYESİYLE ÜNLÜ
Dubrovnik'te yemek denilince, akla hemen deniz ürünleri geliyor. Kerevitten ıstakoza çok farklı seçenek var. Bu kadar ucuz olması da 'kötü' olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü Sting de gelse Beyonce de gelse aynı restoranda aynı şeyleri yiyor. Hırvatistan istiridyeleri dünya çapında rüştünü ispatlamış durumda. Dubrovnik'ten karayoluyla gidebileceğiniz Stone'da istiridye çiftliklerini görebilirsiniz. Ama istiridyenin en iyi adresi, hiç kuşkusuz Mali Stone'daki Bota Sare Restoranı.
TERTEMİZ PLAJLAR
Gece hayatı Alaçatı'yı andıran Old City'de akıyor. Ara sokaklardaki barlarda ve Eski Şehre giriş kapılarının hemen karşısındaki kulüplerde eğlence hemen hemen aynı. Ama burada racon tam merkezdeki Hemingway Bar'da oturup gelen gideni izleme. Üstelik sandalyelerin hepsi sinema salonu gibi sıra sıra dizilmiş, aynı tarafa bakıyor. Dubrovnik'te nereye giderseniz gidin temiz bir plaj bulma imkanınız var. Tüm Hırvatistan'da standartlara uygun tam 150 plaj bulunuyor. Genelde bütün otellerin kendine ait plajları var. Dünya jet sosyetesinin de tercih ettiği Hotel Excelsior ve Argentina dışındaki oteller, dışarıdan müşteri kabul ediyor. Rixos Libertas'ta iskeleden denize giriyorsunuz. Böyleyece kumla, çakılla uğraşma derdiniz ortadan kalkıyor. Plajda patenli garsonlar servis yapıyor. Dubrovnik'te her zevke göre plaj bulmak mümkün. Kum, kaya ya da çakıl... Yerli halk genelde kayaların üzerinde güneşlenmeyi ve yine buralardan denize atlamayı tercih ediyor. Ufacık çocuklar, yaşlılar, herkes kayaların üzerinde güneşleniyor. Plajlar arasında en popüleri East- West. Burası gece, kulübe de dönüşüyor ama plaj partisi geleneği yok.
EKİPTE TÜRK DE VAR
Plajı olan bir oteli tercih etmekte yarar var. Rixos, bir Türk işletmesi olduğu için daha avantajlı. Çünkü otelin müdür yardımcısından şefine kadar pek çok Türk, sizi yönlendirmek için hazır bekliyor. Otelde iki farklı restoran var. Biri balık restoranı olan Azur, diğeri Osmanlı yemekleri de sunan Lalezar. Üstelik burada Türk usulü kahve içme şansınız da oluyor. Şef Özgür Dönertaş, Dubrovnik'te ün yapmış biri. Bu yüzden onun yemeklerini tatmak için otele gelenler çoğunlukta. Özellikle ilk kez gidiyorsanız nereleri gezmeli, nerede yemek yemeli gibi konularda Türk çalışanlar size yardımcı oluyor. Gecelik 4 bin 500 Euro'yu gözden çıkarırsanız, Kevin Spacey gibi Villa Agave'de kalabilirsiniz.
