Türkiye sağlık sektöründe çok yol kat etti ve iyi noktalara geldi. Ancak 1990'lı yıllarda durum tam tersiydi. Hastaneler perişan haldeydi. Cenazelerin rehin alındığı, senetlerin imzalatıldığı dönemlerdi. Geceden sabaha süren muayene kuyrukları vardı. Yaşananlar tam bir çileydi. Çok sayıda aile, SSK hastanelerinde rehin tutulan hastalarını kurtarmak için mücadele etti.
'BATTANİYEYE SARIP ÇIKARDIK'
1999'da Dr. Sami Ulus Hastanesi'nde çocukları rehin tutulan Çardakkaya ailesi de o ailelerden biriydi. Ailenin üç çocuğundan biri olan Mert, doğar doğmaz bağırsak düğümlenmesi nedeniyle hastalandı. Ailesi onu Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi'ne götürdü. Çocuk ameliyat edildi, iyileşti ama taburcu edilmedi. Hastane masrafı çok yüksekti ve ailenin bu parayı ödeyecek gücü yoktu. Baba Erdal Çardakkaya hastane yetkililerine "Bu parayı ödeyecek gücüm yok. 1987 model bir otomobilim var. Onu vereyim" dedi. Yetkililer kabul etmedi ve çocuk hastanede rehin tutuldu. Odanın kapısına güvenlik konuldu. Çaresiz kalan baba, plan yapıp kroki çizdi ve çocuğu hastaneden kaçırmaya bile kalktı. Sorun ise yaşananlar medyaya yansıyınca Sağlık Bakanlığı'nın devreye girmesiyle çözüldü. Mert şu an 17 yaşında ve lisede okuyor. Babası, işyerinin adını Mert Sıhhi Tesisat koydu. Aile halen Ankara'da yaşıyor.
Baba Erdal Çardakkaya:
Başhekim bana her seferinde "Para ödenmeden çocuğun taburcu edilmesi mümkün değil" diyerek geri gönderiyordu. Hastane yetkilileri, "Memur birisini kefil bulursanız çocuğu taburcu edebiliriz" teklifinde bulundu. "Benim tanıdığım memur yok" dedim. Çocuk hastanede rehin kaldı.
Geceleri gözüme uyku girmiyordu. Arkadaşlarım yaşadıklarıma çok üzülüyordu. İçlerinden birisi "Kaçıralım" dedi. Önce reddettim. Daha sonra başka çaremin kalmadığını düşündüm. Hastanenin krokisini çıkardık. Sabaha karşı hastaneye girdik. Çocuğu battaniyeye sarıp yattığı odadan gizlice çıkardık. Binadan çıkıp, güvenlik kapısına geldiğimizde, güvenlikçi çocuk bizi gördü. Bana "Ağabey çocuğu kaçırırsanız beni işten atarlar. Yeni işe girdim. Evim kira, yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum" dedi. Mert'i tekrar odaya götürdük.
Mert, şu an 17 yaşında ve lise öğrencisi... Ankara'da yaşayan Çardakkaya ailesi, cenazelerin bile rehin alındığı, hastaların taburcu edilmesi için senetlerin imzalatıldığı çileli günleri unutamıyor.
'25 GÜN HASTANEDE KALDI'
Mert hayatımızın dönüm noktasıdır. Çocuğum toplam 25 gün hastanede kaldı. Mert'le birlikte ailemizin de hayatını rehin almışlardı. O günlerle bugünler arasında dağlar kadar fark var. O dönem SSK ve devlet hastanesi ayrımı vardı. Tedavi yapılır ancak fatura çıkarılırdı. Eşim ve ben günlerce perişan olduk hastane kapılarında. Olay televizyonda yayınlanınca Sağlık Bakanlığı devreye girdi. Mert'i bir kuruş ödemeden taburcu ettik. Hatta hastane yetkilileri bizi kapıya kadar uğurladı.