Yogi Kazım namı diğer Kazım Gürbüz en son Kartalkaya'da ailesiyle öğrencileriyle kayak yaparken kameralara yansıdı. Kendi sistemi YOKA (Yogi Kazım'ın harfleri) ile bugüne kadar felçlilerden MS hastalarına, omurilik problemlerinden kas problemlerine birçok kişiye şifa dağıtan, dünya çapında tanınmış ilk Türk Yogisi, 92 yaşındaki Yogi Kazım'la ve kendisi de Yoga eğitmeni olan Ülkü Gürbüz ve kızları Hikmet Sezgin Gürbüz'le sistemlerinin inceliklerini ve genç kalmanın sırlarını Türkiye'nin en iyi haber dergisi Aktüel için konuştuk.
AYCAN AŞKIM SAROĞLU
Fotoğraflar: Güven Polat
Yogi Kazım, 1920 Adana doğumlu. 4 yaşında Kur'an'ı hatmetti. 20 yıl dünya nimetlerinden uzak Himalayalar'da irade ve nefs eğitimi alıp, vücudun uzuvlarını kontrol altına almayı öğrendi. 1961'de geçirdiği bir trafik kazasında beli kırıldı. Tıp otoriteleri ömür boyu sakat kalacağını, vücudunun belden aşağısının fonksiyonunu yitirdiğini söylediler. Geliştirdiği farklı tedavi yöntemlerini bedeninde uyguladı. İyileşti. Bu durumu manevi bir sınav olarak kabul etti, sakat kalmanın acısını yaşamış bir yogi olarak insanlığa faydalı olma konusunda kendini borçlu hissetti ve sağlıklı yaşamak üzerine bir proje başlattı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın onayı ile ilk ve orta öğretim okullarında konferanslar verdi.
10 yıl Türkiye'yi dolaşarak kendi sistemi "YOKA" (Yogi Kazım'ın kısaltılmış hali), yogilik ve vücut hakkında bilgiler verdi. Rabıtaya girerek (trans hali) beyinsel enerjisini parmakları aracılığıyla karşısındaki kişiye aktararak, olabildiğince, sinirleri uyarabiliyor. Bu özellikleri bakımından yalnız Türkiye'de değil, dünyada da onun branşında bir yogi daha yok. "Ben yogiliğe kendi özümden ve dini inancımdan da birçok gerçekleri katarak, bedenime daha fazla hakimiyet kurabilmeyi başardım. Yogiliğin en yüksek kademesi olan 8. kademeye geldikten sonra, yogilerin yapabileceklerinin dışında, kendi geliştirdiklerimle 9. kademeye ulaştım.
Onları da kullanıyorum. İnanarak uyguladığım ASİNYİD gerçeklerinde her harfin bir anlamı vardır: Allaha inanmak, Sabretmek, İrade gücü, Nefse hakimiyet, Yaratıcı olmak, İlim, Doğuş."
Yaşamının yaklaşık 30 yılını yurt dışında geçiren Yogi Kazım Gürbüz'ün başarıları dünyaya yayıldı. Birçok devlet başkanı, ünlü sanatçılar, yabancı diplomatlar genç kalmak, sağlıklı ve uzun yaşamak için ya da tıbbın çare bulamadığı sorunlar yüzünden peşine düştüler. 1968'de Suudi Arabistan Kralı İbn-i Suud, 1984 yılında Fildişi Sahilleri Cumhurbaşkanı Tıp Doktoru Felix Hupet Boigny ve daha pek çok ünlü kişi inanılmaz imkanlar sağlayarak, devamlı yanlarında kalmasını teklif etti.
2001 yılında yaşadığı besin zehirlenmesi sonrasında hızla kilo kaybeden Yogi Kazım'a doktorlar kanser teşhisi koydular. Geçirdiği ameliyat sonrasında sol böbreği, dalağı ve pankreas kuyruğu alındı. Her iki böbrek üstü bezi olmayan Yogi Kazım'a artık her türlü hareket yasaktı.
Yogi Kazım, doktorların bu önerisine "Hayır!" dedi. Kanser olduğuna da inanmıyordu. Çok kilo kaybetmişti, yürümekte bile zorlanıyordu ama o, yine de kendini yenileyeceğine, beynindeki güçle bedenini kontrol edebileceğine inanıyordu.
Organlarının alınması, Yogi Kazım'ın hayatındaki ikinci dönüm noktası oldu. Ya kenara çekilip hayatı uzaktan seyredecek ya da eskisi gibi hayatın tam ortasında, aktif bir şekilde var olacaktı. Sadece kendisi için değil dünya insanları için de, çalışmalarına ve deneyimlerine devam edecekti. İyileşti ve halihazırda bilgisini insanlara aktarmaya devam ediyor.
Himalayalar'daki eğitiminizden bahsetsek!
O günler geçti bitti, Avrupa'daki yaşantım bana dünü değil, bugünü ve yarını düşünmeyi öğretti. Kalkınmış ülke insanları dahi mutsuz. Çünkü iç benlikleri hakkında bilgileri yok. Bir insan 65 yaşında ihtiyarlayacaksa, niye o kadar çalışıp emekli olsun ki! İnsan yeryüzü nimetlerinden istifade ederek, yaşamak istiyorsa, 65 yaşı gençlik yaşı olarak şiar edinmesi lazım. Ölümü Allah bilir ama bir insan 100-120 yaşı genç olarak yaşayabilmeli, torunları ile seyahat edebilmeli, spor yapabilmeli. Kâinatı var eden, Allah diyor ki; yeryüzü nimetlerini sizlere verdim istifade ederek bana gelin. Dünya bizim için bir nevi deney dünyası, gerçek dünya başka yerde... Allah nasip ederse büyük bir basın toplantısı yapacağım ve insanlara faydalı bilgiler aktaracağım. Gerçekten zengin yaşamak, sağlıklı yaşamak demektir. Yeryüzü var olduğundan beri, insanlık fakir gördü zengin gördü. Ama tek bir gerçek var; sağlıklı ve mutlu yaşamak. Bunun haricinde hiçbir gerçek insanlara mutluluk veremez.
*Bir gününüzü nasıl geçirirsiniz?
Bilinçaltım ile bedenimi yenileyerek geçiririm. Bedenimde olan, kâinatı ver eden o ilahi gücün zerresi Allah'ın dünyadaki bütün kullarında var. Bu ruh, bedeni her zaman yenileme imkanına sahip... Yeter ki doğruyu yapsın. O zaman da beden kendini yeniliyor tekrar gençleştiriyor. Bu da bedensel çalışma ile değil bilinçaltı çalışması ile oluyor.
"KUR'AN'DAN BAŞKA KİTAP OKUMAM"
*Hiç kitap okur musunuz?
Kur'an'dan başka kitap okumam. Kur'an'ı tekrar tekrar okurum, her defasında bir şeyler keşfederim. Ayet cümleleri delildir. Hep yeni bir gerçeği buluyorum ve bu bana kendimi yenilemem için imkan veriyor. Kuran'ı okuyan insan, onun içeriğini bilinçaltıyla bütünleştirdiğinde çok daha iyi anlar. Bedenimiz muhteşem bir organizasyona sahip. Ama bunu ancak bilinçaltı gerçeğiyle baktığında öğrenebilirsin.
*Nedir bu gerçek?
Rüyada her türlü olayı yaşıyorsunuz, neden bunları bilinç üstü gerçekleştirmeyelim? Sırlar insanın kendisinde.
*2012'ye inanıyor musunuz?
Hepsi hikâye. Bizi var edenin bir günü bizim bin senemiz ise ne vakit yok olacağımızı yine o bilir. Dünyayı yok edecek gerçekler dünyamızda. Kur'an'da bahsediyor başka yerde aramamıza lüzum yok; yanardağlar, tsunami dalgaları yeter yok olmamız için... Bunları lüzumsuz yere düşünerek, fikir beyanında bulunacağımıza mutlu yaşayabilmek için gerçeği öğrenmemiz lazım. Gerçek kendimizde. Ne çok para ne çok yemek insanı mutlu ve sağlıklı yapar. Azı karar çoğu zarar diye atasözü var.
*Siz neler yiyorsunuz?
İnsanlar için yiyecek ne varsa onları yerim. Daha ziyade, sebze, meyve ve balı tercih ederim. Bir elma, bir portakal, bir kaşık kadar da bal bana yeter bütün gün. Suyla da idare ediyorum. Tatlı limonum vardır, ondan üç tane alırım yanıma, çiftliğimizde traktöre binerim 4500 dönüm. Gece 24:00'e kadar, yalnız üç beş litre su içerim, başka bir şey yemem, bu günler haftalar devam eder. Ama bedenimden bir kayıp olmaz. Çünkü ruhla besleniyoruz biz, herkes bunu yapabilir. Yapabilmek için biraz kendinizi sevmeniz lazım.
*Nasıl yapacağız?
Mutlu yaşamak lazım. Mutlu yaşayabilmek için bedenin sisteminin, ruhun iyi beslenmesini temin etmek lazım. İnsan bedeninde sayısız merkezler vardır. Buna Uzak Doğu'da çakra derler. Yogi Kazım'ın sistemi 50 küsur senedir birçok şeyi ispatlıyor. Dünya tıbbının kaderi ile baş başa bıraktığı insanlarla bilgime uygun şekilde çalıştım, ruhları tedavi etti. Ruhları düzeltti ben değil. Ruh istemez ise dünyadaki hiçbir tıp otoritesi bir hastalığı tedavi edemez. Allah ruhumun zerresini insana verdim diyor. Dünyadaki bütün insanlarda bu gerçek var. Hepsi benim ruh kardeşim. Kimseyi kınayamam, ağır konuşamam. Yaparsam hata ederim. İnsan hata işlemişse onu yargılayacak yer mahkemelerdir. Hatası Allah ile kendi arasında ise onu Allah yargılayacak. Ben saygı duyarım. Saygı duyduğum için de bu güne kadar birçok deneylerden geçtim.
Böbrek üstü bezi olmadan, safra kesesi, dalak ve pankreasın bir kısmı olmadan yaşamaz dediler yaşadım ve sağlıklıyım. Belim de kırık, 12 cm boyum kısa ben hâlâ mutlu ve sağlıklı yaşıyorum. Sporumu yapıyorum ve insanlara ders veriyorum. Ruh bedende olduğu sürede, ruhun kendini yenileyip de bedeni besleyebileceğini ispat ediyorum.
*Siz YOKA'nın yanı sıra kayak yapmayı öneriyorsunuz ve bir de denizde terapi yapıyorsunuz...
Kayakta çok yararlı şeyler vardır. Deniz terapi beden için en sağlıklı tedavi şeklidir. Denizdeki çalıştığımız zaman yer çekiminden uzak olarak, vücuda çok büyük sağlık gelir.
*1920 doğumlusunuz değil mi?
Onların hepsini unuttum. 38 yaşından yukarı da çıkmıyorum aşağı da inmiyorum. Konuştuklarımın hepsini ispat ediyorum, etmeseydim bana şarlatan derlerdi. Geçmişteki geçirdiğim olaylar da benim için bir anı. Amacım fikir beyanında bulunmadan, mutlu, sağlıklı yaşamak ve insanlara örnek olmak, faydalı olmak. 1953'ten beri Avrupa basını beni tanıyor. Beni tanıyan o insanların hepsi ölmüş. 1953-54 senelerindeki Türkiye'deki basın mensuplarını söylesem isimlerini dahi bilmezsiniz. Yaşayanlar da ihtiyarlamışlardır... Rauf Tamer, o vakit gençti, delikanlıydı. Rauf'un oğlu Emir de talebelerimden. O da herhalde epey yaşlı şimdi.
*Cem Boyner'i tanıdığınızı söylediniz...
Cem Boyner talebemdi, babası Osman Boyner de manevi dostlarımdandı. Cem Boyner çocukluğumda bakımıma da girdi.
*Siz kızmaz mısınız?
Yüzeysel kızarım. Hâkim olabileyim ve doğruyu yaptırabileyim diye kızarım. Örneğin bir öğrencim kaymak istemiyorsa, "kayacaksın" derim, biter. Sonra gelip boynuma sarılırlar, "hocam kayıyoruz mutluyuz" diye.
*Yaşlanmak nedir hocam?
İnsanların kendilerine telkin ettiği yanlış bir durum. Deneyimlerime göre yaşlılık 120'de başlar. Ölüm mukadder, ona hiç kimse şu vakit diyemez. Ama yaşlılık meselesini 50 küsur senedir dünyaya anlatıyorum. İnsanların gençlik yaşı 65'ten sora başlar. Halit Kıvanç, Necmi Tanyolaç, Saadettin Bilgiç hepsi benim arkadaşlarımdı. Bunlar herhalde 80'in üzerinde olanlar.
YOGİ KAZIM'IN KIZI Hikmet Gürbüz Sezgin
Yogi Kazım'ın kızı Hikmet Gürbüz Sezgin de bir yoga hocası, Uzay Bilimleri Mezunu olan Hikmet hanım 5 yaşındaki kızının adını verdikleri Maya Yoga'da annesi Ülkü hanım ile birlikte babasının geleneğini, kendi geliştirdiği sistemle devam ettiriyor.
Yoganın içine doğdum...
"Bu dünyada, bir fiziksel beden içinde yaşıyoruz, ona iyi bakmamız gerekiyor. Yogadaki duruşlarla fiziksel bedene sağlık kazandırıyoruz. Düşüncelerle kaplı bir zihnimiz var, onu nasıl kontrol edeceğimizi bilmiyoruz. Yıllar geçiyor bir bakıyoruz, hayatımızı boş geçmiş gibi. Yoga bize zihin kontrolünü öğretiyor. Ne düşünüyorsak onu yapıyor ve onu yaşıyoruz. Bir film aslında film karelerinin yan yana gelmesinden oluşur. Her film karesini bir 'an' gibi düşünün. Anları kontrol ederseniz, hayatı da kontrol edersiniz. Geçmişin ve geleceğin kontrolü yoktur ama anın kontrolü vardır çoğunlukla. Anınızı huzurlu kılarsanız bu kareler yan yana geldiğinde hayatınız huzurlu olur diyorum."
"Yoga hocalarının YOKA'yı öğrenmesi lazım"
YOGİ KAZIM'IN EŞİ Ülkü Gürbüz
Yogi Kazım Gürbüz'ün eşi Ülkü Gürbüz de yoga eğitmeni ve Maya Yoga'da öğretmen yetiştiriyor. 1976'da Yogi Kazım'la evlenen 1957 doğumlu Ülkü Gürbüz aynı zamanda üç çocuk annesi. Ülkü hanım, Kazım Gürbüz'ün yaşsız olduğunu söylüyor. Ona göre Kazım Bey zamanı durduranlardan.
*Yoga serüvenizden bahsedelim…
1976'da evlenince kendimi yoga içinde buldum, hoca bizi tekke terbiyesi ile yetiştirdi. Burnumuzu sürte sürte. Önce hizmetle şikayeti keserek başladık. Hoca ne derse yaptık. Hocanın geliştirmiş olduğu bir sistem var. Daha sonra kızım da bu konuyla ilgilenince onunla beraber dünyadaki bütün ekolleri biz gezdik. Hatha yogayı, ashtanga yogayı, terapi yogalarını öğrendik. Sistemimizi kurduk.
*YOKA'dan da katıyor musunuz programınıza?
Elbette. Ona vücut bakım ve onarım sistemi diyoruz. Yoka'nın aslında çok büyük faydası var ama öncelikle yoga eğitmenleri yoka öğrenmeli.