Mahkeme yazıda hakkında kırmızı bülten bulunan Aslan'ın akıbetinin öğrenilmesini istedi. Kamuoyunda 'Hubble Bubble kafe' cinayeti olarak bilinen olayda 19 yaşındaki Burak Şengöçen Yeşilköy'deki Hubble Bubble kafede bıçaklanarak öldürülmüştü. Tekstil işiyle uğraşan Murat Şengöçen ile Zuhal Şengöçen'in üç çocuğundan biri olan Burak Şengöçen liseyi yeni bitirmiş ve askere gitmeye hazırlanıyordu. İstek Vakfı Bilge Kaan Lisesi mezunu Burak Şengöçen 24 Eylül 2004 tarihinde kız arkadaşı Nurhan Türkbay'la Yeşilköy Hubble Bubble kafeye maç izlemeye gitti. O sırada Nurhan Türkbay'ın eski sevgilisi Fatih Yavuz ve arkadaşları da oradaydı. Bir süre sonra 4 genç Burak Şengöçen'i dışarı çağırdı. Şengöçen, tanımadığı 4 gençle bir anda tartışmaya başladı. Tartışma kavgaya dönüştü. Olayda kasığından ve karnından bıçaklanan Burak Şengöçen kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Fatih Yavuz, Ferhat Günay ve Fırat Çağrı Yıldırım yakalanırken, cinayetin 1'nci dereceden zanlısı olarak görülen ve bir dönem Anavatan Partisi'nde belediye başkanlığına aday olan ünlü avukat Fikret Aslan'ın hukuk öğrencisi oğlu Serhat Aslan kayıplara karıştı. 4 yıl süren davada Fırat Çağrı Yıldırım beraat ederken, Fatih Yavuz ve Ferhat Günay ölümle biten kavgaya karışmak suçundan 9 yıl 2 ay hapse çarptırıldı. Firari sanık Serhat Aslan'ın dosyası ise ayrıldı. Serhat Aslan, 2009'da bir televizyon kanalı tarafından Londra'da görüntülendi. Aslan'ın 1000 paundluk bir evde kirada oturduğu, Türk bir kızla nişanlandığı ve anne babasının ara sıra oğullarını ziyarete gittiği ortaya çıktı. Bu gelişme üzerine yurtdışında olduğu belirlenen Serhat Aslan hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkarıldı. Bakırköy 5'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yıllardır görülen davada sanık yakalanamadığı için her duruşma 'sanığın yakalanmasının beklenmesine' denilerek ertelendi. Önceki gün görülen davada mahkeme İstanbul Emniyet Müdürlüğü INTERPOL-EUROPOL Şube Müdürlüğü'ne yazdığı yazıda kasten adam öldürmek suçundan aranan Serhat Aslan hakkında çıkarılan kırmızı bültenin akıbetinin araştırılarak mahkemeye bilgi verilmesini istedi.
"DURUŞMALARA BİLE GELMEZ OLDUK"
Şengöçen'in kız kardeşi Hatice Şengöçen ise gelişmeyle ilgili şunları söyledi; "Çok şükür ki 9 yılın sonunda ilk defa INTERPOL'e gönderilen yazıyla bir arpa boyu bile yol olsa alındığını düşünüyorum. En son ne zaman mahkemeye gittiğimi hatırlamıyorum. Ortada olmayan bir sanık, yeri belli fakat getirilemiyor. Sanığı savunan avukat babası, bozacının şahidi şıracı. İlk zamanlar çabaladık, kandırıldık, ortada kaldık. Sonra artık mahkemelere gidemez hale geldik. Hem giden canın acısı tazeleniyor. Hem de ağabeyinizi öldüren şahsın babasıyla karşı karşıya kalmak daha fazla bir stres veriyor. Aynı zamanda onur kırıcı bir durum. Ama artık 4 koldan bu davaya sarılma vaktinin geldiğine eminim. Heyetin son tavrı benim umutlarımı yeniden yeşertti. En büyük temennim haketmediği halde toprağın altına olan ağabeyime bunu yapanların hakettiği yerde o parmaklıkların ardında olması. Toprakta çürüyen gencecik bir bedenin karşılığı hapiste çürüyen bir beden olamaz ama maalesef bizim inancımızda adam öldürmek yok. Lakin olsaydı gözümü kırpmazdım."