Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Yine 'Eylem Planı': Bu kez hakiki mi yoksa komplo mu?

Hatırlayalım: Genelkurmay bünyesinde çalışan Albay Dursun Çiçek'in hazırladığı iddia edilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' yoğun tartışmalara yol açmıştı.
Çünkü plan, AKP'ye ve Gülen Cemaati'ne karşı yürütülecek psikolojik operasyonu anlatıyordu.
Nisan 2009 tarihini taşıyan doküman, 12 Haziran 2009 günü Taraf gazetesi aracılığıyla kamuoyuna yansımıştı.
Başbakan Erdoğan bir iki gün suskun kaldı. Belli ki olayın ciddiyetini araştırıyordu.
Ve ardından patladı!
Başbakan kızmakta yerden göğe kadar haklıydı, çünkü planın hedefi hükümeti yıkmaktı ki buna kısaca darbe diyoruz!

***
Ergenekon davasından tutuklu Serdar Öztürk'ün ofisinde bulunan belge, Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi'nde hazırlanmış gözüküyordu.
Beklendiği gibi belgenin varlığı reddedildi. Önce GK Başkanlığı Askeri Savcılığı açıklama yaptı.
Aradan yaklaşık iki hafta geçtikten sonra da GK Başkanı Org. İlker Başbuğ bir basın toplantısı düzenledi ve belgenin 'kâğıt parçası' olduğunu söyledi.
Belgenin "aslı" ya da "kuşkuya yer bırakmayacak bir kopyası" ortaya çıkmadığı için tartışmalar hız kesti.
Dün ise flaş bir haber dolanmaya başladı: Belgenin aslı (ya da sahih kopyası) Ergenekon savcılarına ulaştırılmıştı.
Bu satırlar yazılırken haber doğrulanmamıştı ama savcılıkta ciddi bir hareketlenme vardı.

***
Bu konudaki görüşümü yazmıştım:
"Elimizde sürüyle belge var. Son 10 yıla bakmak yeter:
* 28 Şubat (1997) darbesindeki 'andıç'ı hatırlayın. Yalanlar düzerek insanları işten attırdılar. Kimse ceza aldı mı? Hayır.
* Org. Hilmi Özkök gibi demokrasiye bağlı bir komutanın döneminde (2004) dahi sivil toplum kuruluşlarını askeriyenin güdümüne sokma çalışmaları yapıldı.
Bu çalışmalar semeresini 2007'deki cumhuriyet maskeli darbe mitinglerinde verdi.
* Org. Yaşar Büyükanıt döneminde Lahika-1 adlı çalışma yapıldı. Toplumun nasıl hizaya sokulacağı tarif ediliyordu. 'Hazırlandı ama onaylanmadı' diyerek üstünü örttüler. Sanki 'hazırlamak' yeteri kadar suç değilmiş gibi..." (Sabah, 14 Haziran)

***
İşte bunları göz önüne aldığımda, ordudan gelen açıklamalara kuşkuyla bakıyorum.
Maalesef haksız da çıkmadım: Mesela toprağa gömülü silahlarla ilgili olarak "Bizim değil" demişti Başbuğ. Ama sonra silahların bir kısmının orduya ait olduğu kanıtlandı.
Başbuğ'a inanamıyorum çünkü:
1) Daha önce yaptılar; şimdilerde de yapmamaları için bir engel yok... 2) Belge askeri zihniyeti yansıtıyor. Üslup ve yaklaşım olarak Lahika-1'in aynısı... 3) Emekli bir general bu plandan Ocak 2009 içinde haberdar olduğunu söylemişti.
Peki Eylem Planı'nın gerçekliği kanıtlanırsa, Başbuğ ne yapacak?
Bu durumdaki bir komutan, mesela MGK toplantısına katılabilir mi?
Başbakanın ve diğer sivil üyelerin yüzüne bakabilir mi?

***
Not 1: Diyelim ki belge gerçek. "Çok kritik bir dönemden geçiyoruz" gerekçesiyle sumen altı edilir mi dersiniz?
Not 2: Demokrasi ve hukuk yerine, duruma güç ilişkileri açısından bakarsak... Bu olayın şimdi gündeme gelmesinin, Açılım ile bir alakası olabilir mi? Yoksa birileri, 'Açılım'a örtülü destek veren Başbuğ'dan kurtulmak mı istiyor?
Unutmadan: Bir de olaya, "İsrail komplosu" diyenler çıkacaktır ki o da cabası.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA