İnsanoğlu, gösterişi, şatafatı yani her ikisini de içeren Fransızcadan dilimize geçen "lüks"ü sever. Bir dönem hanedan mensuplarının, kraliçelerin, saray üyelerini süsleyen lüks ürünler, artık halkın belirli kesimlerinin de tercihleri arasında yer alıyor. Tekstil artık ucuzlasa, hemen herkesin elinin altında bulunsa da hâlâ daha pahalı daha şık olanlar satın alınıyor. Daha ucuzundan sahip olma imkânı varken, bir ayakkabıya binlerce dolar, bir bileziğe yüz binlerce lira aktarılabiliyor. Peki, nedir bu özellikle kadınların vazgeçilmezleri arasında olan lüks tutkusu, neden daha ucuzu varken lükse bu denli merak var? İşte bu soruların yanıtlarını araştırmak için İstanbul'un en lüks mağazalarının çoğunu barındıran İstinyePark'ın yolunu tuttuk. Bu alışveriş merkezi, Nişantaşı ile birlikte çarşamba günü başlayan ve 22 Ocak'a kadar sürecek "Fransız Lüksünün Modern Yüzü" adlı festivalin de iki ev sahibinden biri.
'DEFİLELERİ KAÇIRMAM'
Mağazalara girenler ellerinde büyük çantalarla çıkarken biz de onları kapıda yakalayıveriyoruz. İlk rastladığımız şık kişi tesadüfen Monako Fahri Konsolosu Tuna Köprülü çıktı. Üzerinde siyah-beyaz döpiyesiyle sorularımızı yanıtlayan Köprülü 25 yıldır yakalayabildiği bütün defileleri izlediğini söyledi. Köprülü, "Aslında lüks, hanedan üyelerinin, prenseslerin dikkat çekme aracıydı. Örneğin mücevher üreticileri ürünlerini sergilemek yerine balolarda ve davetlerde bu kişilere vererek daha çok kitleye ulaşmaya çalışırdı. Halka çok sonra inmeye başladı" dedi. Marka ürünler satın aldığının ancak her markayı üretildiği ülkede alma gibi bir prensibi olduğunun altını çizen Başkonsolos Köprülü, "25 yıl Washington'da yaşadım ve o zamandan beri de defileleri kaçırmamaya çalışıyorum. Markalar kalitedir" diye konuştu.
'MARKA KALİTEDİR'
Ardından yolda bir mağazadan çıkıp diğerine giren Çinli bir çift gözümüze çarptı. İsmini Sulei olarak veren ve işadamı eşiyle Türkiye'ye geldiğini kaydeden turist, "Genellikle Avrupa'dan alışveriş yapıyorum. İstanbul'a ilk kez geldim" dedi. Lüksü çok sevdiğini ve hep tercih ettiğini söyleyen Sulei, "Küçük mağazalardan da alışveriş yapıyorum ancak lüks markaların ürünleri her zaman daha kaliteli oluyor" dedi. Türk lüks sever kadınlar ise genellikle ya konuşmaktan çekindi ya da ismini vermeden sorularımızı yanıtladı. Adını vermek istemeyen şık bir Türk kadın pahalı markaları lüks olduğu için değil beğendiği için tercih ettiğini söylerken "Tabii ki pazardan da alıyorum ancak genellikle pazardan tekstil ürünleri tercih ediyorum. Ayakkabı alıyorsam da kesinlikle markaları buluyorum. Çünkü ayakkabı kaliteli olmalı" dedi.
'Kişisel tatmin'
Festival
çerçevesinde Türkiye'ye gelen Hermes Genel Müdürü Francesca Carrobio, yıllardır kadınların alışveriş zevkleriyle ilgilendiği için sorularımızı içtenlikle yanıtladı ve lüks ürünler satın alan bir kadının güzel görünmekten çok kendisini mutlu ettiğini söyledi. "Benim gözlemlediğim lüksün kadınların kişisel tatmini olduğu yönünde. Hep gördükleri bir çantayı aldıklarında bir rüyalarını gerçekleştirmiş oluyorlar. Ben şahsen örneğin o çantayı aldıklarında gözlerinin daha bir farklı parladığını görüyorum" dedi.