Irak'ta son bir aydır yükselen şiddet, ülkeyi iç savaş ortamına doğru sürüklemeye başladı. ABD işgalinin onuncu yıldönümünde ortaya çıkan bu tehlikeli tırmanış, aslında 2003'ten bu yana kendini hissettiriyordu.
İşgal altındaki Irak'ta 2005 seçimlerinden İbrahim Caferi liderliğindeki Irak İttifakı birinci parti olarak çıktı. Bir yıllık iktidardan sonra Kürt ve Sünni Araplar tarafından eleştirilen Caferi yerine Nuri El Maliki koltuğa geçti. 2010'da yapılan üçüncü parlamenter seçimlerde İyad Allavi önderliğindeki Irakiye İttifakı kıl payı birinci parti oldu ama hükümeti kurmayı iktidardaki Dava Partisi lideri Nuri El Maliki başardı.
Maliki 2010'da hükümeti kurarken İçişleri, Savunma ve Ulusal Güvenlik Bakanlıklarını kendi üstlendi. Ülkede güvenlik güçlerini ve yargıyı kontrol ederek tek adam yönetimi kurdu. Kolluk kuvvetleri marifetiyle muhaliflerini sindirmeye, yargı eliyle de onları hapsetmeye başladı. Ülkenin önde gelen siyasi liderleri ya ülkeyi terk etmeye ya da hapislerde çürümeye zorlandı. Sünni liderlerden Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, terör suçlamasıyla gıyabında yargılandı ve Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı. Başbakan Yardımcısı Salih El Mutlak görevden alındı. Maliye Bakanı Rafi El İsavi hakkında yolsuzluk suçlamasıyla gözaltı kararı çıktı.
Muhalefeti de sindiren Maliki, Irak'ta ikinci Saddam dönemini başlattı. Hıristiyanlar sessiz sedasız civar ülkelere kaçıyor, Sünni Araplar silahlı direnişi artırdı, Türkmenler huzursuz, Kürt Peşmergeler Kerkük'e indi. Dünyanın en büyük ikinci petrol rezervine sahip Irak, işgalden 10 yıl sonra hala kan gölü. Yüzünü İran'a dönmüş Maliki yönetimi, artık Irak halkının ihtiyaçlarına cevap vermeli. Yoksa iç savaş çok daha fazla kan dökülmesine neden olacak.