Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Hayırcılar askerperest değil mi yani?

Geçen gün TV'de MHP Başkanı Devlet Bahçeli'yi gördüm. Yine kızmış. Şu sıcakta, hançeresini yırtarcasına bağırıyor... Geçen gün söylediklerini tekrar ediyordu:
"Hayır oyu verecekleri darbeci, evet oyu verecekleri demokrat diye niteliyorlar. Böyle sakat bir zihniyet olur mu?"
Devlet Bey kusura bakmasın ama ben aynen öyle düşünüyorum.
Denemesi kolay:
Hayır oyu verecek olanlarla samimi bir sohbete girin... Yani "resmi görüşünü" değil, "kalbinden geçenleri" anlamaya çalışın...
Göreceksiniz ki asker siyasete müdahale ederek, AKP Hükümeti'ni iktidardan indirse...
Hoşlarına gidecek!

***

Hayırcıların, darbeyle ilişkisindeki fark nerede biliyor musunuz?
Darbenin türünde...
27 Mayıs 1960... 12 Mart 1971... 12 Eylül 1980... 28 Şubat 1997... 27 Nisan 2007...
Bu tarihlerin tamamında ordu siyasete müdahale etmiştir. Hepsi darbedir... Ancak biçimleri ve sonuçları farklıdır.
Darbe illa da tankla, tüfekle olmaz.
Darbecinin kendisi 28 Şubat'ın "postmodern darbe" olduğunu söylemedi mi?
Mesela Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin rahmetli olan başkanı Türkan Saylan, "Ne şeriat, ne darbe" diyordu... Millet de onun darbelere karşı olduğunu sanıyordu.
Halbuki Türkan Hanım, 27 Nisan müdahalesini apaçık desteklemişti. Siyasetçileri uyarmak ordunun göreviymiş!
Demek istediğim şu:
Öyle ya da böyle...
Şu ya da bu biçimde...
Asker siyasete müdahale ederek, senin sevmediğin partiyi iktidardan uzaklaştırmaya kalkışıyorsa... Ve sen de bu durumdan hoşlanıyorsan...
Darbecisin! Askercisin! Darbe taraflısı, demokrasi karşıtı bir insansın. NOKTA.

***

Şimdi gelelim Devlet Bahçeli'ye...
27 Nisan 2007 gecesi yayınlanan e-muhtıra sonrasında Bahçeli'nin ne dediğini hatırlatayım:
Muhtıraya, TSK'nin siyasete ve Anayasa Mahkemesi'ne müdahale etmesine Bahçeli karşı çıktı mı?
Hayır çıkmadı.
28 Nisan günü şu yazılı açıklamayı yaptı:
"Başbakan ve AKP'lilerin bu sürece ideolojik bir içerik kazandırmak amacıyla yaptıkları tahrikler, Türkiye'yi demokratik rejimimizin geleceğini tehdit eden kriz ortamına sürüklemiştir... Yüksek mahkemenin vereceği karar beklenerek, seçim süreci askıya alınmalıdır. Cumhurbaşkanı başkanlığında acilen 'Demokrasi, İstikrar, Güvenlik ve Uzlaşma Zirvesi' yapılmalıdır. Zirvede, erken seçim süreci ele alınmalı ve seçimlere hangi hükümet yapısıyla gidilmesinin uygun olacağı değerlendirilmelidir."

***

Gördüğünüz gibi Bahçeli, TSK hakkında tek kelime etmiyor. Asker suçsuz, asker haklı... Onun yerine Başbakan Erdoğan'a ve AKP'ye yükleniyor.
"Seçimlere hangi hükümet yapısıyla gidilmesinin uygun olacağı değerlendirilmeli" gibi bir cümle kurarak, düpedüz demokrasi karşıtı bir tavır sergiliyor.
Muhtırayı kaleme alanlar bile "Hükümet çekilmelidir" dememişken... Meşru hükümet görevinin başındayken... Bahçeli el çabukluğuyla onu devirip, seçim hükümeti kurmaya çalışıyor.
Özetin özeti: Devlet Bahçeli, 27 Nisan bildirisine karşı çıktı mı? Çıkmadı! Peki, ne yaptı? Hükümeti suçladı ve askerin müdahalesinden pay kapmaya çalıştı.
27 Nisan siyasete müdahale miydi? Evet. (Başarısız oldu; o ayrı konu.)
Eh, biz de zaten askerin siyasete müdahale etmesine ses çıkarmayanlara, kâh dobra dobra, kâh için için sevinenlere 'darbeci' diyoruz.
"Çok ağır oldu" diye sitem ederlerse...
'Postmodern darbeci' deriz, 'utangaç darbeci' deriz, 'çeyrek darbeci', 'light darbeci' deriz...
'Orducu' deriz, 'askerci' deriz, 'postalcı' deriz.
Ama asla demokrat demeyiz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA