Mesleğe ilk adımını nasıl yaptığını anlatan kaporta ustası Noyan, "İşe ortaokula okurken matematik dersinden kalmıştım. Babam da ceza olsun, belki okula geri dönerim diye beni kaportacıya verdi. Böylece bende kaporta boyacı ustası oldum çıktım. Bu işe 77 senesinde başladım, 89 senesinde dükkan işletmeye başladım. O günden bu güne o kaporta boya işini yapmaya devam ediyorum" dedi.
"OTOMOBİL ÜZERİNE SEKTÖRDE EKMEK YEMEYEN YOKTUR"
İşi ve çıraklar hakkında bilgi veren Noyan, "Otomobil üzerine sektörde ekmek yemeyen yoktur. Çırağımız yok. Baştan belli bir yaşa gelmeden yeni kanunda da çırak olarak çalıştıramıyoruz. Belli bir yaşa geldikten sonra sigorta yaparak çalıştırıyoruz. Ya da Çıraklık Eğitim'e gönderebilmek için belli aşamalardan geçmeleri gerekiyor. En azından 4+4 sekizi tamamlaması gerekiyor. Daha sonraki zamanda herkes, her aile kendi çocuğu avukat, doktor, öğretmen, bankacı gibi meslek sahipleri olsunlar diye düşünüyor. Çocuklarını acaba bu işi yapar mı yapmaz mı diye bunu becerebilir mi diye düşünmeden okullara yöneltiyorlar" diye konuştu.
"USTALARIMIZIN DA KENDİ ÇOCUKLARINI BU MESLEKTE YETİŞTİRMEDİLER"
Ustaların kendi çocuklarını bu meslekte yetiştirmediğini ifade eden Noyan, "Ustalarımızın da kendi erkek çocukları olduğu halde onları bu meslekte yetiştirmediler. Neden yetiştirmediler? Onlar da aynı düşünce tarzına, aynı hevese kapıldılar. Çocuğuna yedi sene, dört sene, beş sene, iki sene üniversite okutanlar var. İlkokulu, ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi okuttuğu dükkanından, aynı dükkandan evini almış, aynı dükkandan arabasını almış, yıllarca gezmiş, gezinmiş, düğününü yapmış insanlar bu dükkandan ne kazandığının farkında değiller herhalde ki, çocuklarını bu mesleklere yöneltmiyorlar" ifadelerini kullandı.
"İŞİNİ DÜZGÜN YAPAN USTALAR BU İŞTEN EKMEK YİYOR"
İşini düzgün yapan kaportacıların ekmek yediğini söyleyen Yusuf Noyan, "Bugün benim erkek çocuğum olsaydı, ben onu bu meslekten yapmak ister, benim arkamdan bu meslekten para kazanmasını isterdim. Çünkü ben inanıyorum, tüm kaportacılar işini düzgün yapan, aracını zamanında veren, müşterinin arabasıyla gezmeyen, müşterinin parasını çarçur etmeyen, müşterinin aldığı parçayı kenara koyayım da bunu başka arabaya takıp satarım düşüncesi olmayan ustalar bu işten mutlaka ekmek yiyorlardır" dedi.
"İLK İŞE GİRDİĞİMİZDE BİZ 5-6 ÇIRAK ÇALIŞIYORDUK"
Ailelerin de çıraklığa teşvik etmesinin önemini vurgulayan Noyan, "Çırakları da ailelerin teşvik etmesi önemli. İl işe girdiğimde biz 5-6 çırak çalışıyorduk. Tabii ki kalfalarımız da ustalarımız da vardı. Bir dükkanda 8-9 kişi oluyorduk. Yaz çırakları oluşurdu. Şimdi yaz çırağını fazla alamıyoruz belli yaşa gelmeden. Çünkü başına bir şey gelirse sigorta yapamadıysanız bunun sorumluluğu çok büyük. Hiç talep yok. Sanayiyi şöyle görüyorlar bence, üstümüz başımız pis bizi adam yerine koymazlar biz orada bütün gün güneş altında perişan oluruz diye düşünüyorlar. Her kes gölgede çalışıyor, takımlar taklavatlar fazla. Hiç kimse bir işi yaparken zorlanmıyor. Bu iş eti senin kemiği benim olayını geçti" diye konuştu.
"MÜŞTERİ ARACINI BIRAKACAĞI ZAMAN MUTLAKA USTA İLE NELER OLACAĞINI TAM NET OLARAK KONUŞSUN"
Kişilerin araçlarını yaptırırken usta ile diyalog halinde olmaları gerektiğini aktaran Yusuf Noyan, "Müşteri aracını bırakacağı zaman mutlaka usta ile neler olacağını tam net olarak konuşsun. Fırınlanacak mı? Boyanacak mı boyanmayacak mı? Kaç günde teslim edecek, parasını. Hiç sözleşme kağıdı yoksa bile normal bir kağıda yazıp mutlaka ustadan talep etsin. Daha sonra sorun yaşamasın. Talebini de yapsın ve hoşuna gitmediği zaman da bunu ustaya söylesin. Ustacım bak benim işte burada bir yanlış görüyorum bunu bana düzelt, dediği zaman usta da bunu müşteriye daha çok iyi niyetle tamam abi ben onu yaparım düzeltirim diyecektir" ifadelerini kullandı.