İzmir'de geçen yılbaşı gecesi dedesinin evinde, dilek fenerlerini izlerken maganda kurşunu kurbanı olan 11 yaşındaki Arif Dallı'nın gözü yaşlı annesi Yıldız Dallı, "O günden beri bir daha babamın evine giremedim. Oğlumun katili bir an önce bulunsun, bu gözyaşlarımızı dindirsinler artık" diyor.
LOJMANA 4 AY SONRA BAKILDI
İzmir'de, Nihat Gündüz İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisi 11 yaşındaki Arif Dallı, geçen yılbaşı gecesi, ailesiyle birlikte dedesi Fethi Yavuz'un evine gitti. Gece yarısı yaklaştığında aile, dilek feneri yakmak için 3 katlı evin terasına çıktı. Arif, saat 00.10 sıralarında ışıl ışıl gökyüzüne yükselen fenerleri izlediği sırada, birden kanlar içinde yere yığıldı. Babası Şerafettin Dallı tarafından hemen hastaneye götürülen Arif'in, kafasına mermi isabet ettiği ortaya çıktı. Yoğun bakım ünitesine yatırılan Arif'in başındaki mermi, beynine daha fazla zarar vermemek için alınamadı. Ve talihsiz çocuk 9 gün dayanabildi.
'MEZARINA DA GİDEMİYORUM'
Otopside Arif'in başından çıkartılan 9 milimetre çapındaki merminin 100-150 metre mesafeden atıldığını belirleyen polis, bu tek ipucundan olayı çözebilmek için yüzlerce ruhsatlı ve ruhsatsız silahı inceledi. Hâkim ve savcı lojmanları hariç olay yerine 500 metre mesafedeki bölgeyi didik didik arayan İzmir polisi bir sonuca ulaşamadı. Olaydan 4 ay sonra hâkim ve savcı lojmanlarında da inceleme yapıldı. Ama yine bir sonuç elde edilemedi. Torunun öldüğü yeri her gün görüp acısı daha da artan dede Fethi Yavuz da bu acıya daha fazla dayanamayınca evi satıp İzmir'i terk etmeye karar verdi. Ancak 3 katlı apartmanına alıcı da çıkmadı. Gözyaşları dinmeyen anne Yıldız Dallı ise oğlunu kaybettiği babasının evine o günden beri bir daha giremediğini söylüyor. Mezara her gittiğinde de fenalaştığını anlatan acılı anne, "Bu nedenle 4 aydır oğlumun mezarına da gidemiyorum. Oğlumun katili bir an önce bulunsun. Katili bulunur ve cezalandırılırsa acımı biraz olsun azaltacak. Başbakanımız ve Adalet Bakanımız gözyaşlarımızı dindirsinler artık" diye feryat ediyor. Katilin bulunması konusundaki umutlarının her geçen gün azaldığını anlatan baba Şerafettin Dallı da "Aylardır gözümüze uyku girmiyor. Perişan haldeyiz. Olayın yaşandığı anda o bölgede cep telefonu kullanan kişiler üzerinden yola çıkılıp katil bulunabilir. Fakat yapmadılar" diyor.
DEDE: DELİL FALAN KALMAMIŞTIR
Dede Fethi Yavuz ise tüm delillerin, merminin hâkim ve savcı lojmanlarından geldiğini gösterdiğini öne sürerek şunları söylüyor: "Torunumun başına isabet eden kurşun yukarıdan gelen bir mermi değil. Karşıdan ve 80-100 metre mesafeden gelmiş. Artık ortada delil de kalmamıştır. Ateş eden kişi o silahı ortada bırakmaz. Hâkim ve savcı lojmanlarında en başında inceleme yapamadılar. Artık delil falan kalmamıştır. Emniyet'ten aldığımız bilgiye göre o silah özel yapım ve pahalı bir silah. İstanbul'da Sarai Sierra'nın katili bulundu, torunumun katili 7 aydır bulunamadı. Katilin bulunabilmesi için illa Amerikalı mı olmamız gerekir."
'NAMLUDAN ÇİÇEK ÇIKMIYOR'
Samsun'un Ayvacık ilçesine bağlı Sahil köyünde oturan ve 4 yıllık evli olan 23 yaşındaki Yücel Beyazoğlu askerden yeni dönmüştü. 10 Eylül 2010 akşamı da köydeki en yakın arkadaşlarından birinin nişan töreni vardı. Yücel eşiyle birlikte arkadaşının bu mutlu gününde yanında olmak için törene gitmişti. Evdeki ruhsatsız silahı alan Kadir A. (15), bu sırada nişan yapılan alana gelip havaya ateş etmeye başladı. Ve kurşunlardan biri, Yücel Beyazoğlu'nun başına isabet etti. Ağır yaralanan Beyazoğlu, kurtarılamadı.
'KAZA DEĞİL RESMEN CİNAYET'
Kadir A. tutuklanırken, nişanda çekilen video görüntülerinin kaybolduğu belirlendi. Bunun üzerine zanlının babası ile görüntüleri çeken 2 kişi, delilleri gizlemekten tutuklandı. Ancak 3 zanlı 1 ay sonra tahliye edildi. Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, mahkeme sanığı "Bilinçli taksirle adam öldürme" suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırdı. Pişman olması ve yaşının küçüklüğü nedeniyle de ceza 5 yıla indirildi. Yaklaşık 1.5 yıl cezaevinde kalan Kadir A. daha sonra tahliye oldu. Üç oğlundan en büyüğünü maganda kurşununa kurban veren baba Cengiz Beyazoğlu cezanın kısalığından yakınarak şunları söylüyor: "Oğlum, arkadaşlarının mutluluğunu paylaşmaya gitmişti. Ama eğlenceye zannederken ölüme gitti. Çünkü insanlar oraya bellerinde silahlarla geliyorlar ve sonra da eğleniyoruz diye havaya ateş açıyorlar. Sanki namlunun uçundan mermi değil de çiçek çıkıyor. Onların eğlencesi, benim gencecik oğlumun ölümüne neden oldu. Kaza istenmeden yapılır. Bu düpedüz cinayettir. Sonuçta biri 1.5 yıl yatıp çıkıyor. Diğeri mezara gidiyor. Bu cezaların caydırıcı olması gerekir."
