Doğan Yarlıgaş, 27 Mayıs 2005'te Diyarbakır'ın Lice ilçesi Kayacık karakoluna düzenlenen saldırıda şehit düştüğünde henüz 21 yaşındaydı. İki gün sonra izne gelecekti ama terör saldırısında şehit düştü. Oğluna yol parası gönderen ve yolunu bekleyen babası Mahmut Yarlıgaş, evladının cenazesinin eve getirildiği gün yaşadığı duyguyu, "Ciğerime bir hançer gibi bir acı saplandı. O acıyı 8 yıldır hiç dindiremedim" diye aktarıyor. 53 yaşındaki acılı baba Mahmut Yarlıgaş, dinmeyen acısına rağmen, ilerleyen süreçten başarıyla çıkılmasını umut ettiğini söylüyor ve "Acım dinmedi ama sorun çözülür terör biterse, çok hafifler" diyor.
"BİTMESİNİ İSTİYORUZ"
Oğlunun şehit edildiğinde 13 aylık asker olduğunu anlatan acılı baba, duygularını ve temennilerini şöyle dile getiriyor: "İki gün sonra izine gelmesi için yol parası göndermiştim. Ancak para daha ona ulaşmadan şehit haberini aldım. Yıkıldım. Çok acılar çektim. Çok çileler omuzladım ama eline kına yakarak davul zurna ile kurbanlar keserek askere gönderdiğim oğlumun tabut içinde evimizin önüne geldiğinde ciğerime bir hançer gibi saplanan o acıyı 8 yıldır hiç dindiremedim. Bu iş biterse silahlar susarsa, artık bu coğrafyanın her yerinde şehit babalarının sayılarına ekleme olmazsa bu acım bitmez ama hafifler. Şehit derneklerinin duvarlarına yeni şehit fotoğrafları eklemezsek işte o zaman bu hançerin yarası kabuk bağlamaya başlar. Toplum içinde yüreği yanık şehit babası olarak geziyoruz. Ama acımıza, kalbimize söz anlatamıyoruz. Artık yüreği yanık babalar, gözü yaşlı babalar olmasın. Bu işin biteceğine artık inanmak istiyoruz."
"HERKES DESTEK OLSUN"
Yeni süreçte herkesin taşın altına elini koymasının yetmeyeceğini, yüreğini de ortaya koyması gerektiğini vurgulayan şehit babası, şöyle devam ediyor: "Çünkü yıllardır yanan, yüreklerimizdir. Akan kan duracak bu ülke doğusundan batısına nefes alacaksa ve bunun için bir bedel ödenecekse bu bedeli hep birlikte ödemeliyiz. Siyasetçilerimizden şeffaf olmalarını, samimi olmalarını ve cesur davranmalarını bekliyoruz. Barışa, kardeşliğe katkı sağlamayan, 'onlar ve biz' ayrımı yaparak kardeşi kardeşe kırdıranlara hizmet etmiş olur. Bu ülkenin, bir sorunu çözemeyecek kadar aciz bir ülke olmadığını artık tüm dünyaya göstermeliyiz." Herkesin bu sürece katkıda bulunması gerektiğini ve süreci yürekten desteklediğini söyleyen Mahmut Yarlıgaş, "Artık yitirdiklerimiz için birlikte yas tutabilmeliyiz. Çok yıllar önce binlerce vatan evladı ölmeden öldürülmeden önce yapılması gereken bir şeydi. Onca yıl iki tarafın aileleri üzüldü, perişan oldu. Barışın gelmesinden rahatsız olacak çevrelere fırsat verilmemesi gerekir. Bu ülkede artık karşılıklı çatışmaya değil beraber çalışmaya, üretmeye ve ilerlemeye ihtiyaç vardır" diyor.
***
'YETER Kİ ÜLKEYE HUZUR GELSİN'
Tunceli'de geçen yıl düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan uzman çavuş Ahmet Oğul'un 20 günlük eşi Fatma Oğul da barış için yapılan
çalışmaları desteklediğini, "İster İmralı, ister Kandil tüm görüşmeler sürsün. Yeter ki ülkeye artık huzur gelsin, daha ne kadar ağıt yakılacak" sözleriyle ifade ediyor. Ahmet Oğul, evlilik ve yıllık izninin bitiminde göreve başladığının ikinci günü, içinde bulunduğu askeri araç yol üzerinde patlayıcı yüklü bir başka aracın uzaktan kumandayla infilak ettirilmesi sonucu 6 silah arkadaşıyla birlikte şehit oldu. Şehit eşinin fotoğraf albümüne bakıp arkasından aylardır gözyaşı döken genç kadın, şimdi terörü sonlandırmak için yürütülen sürecin sonuca ulaşması için dua ettiğini söyleyerek, "Ahmet'imden önce şehit olanlar gibi Ahmet'imin de cenazesinin arkasından 'şehitler ölmez' diye haykırdık. Evet şehitler ölmez ama arkasında kalanlar ölüyor. Hiç bir söz yanan yüreği teselli etmiyor. Yeter artık bu iş bitmeli, bitirilmeli. Yıllardır gelecek kuşaklar için şehitler verildi. Meydanlardaki ağıtların sesi, silah seslerini bastırdı ama terör bitmedi. Artık ateş yüreklere düşmesin. Kan akmadan, vatan bölünmeden bu iş çözülmeli" diye konuşuyor.
"DESTEKÇİSİYİM"
Türkiye'nin dostunun bulanmadığını, ülkenin büyümesinin istenmediğini Fatma Oğul, duygularını şu sözlerle dile getiriyor: "Silahların susması, barışın ve huzurun gelmesi benim yıkılan hayallerimi, mutluluğumu, gençliğimi geri getirmeyecek ama benden sonraki Ayşeler, Fatmalar benim gibi olmayacak. İşte bunun için şehit eşi olarak diyorum ki, akan kan duracak, huzur gelecek, şehitlerin sayısı artmayacaksa devletin terörü sonlandırmak için atacağı tüm adımları destekçisiyim. Görüşmeleri taviz değil çaba olarak değerlendiriyorum. Ama barışı huzuru istemeyenlerin oyunlarını da bozmalıyız. Çünkü ülkemize huzurun gelmesini engellemek için şimdi birileri bu işe çomak sokmanın, bu işi başlamadan bitirmenin gayreti içine girecek. Devletimiz, bu ülkeye huzur getirmek için yaptıkları çalışmadan vazgeçmesin."
