Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü kendisine ait 500 dönümlük bağda uyguladığı Ar-Ge çalışmalarıyla üzüm üreticilerine örnek oluyor. Ar-Ge çalışmaları kapsamında Enstitü'nün bağlarından toplanan üzümler geleneksel yöntemlerle kazanlarda kaynatılarak pekmez haline geliyor.
Yaptıkları üretimleri vatandaşların gelip görmelerini, örnek almalarını istediklerini söyleyen Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Gıda Teknolojileri Bölüm Başkanı Mehmet Gürcü, "Bizim buradaki çalışmalarımız küçük şekilde devam ederken bu işlerin Ar-Ge düzeyine daha çok ilgileniyor. Yaptığımız üretimlerde buraya gelen işletmelerin gelip görmelerini örnek almalarını istiyoruz. Ürünü tatması bizlerden de teknik olarak bilgileri alması için yapıyoruz. Şu anda geleneksel pekmez kaynatım alanındasınız. Üzümlerimiz arazide olgunlaştığı zaman hasat edilip işletmemize getiriliyor makinelerimizde bunların sapları ayıklanıyor, taneler patlatılıyor daha sonra da presleme suretiyle de üzüm şırasını elde ediyoruz. Üzüm şırası elde edildikten sonra pekmez toprağı dediğimiz şeyin muadilini katıyoruz. Kalsiyum karbonat kullanıyoruz ve şıranın tatlanmasını sağlıyoruz. Bir gece bu şekilde bekledikten sonra tortuları dibe çöküyor. Ertesi sabah filtreden bu ürünü geçirerek koyulaştırmak için kazanlarda kaynatmaya başlıyoruz. Odun ateşinde yapıyoruz. Sürekli bunu biri karıştırıyor ki herhangi bir yanma veya dibine tutma olmasın diye. Yaklaşık kazanlarda beş saat kaynayan üzüm şırası konsantre hale geliyor pekmez oluyor" dedi.

"VÜCUDA HIZLI BİR ŞEKİLDE ENERJİ SAĞLIYOR"
Odun ateşinde kaynayan pekmezin doğal şifa kaynağı olduğunu belirten Gürcü, pekmezin hızla kana karıştığı için vücuda enerji sağladığını vurgulayarak, "Başlıca faydası hızlı bir şekilde enerji sağlıyor vücuda. Glikoz üzümde yüksek oranda mevcut olduğu için direk kana karışma özelliği var. Suyu uçtuğu için mineral maddesi konsantre hale geliyor. Bu maddeler yüksek içeriğe sahip özellikle demir, kalsiyum, magnezyum maddeler bakımından zengindir. Antioksidan kaynağı var son yıllarda keşfedilen bir özellik. Atalarımız boşuna keşfetmemişler" diye konuştu.